Paylaş
Ekonomik gücün Batı’dan Doğu’ya kaymasından Türkiye ne nasibini alıyor.
Bu hafta içersinde peş peşe Hilton, Siemens, Philips gibi ünlü markaların üst düzey yöneticileriyle görüşme fırsatım oldu.
Hilton’un Türkiye’de 55 yıldönümü kutlaması nedeniyle İstanbul’a gelen Hilton’un CEO’su Christopher Nassetta’dan başlayalım.
Hilton, İstanbul’da Moda ve Sultanahmet’in yanı sıra Kütahya, Mardin, Şanlıurfa’da otel açmaya hazırlanıyor.
2011 yılına kadar Türkiye’deki otel sayısının 20’ye ulaşacağını hesaplıyor.
Nassetta’ya göre, Türkiye Hilton’un en hızlı büyüdüğü ilk beş ülke arasında.
İlk sıralarda Çin ve Hindistan’ın geldiğini belirtmeme bilmem gerek var mı?
Türkiye’de hızlı büyümeleriyle ilgili Nassetta “Burası otelcilik sektörü için bir cennet. Otele büyük bir talep var” diyor.
İSTANBUL, ANADOLU VE KIYI BÖLGELERİ
“ İstanbul, Anadolu’da Mardin gibi gelişen şehirler ve kıyı bölgelerine odaklanıyoruz” diye ekliyor.
Nüfus, dünya turizminin yükselen yıldızı haline gelmesi, arzın talebe yetişememesi Hilton’un gözlerini Türkiye’ye çevirmesine neden olmuş.
Hilton Kuzey Avrupa’dan sorumlu Mike Collini ülkemizi karış karış geziyor.
Nerede otel açacaklarını tespit ediyor.
Siemens Sağlık ve AR-GE’nin CEO’su Profesör Hermann Requart’ın Türkiye’yle ilgili sözleri Nassetta’dan farklı değil.
“Sağlık Türkiye’de büyük potansiyeli olan bir sektör” diyor Requart.
Görüntüleme başta olmak üzere tüm teşhis sistemlerinden faaliyet gösteren Siemens Sağlık CEO’su şu saptamayı yapıyor:
“Türkiye’de herkesin sağlık sisteminden yararlanması için siyasi irade var. Oysa aynı şey Çin ya da Hindistan için söz konusu değil”.
SAĞLIK SEKTÖRÜNDE POTANSİYEL
Siyasi irade olunca sektörün büyümesi kaçınılmaz.
Siemens Sağlık açısından bakınca örneğin MR alanında büyük potansiyel var.
Zira,Türkiye’de 1 milyon kişiye 7 adet MR cihazı düşerken Avrupa’da bu iki katı.
Requart, “Teşhis yöntemlerinin kalitesi arttırmazsanız sağlık harcamalarının altından kalkamazsınız” diyor.
İlginç bir şey ekliyor.
“Türkiye gibi gelişmekte olan piyasalara göre stratejiler geliştiriliyoruz”.
Örneğin bir teşhis cihazının birden fazla fonksiyonu olması bizim gibi ülkeler için daha makbul.
Philips Türketici Ürünleri Genel Müdürü Özlem Fidancı da “gelişmekte olan piyasalara” yönelik bir stratejiden söz ediyor.
“Tüketicinin talebine göre ürün geliştirmek”.
TÜRK ERKEKLERİ ÜTÜYÜ SEVİYOR
Türkiye, Philips için öylesine kıymetli bir pazar ki, Türk kadınlarının taleplerine tam uyan bir “epilasyon cihazı” geliştirmiş.
Fidancı “Eskiden gelişmiş ülkelerin taleplerine göre ürün geliştirirdik. Şimdi tam tersi oldu. Gelişmekte olan ülkeler için geliştirdiğimiz ürünleri gelişmiş ülkelere de satıyoruz” diyor.
Talepleri öğrenmek için sık sık araştırmalar yaptırdıklarını söylüyor.
Bu araştırmaların birinde Türk erkeklerinin “ütü yapmayı” sevdikleri ortaya çıkmış.
Türk erkeklerin yüzde 42’si ütü yapıyormuş.
KalDer’in araştırmasına göre Türklerin “en memnun” kaldıkları marka olan Philips’in artık bizim erkeklere uygun ütü geliştirmesi boynunun borcu.
Neden olsa cirosunun yüzde 8’i AR-GE’ye gidiyor.
Bu arada sektördeki tek kadın üst düzey yönetici olan Fidancı, Türklerin başka ilginç bir özelliğinden söz ediyor.
Daha üst bir model almaya pek meraklıyız.
Ama eski modeli de atmıyoruz ve saklıyoruz.
“Sakla samanı gelir zamanı” misali.
Paylaş