Paylaş
2012 yılına gelinceye kadar meslek lisesine başvurularda önemli bir artış kaydedildi.
Başvurularda artışın yanı sıra meslek eğitiminde kaliteyi de arttırmayı hedefleyen Koç Holding bunun için Eğitim Reformu Girişimi’yle ortak çalışmalar sürdürüyor.
ERG “Meslek Lisesi, Memleket Meselesi” projesi kapsamında şimdiye kadar eğitim kalitesine yönelik kapsamlı üç çalışma gerçekleştirmiş.
Elime yeni ulaşan son çalışmasında, yani dördüncü çalışmasında meslek eğitiminde kaliteyi yükseltmek için okul-sektör işbirliğinin önemini ön plana çıkarıyor.
Meslek liseleri ilgi alanlarındaki sektörlerle işbirliğini başardıkları oranda kaliteleri yükseliyor.
Türkiye’nin gerek duyduğu uzman açığını kapatmakta önemli rol üstleniyor.
ERG “Okul-İşletme İşbirliklerine Dair Politika Önerileri” çalışmasını hazırlarken projektörü gençlerimize çevirmiş.
Gençlerle ilgili şöyle bir durum söz konusu:
Türkiye, 25 yaş altı nüfusun genel nüfusa oranı açısından oldukça avantajlı durumda.
Çalışma çağındaki nüfusun artış hızı demografi uzmanları tarafından ekonomi için “fırsat penceresi” olarak tanımlanıyor.
Kısa sürecek bir “fırsat penceresi” zira 2010 yılında yüzde 44 olan genç nüfus oranı, nüfus artış hızında düşüşle birlikte 2050 yılına gelince yüzde 28’e gerileyecek.
Genellikle Başbakan Erdoğan 3 çocuk argümanını bu gerekçeye dayandırıyor.
Genç nüfusa dönersek, bu Türkiye’nin ekonomik gelişimi, dünyanın ilk 10. ekonomisi arasına girme hedefine ulaşması için önemli bir koz.
Ancak ERG’nin sunduğu tabloya bakarsak bu kozu değerlendiremiyoruz.
Bunun iki nedeni var.
“Fırsat Penceresi”nden yararlanmak için gençlerin eğitimde kazandıkları becerilerle iş dünyanın ihtiyaç duyduğu becerilerin buluşması gerek.
Ne ki bu pek kolay olmuyor.
İkinci neden, Türkiye’de çalışma çağındaki genç nüfusun işsizlik oranının yetişkin nüfusa göre üç kat fazla olması.
ERG’nin verilerine göre, gençler arasında işsizlik oranı yüzde 20’lere yakın.
Madalyonun öbür yüzünde ise “ne okuyor, ne de çalışıyor” meselesi var.
ERG, 2011 Eurosat verilerine dayanarak, Türkiye’de çalışma çağında olan genç nüfusun (15-24 yaş arası) yüzde 30’nun ne okuduğunu, ne da çalıştığını ortaya koymuş.
Kısaca NONÇ olarak tanımlanan “ne okuyor, ne çalışıyor” durumu erkeklerde yüzde 17,1 oranında.
Genç kızlar arasında yüzde 41,5’luk bir oranla karşımıza çıkıyor.
Aşağıdaki tablo vahim durumu özetliyor.
Bir ülke düşünün ki 15-24 yaşları arasındaki genç kızlarının neredeyse yarısı ne okuyor, ne de çalışıyor.
Üretmeden, eğitimine devam etmeden evde oturuyor, muhtemelen diziler karşısında vaktini öldürüyor.
Böyle bir ülkede erken evlilikten, aile içi şiddete kadın sorunlarının sonu gelir mi?
ERG’nin “ne okuyor, ne çalışıyor” oranlarıyla ilgili başka çarpıcı tespiti şöyle:
“NONÇ oranı işsiz, iş bulma ümidi olmayan ve faal olmayan kişilerden oluşur. Bu gösterge, iş dünyası ve genç nüfusun ilişkisini ölçmek açısından önemli. Çünkü bu gruba dahil olan gençler hem işgücü piyasasında, hem sosyal anlamda dışlanma riski altındadır”.
İşveren de eleman bulmakta zorlanıyor
GENÇLER arasında istihdamın sorun olması kadar işverenler arasında gerekli elemanı bulmakta güçlük çekme sorunu yaygın.
ERG “Yetenek Açığı Araştırması”na dayanarak işverenlerin yüzde 41’inin eleman bulmakta zorlandığını belirtiyor.
Oldukça çelişkili bir durum.
Bir yanda işsiz gençler var, diğer yanda ise eleman açığını kapatamayan işveren.
İki tarafı buluşturacak en iyi çözümlerden biri mesleki eğitim.
Paylaş