Paylaş
Geçtiğimiz yaz aylarında Peru’ya yaptığım gezinin nedenlerinden biri de son yıllarda zirveye oturan Peru Mutfağı’nı yakından tanımaktı.
Türk Mutfağı’nın ve benzersiz yerel ürünlerimizin dünyada tanınması bize o kadar çok kapıyı açacak ki!
Bu gerçeğin farkında olan Turizm Restoran Yatırımcıları Derneği TURYİD “Türk Ekonomisinin Kalbine Giden Yol Mutfaktan Geçecek” sloganıyla 29 Mart’ta İstanbul’da “Global Gastro-Ekonomi Zirvesi”ni düzenliyor.
TURYİD Başkanı Kaya Demirer sohbetimizde“İlk kez düzenlenecek zirvede amacımız gastronominin ekonomik değerine dikkat çekmek” diyor.
145 işletmeyi temsil eden TUYİD 2 milyar dolar ciroyla yeme-içme sektörünün yüzde 10’nunu temsil ediyor.
ÖNEMLİ İHRACAT KALEMİ
Dolayısıyla gastronomi sektörünü, tarladaki üreticisinden istihdam potansiyeline kadar iyi değerlendirecek konumda.
Demirer “Gastronomi Ekonomi, Kültür ve Turizm ve Kalkınma bakanlıklarının tümünü yakından ilgilendiriyor” derken haklı.
Dünya ölçeğinde gastronomi sektörü 2005 yılında 3.7 trilyon dolarlık bir hacimden 2010 yılında 4.3 trilyon dolara yükselmiş.
Yeme-içme tüm dünyada hız kesmeden yükselen bir trend.
Öte yandan işin ihracat boyutu var.
TURYİD’ın hesaplarına göre, dünyanın her hangi bir yerinde kişi başı 40 dolara yemek yiyebileceğiniz bir İtalyan lokantası her yıl İtalya’dan gelen 50 bin dolarlık ürün kullanıyor.
Sadece ABD’de sayıları 100 bini bulan İtalyan lokanta ve Pizza zincirleri 5 milyar dolarlık bir hacim yaratıyor.
Dünyanın dört bir yanındaki İtalyan lokantalarının İtalyan ekonomisine katkıları büyük.
Peru kinoanın moda haline gelmesiyle ihracatını katlarken, çiftçilerini de zenginleştirdi.
Gastronomi neticede sadece özel sektörü değil devleti, bakanlıkları ve tüm resmi kurumları yakından ilgilendiren bir mesele.
FRANSIZ DIŞİŞLERİ BAKANLIĞININ GİRİŞİMİ
Bir örnek vereceğim.
“Gastronomi’nin Mekkesi” Fransa bu yıl, dördüncü kez 2 bin şef ile tüm dünyada 3 bine yakın restoranda Fransız Mutfağı’nı kutlamak üzere “Fransa’nınTadı” etkinliğini düzenliyor.
UNESCO’nun “Fransız usulü yemek” kavramını somut olmayan “Dünya Kültür Mirası” listesine eklemesinden sonra 5 kıtada 21 Mart günü düzenlenen bu etkinlik kimin girişimi peki?
Fransız Dışişleri Bakanlığı’nın.
Yani Fransız Dışişleri’ne bağlı tüm diplomatlar bu etkinliğin gönüllü elçileri.
Nitekim Fransa’nın Ankara Büyükelçisi Charles Fries, İstanbul’da Fransız Sarayı’nda da 23 Mart Günü Fransız Mutfağı’nı kutlamak üzere bir davet veriyor.
TURYİD’in düzenleyeceği Global Gastro Ekonomi” Zirvesi’ne dönersek, zirveye Peru, Danimarka, İspanya, Japonya, Güney Kore gibi mutfakları markalaşmış ülkelerin gastronomi uzmanları konuşacak.
Zirvenin açılış konuşmasını ise Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı UNCTAD Genel Sekreteri Mukhisa Kituyi yapacak.
İstanbul’daki Gastro Ekonomi Zirvesi her açıdan önemli ve Türk Mutfağı’nın kaderini değiştirebilir.
Yeter ki, Türk Mutfağı ile ilgili stratejiyi belirleyecek olan kurumlarda farkındalık yaratsın.
FRANSA’NIN PEYNİR İHRACATI 3.3 MİLYAR DOLAR TÜRKİYE’NİN 150 MİLYON DOLAR
FRANSA, mutfağının olmazsa olmazı peynirlerinin ihracatından yılda 3.3 milyar dolar kazanıyor.
Hollanda’nın kazancı 3.3 milyar dolar, İtalya’nın ise 2.7 milyar dolar.
Türkiye’nin peynir ihracatı ise sadece 150 milyon dolar.
Oysa Türkiye’nin ne zengin bir peynir kültürü var.
Artun Ünsal, Süt Uyuyunca: Türkiye’nin Peynirleri kitabında bunu pek güzel anlatır.
Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde yüzlerce yıllık gelenekler sürdürülerek yapılan farklı lezzetlerde peynirler Ayvalık’tan Gaziantep’e karşımıza çıkmıyor mu?
Peki o halde böyle bir zenginliğimizi dünyaya neden tanıtamıyoruz?
Neden mesela parmesan peyniri her hangi bir İtalyan lokantasında bulmak mümkündür de, Konya’nın obruk tulum peynirine ya da Kars gravyerine yurt dışındaki bir Türk lokantasında rastlamak mümkün olmaz?
Paylaş