İstanbul’da 60 bin kitaplı bu kütüphaneden haberiniz var mı?

Kütüphanesine bilimsel araştırmalar için ABD’den kalkıp gelenler dahi varmış. Fotoğraf arşivinde ise 100 binden fazla fotoğraf var. Pek çoğu da 19. yüzyıldan.

GEÇENLERDE bir davetiye geldi.

‘Alman Arkeoloji Enstitüsü İstanbul Şubesi’nin 75. yılı münasebetiyle düzenlenecek olan basın toplantısına ve davete katılmanız ricasıyla...’

Yıllar önce üniversitede seçmeli ders olarak arkeoloji eğitimi alırken o zamanlar Sıraselviler’de Alman Hastanesi’nin içinde olan Alman Arkeoloji Enstitüsü’ne gittiğimi hatırlıyorum.

Enstitü, şimdi Ayaspaşa’daki Alman Konsolosluğu binasında.

75 yıldan beri Türkiye’de olan bu kurum ne yapıyor?

Basın toplantısının amacı biraz da çalışmalar hakkında Türk kamuoyunu aydınlatmak.

ALMANLAR VE ARKEOLOJİ

İlk Alman Arkeoloji Enstitüsü 1829 yılında Roma’da kurulmuş.

İstanbul’daki ise tam 100 yıl sonra.

Enstitü’nün diğer şubeleri Madrid, Atina, Şam ve Kahire’de.

İstanbul Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün başkanı 2001 yılından beri Adolf Hoffmann.

Basın toplantısında bize bilgi veren 2. Müdür ve 1972 yılından beri Bergama kazı başkanı olan Profesör Wolfang Radt.

Radt
gayet düzgün Türkçesiyle enstitünün geçmişini anlatıyor.

‘Almanların arkeolojiye düşkünlüğü nereden kaynaklanıyor. Neden özellikle Akdeniz havzasında kazılara girişmişler’ diye soruyorum.

‘Ta 17. yüzyıldan, 18. yüzyıldan itibaren kökleri araştırma merakı başlamış. Nereden geliyoruz sorusu kafaları kurcalamaya başlamış. Genç gezginler, araştırmacılar, tarihçiler İtalya’ya, Yunanistan’a, Türkiye’ye doğru yola çıkmışlar.’

250 yıllık bir geçmişten söz ediyor Radt.

Roma’da antik kültürleri incelemek üzere bir Alman Arkeoloji Enstitüsü kurulmuş ve daha sonra yerel kurumlar, üniversiteler, bilimadamlarıyla işbirlikleri gelişmiş.

1929 yılında, Alman İmparatorluğu’nun başvurusu üzerine İstanbul’daki şube kurulmuş.

Amatör arkeolog ve işadamı Heinrich Schliemann, Troya kazılarını 1871 yılında başlatmış. Bu kazılarda en önemli yardımcısı kim?

Alman Arkeoloji Enstitüsü Atina Şubesi’nden mimarlık tarihçisi Wilhelm Dörpfeld.

75 YILLIK GEÇMİŞ

Peki İstanbul Alman Arkeoloji Enstitüsü, hangi kazı çalışmalarını yapmış 75 yıl zarfında?

Wolfgang Radt’ın dialarından izliyoruz: Hititlerin başkenti Hattuşa, antik liman kenti Milet, kehanet merkezi Didim, geç klasik-Helenistik şehir Priene, Bergama, Aizanoi, neolitik kült yapılarının olduğu Gürcü Tepe.

Bunlar devam eden kazılar.

14 bitmiş kazı projesini, Hasankeyf dahil devam eden yüzey araştırmalarını sayıyor Radt.

Ayrıca çok şirin bir Likya liman kenti olan Phaselis, Milas, Gökçeada, Van gibi yerlerde de yüzey araştırmaları tamamlanmış.

Kazılar kimi zaman yıllarca sürüyor.

Mesela Bergama kazıları Berlin Müzesi’nden iki arkeolog tarafından 1878’te başlatılmış, günümüzde Profesör Radt ile devam ediyor.

Alman Dışişleri Bakanlığı’na bağlı olan enstitünün Alman Hükümeti’nden her yıl aldığı 200 bin Euro’luk bütçenin neredeyse üçte biri Bergama kazılarına gidiyor.

Öğrendik ki, Alman Hükümeti’nin ekonomik krize girmesi haliyle buraya da yansıyor ve bütçeye kısıtlama getiriliyor.

Profesör Radt’ın verdiği bilgiler özetle böyle.

FOTOĞRAF ARŞİVİ

Şimdi geliyoruz işin en can alıcı noktasına, enstitünün kalbine.

Kütüphane ve fotoğraf arşivi.

İstanbul şubesinin kütüphanesinde tam 60 bin kitap mevcut.

Kendi alanında Türkiye’nin en kapsamlı kütüphanesinde ağırlıklı eserler arkeoloji, sanat ve mimarlık konularında.

Ama eski Anadolu dillerinde, eski Doğu dillerinde, antik filoloji kitapları, müze katalogları, ansiklopediler, bibliyografyalar, sözlükler, seyahatnameler bulmak da mümkün.

Kütüphane hem yurtiçi, hem yurtdışı, eski ve yeni kitap alımlarıyla sürekli zenginleştiriliyormuş.

Bilimsel araştırmalar için ABD’den kalkıp gelenler dahi varmış.

Fotoğraf arşivinde ise 100 binden fazla fotoğraf var.

Pek çoğu da 19. yüzyıldan. Zira enstitü, o yüzyılda İstanbul’un en ünlü iki fotoğrafçısı Sebah ve Joiallier’nin arşivini satın almış.

Profesör Radt, ‘Kitapları ödünç vermiyoruz ama isteyen gelip okuma salonlarında okuyabilir, notlarını alabilir’ diyor.

Bilgisayar ortamında enstitünün diğer şubelerindeki eserler hakkında bilgi almak da mümkünmüş.

Meraklısına duyurulur.

Meğer elimizin altında gerçek bir hazine varmış.
Yazarın Tüm Yazıları