Paylaş
Daha önce Clinton Küresel Vatandaşlık, Raymond Georis Yenilikçi Filantropist gibi ödüller almış olan Güler Sabancı bu kez de “David Rockefeller Köprü Kurucu Lider” ödülünün sahibi oldu. Ünlü Amerikalı hayırsever David Rockefeller’in kızı Peggy Dulany’nin kurmuş olduğu Synergos Enstitüsü’nün ödülü geçtiğimiz yıllarda Mandela, Bill Clinton, Kofi Annan, Gates gibi isimlere de verilmişti.
Enstitü’nün Türkiye’deki üyeleri arasında Sabancı ailesinin yanı sıra Özyeğin ailesi de var.
Cenevre’de Beau Rivage Oteli’ndeki ödül törenine dönersek, dünyanın önde gelen hayırseverleri, iş insanları burada.
Güler Sabancı ödülü Sabancı Vakfı ve ailesi adına aldığını belirtirken “Hayırseverlik uzun soluklu, sistemli ve stratejik olmalıdır. Tarımla uğraşan bir aileden geldiğim için toprağa atılan tohumun ne kadar zahmetle ürün verdiğini bilirim” diyor.
Vakfın Türkiye’nin ihtiyaçlarına odaklandığını anlatırken “Daima gönlümde olan konu kadınların ve kızların durumunun iyileştirilmesiydi. Vakıf bu alanda BM’nin de desteğiyle önemli çalışmalar yapıyor” diye konuşuyor.
Gerçekten kadın ve kızların, çocuk gelinlerin Güler Sabancı’nın gönlündeki yeri apayrı.
Tören öncesi yaptığımız sohbette, söz dönüp dolaşıp bu konuya geliyor.
“Vakfın para yardımından ziyade kadınlara yol gösterici olması önemli” diyor.
Nereden bakarsanız bakın vakıf şimdiye kadar dolaysız 65 bin, dolaylı 300 bin kişiye ulaşmış.
6 şehri kapsayan ilk hibe programının elle tutulur katkılarından biri “kadın örgütleri” sayısındaki artış.
ÇOÇUK GELİNLER KIRILMA NOKTASI
En büyük ayıplarımızdan “çocuk-gelinlerin” gündeme oturmasında da vakfın rolü büyük.
“Dünya Kız Çocukları Günü”nün de bugün kutlandığını düşünürsek sohbette çocuk gelinleri gündeme getirmek kaçınılmazdı zaten.
Güler Sabancı bununla ilgili “Şöyle bir gerçek var. Kız çocuklarının daha fazla okullaşması, kadınların ekonomik hayata katılmaları, haklarını korumaları gibi meselelerde çocuk gelinler önemli bir kırılma noktası” diyor.
“Eğer kız çocuklarının minimum 18 yaşına kadar okumalarını sağlarsak kadın sorununu büyük oranda çözmüş oluyoruz” diye ekliyor.
Şöyle bir anekdot aktarıyor.
Sabancı Vakfı tarafından desteklenen Uçan Süpürge Muş’ta belediyeden kiraladığı duyuru tahtalarına “Suça ortak olmayın. Çocuk gelin kader değildir” yazmış.
Demek ki, yerel yönetimlerin de artık soruna çare bulma arzuları var.
Güler Sabancı’ya göre, mevcut kanunda evlilik yaşı olan 17 mutlaka 18’e çekilmeli.
Zira çocuk gelinlerde yüzde 35 ve hatta doğuda yüzde 70’lik oranla tablo hayli iç karartıcı.
Peki politikacıların “3 çocuk söylemleri” kadının toplumsal gelişmesini savunan vakfın çalışmalarına ters düşmüyor mu?
“Herkesin farklı görüşleri olabilir. Biz uzun soluklu bir çalışma içersindeyiz, farklı görüşlerden etkilenirsek başaramayız” diyor Sabancı.
Kadın istihdam paketini görelim
GÜLER Sabancı ile iş dünyası tarafından “kadının çalışmasını zorlaştıracak” diye karşılanan “kadın istihdam paketi” ni de konuşuyoruz.
Doğum iznini 18 haftaya çıkartan, ücretsiz 6 ay doğum izni veren, esnek çalışma saatlerini de içeren pakete Güler Sabancı ne diyor?
“Kadın istihdam paketi önemli. Şimdiden karşı çıkmak doğru değil. Çıksın görelim. Esnek çalışma saatlerinin farklı uygulamaları Batılı ülkelerde var. Gelişmiş ülkelerde uygulanan bir şeye nasıl karşı olurum? Aile ve Sosyal İşler Bakanlığı kadın istihdamı için uğraşıyor. Fatma Şahin ile çeşitli platformlarda yakın çalışıyoruz, ne kadar gayret sarf ettiğini iyi biliyorum”.
Gelişmekte olan ülkeler ‘yolun sonunda’ teorisine inanmıyorum
TÜRKİYE’deki ve dünyadaki “kutuplaşmaya” rağmen Güler Sabancı bir iş insanı olarak gelecekten umutlu.
“Kutuplaşmalar var ama öte yandan dünya her konuda küresel işbirliğine, birlikte çözüm üretmeye daha yatkın. Suriye krizi örneğin 10-15 yıl önce olsaydı askeri müdahale kaçınılmazdı. Yeni bir dünyaya doğru gidiyoruz” diye konuşuyor.
Gelecekle ilgili analizi şöyle:
OECD rakamlarına göre dünyada 2.5 milyar orta gelirli var. Önümüzdeki yıllarda bu rakam 4.5 milyara ulaşacak. Aynı şekilde 3 milyar internet kullanıcısı da önümüzdeki 5 yılda 4.5 milyara ulaşacak.
Dünya nüfusunun yüzde 50’si 1980’lerden sonra doğmuş ki bunların çok büyük bölümü gelişmekte olan ülkelerden. Dolayısıyla ben “gelişmekte olan ülkeler yolun sonuna geldi” teorisine inanmıyorum. Türkiye’nin de aralarında olduğu gelişmekte olan ülkelerin önlerinde daha gidecek çok yol var.
Paylaş