Paylaş
İngiliz yayın kuruluşu BBC Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “çocuk doğurmayan kadın yarımdır” sözlerini derhal duyurmuş dünyaya.
Davos’un müdavimlerinden, Eurasia Grubu’nun kurucusu, Amerikalı siyaset bilimci İan Bremmer BBC’nin haberinden alıntı yaparak şöyle bir tweet atmış:
“Erdoğan Türkiye’nin Avrupa’ya ait olmadığını ikna etmek için o kadar gayret sarf ediyor ki”.
Kuşkunuz olmasın dünya bu “yarım kadın”ı konuşuyor.
Günümüzde “Cinsiyet Eşitliği” meselesi her ülkede, her sektörde ön planda olduğu için “kadın” lafının geçtiği açıklamalar anında gündeme düşüyor.
Kurucu üyelerinden olduğumuz Birleşmiş Milletler’in en büyük meselelerinin başında “Cinsiyet Eşitliği” geliyor.Kadın doğursun doğurmasın erkeklerle eşittir.
İnsandır nokta.Kaldı ki, çocuk doğurmak ya da doğurmamak kadının bireysel tercihi olduğu gibi, kimi zaman elinde de olan bir şey değil.
“Yarım Kadın” sözleri kim bilir istediği halde çocuk doğuramayan kadınları nasıl derinden üzmüştür, yaralamıştır?
Tüp bebek yöntemiyle çocuk sahibi olmak için yıllarca uğraştığı halde bebeğini kucağına alamayan çok yakın bir arkadaşımın çektiği azabı yakından biliyorum.
Yine hayatımdan başka bir örnek.
Yine yakınım olan ve evlenmemeyi seçen, dolayısıyla çocuk yapmayan iki kız kardeş yıllar önce açtıkları kreşte şimdiye kadar binlerce çocuğu şefkatle bağırlarına bastılar.
Hasta olduklarında başlarında nöbet tuttular.Kreşlerindeki çocuklardan kendi çocukları gibi söz ederken gözleri nasıl parladığını o kadar sık gördüm ki.
Annelik duygusunu yaşamak için illa çocuk mu doğurmak gerekir?
Öte yandan çocuklarına şu ya da bu sebeple annelik yapan babalara ne diyeceğiz?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi “kadın ve erkeği birbirlerine rakip gören” anlayıştan ziyade günümüzde kadın ve erkeğin birbirini tamamladığı anlayışı hızla yayılıyor.
Henüz bize ulaşmamış olsa bile.
Erkeklere doğum izni işte bu anlayışın sonuçlarından biri.
Tamam “erkekler feminist olmaktan korkmamalı” diyen Kanada Başbakanı Justin Trudeau ile aynı görüşü paylaşmayabilirsiniz ama işi “anneliği reddetmek insanlıktan vazgeçmek” noktasına kadar getirmenin mantığını anlamak zor.
Türkiye’de iş dünyasında zirve noktalarına çıkmış olan, çok önemli holding ve şirketlerde tepe yöneticisi konumunda bulunan pek çok kadın var.
Bunların bir bölümünün çocuğu yok. Ama onlar Türkiye’nin en güçlü kadınları olarak görülüyorlar.
Onları bu tartışmanın içine çekmemek için isimlerini yazmıyorum.
Çoğu kamuoyunun yakından tanıdığı isimler.
Şimdi bu mantıkla onlara “insanlıktan vazgeçmiş yarım kadın“ gözüyle mi bakacağız?
Yazar Gloria Steinem’in dediği gibi “ses telleri olan herkesin opera sanatçısı olmadığı gibi her kadın anne olmak zorunda değil”.
AB’NİN 95 BİN EURO’LUK ‘İNOVASYON’ FONUNDAN YARARLANMAK İSTEYENLERE
YARIM kadın gibi bizi aşağıya çeken tartışmalarla vakit kaybedeceğimiz yerde cinsiyet eşitliği kadar kötü skorlarla öne çıktığımız bilime, eğitime yoğunlaşsak?
Aşağıda vereceğim haber inovasyona ve yaratıcı fikir üretmeye kafa yoran herkesi yakından ilgilendiriyor.
Avrupa Birliği’nin, teknoloji ve inovasyonda ABD ile açığını kapatmak, bilgi ekonomisine geçiş yapmak için 2000- 2020 arası izleme kararı aldığı Lizbon Stratejisi’ni hatırlayacaksınız.
Avrupa İnovasyon ve Teknoloji Enstitüsü bu strateji çerçevesinde kuruldu.
Enstitü, Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu çevreci yaratıcı fikirlere ulaşmak için üç yıldan beri bir yarışma düzenliyor.
İki yıl önce ilki yapılan, “Climate Launchpad” (İklim Yarışması) diye bilinen yarışmaya ilk kez Türkiye’den genç bir endüstri mühendisi Ertan Özel katılmış.
Halen ünlü bir markanın inovasyon direktörü olan Özel, bu yıl gönüllü olarak enstitünün 30 ülkede düzenlediği yarışmanın Türkiye temsilciliğini üstlenmiş.
Enstitünün bu yarışmaya 950 bin Euro’luk bir fon ayırdığını belirterek “Yarışma fikir düzeyindeki 10 projeyi 95 bin Euro ile ödüllendiriyor” diyor.
Ancak Özel’in dediğine göre, bu para ödül kazanın eline direk verilmiyor.
Enstitü projenin ilk aşamasından fikrin pazara sunulması aşamasına kadar proje sahibini destekliyor ve kaydedilen aşamalar göre parayı veriyor.
Yarışmayla ilgili climatelauncpad.org/application-form adresinde, 11 Haziran tarihine kadar başvuru formu doldurmak mümkün.
Paylaş