Paylaş
Yıllar önce TOBB Kadın Girişimciler Kurulu’nda karşılaştığımızda yazmıştım beni etkileyen hikâyesini.
Gelibolu’da babasının yaklaşık 60 yıl önce kurmuş olduğu Selahattin Kemerli Konserve Fabrikası’nın başındaki Aygül Kemerli o günlerde ile fabrikasını büyütmek için yatırımcı arayışındaydı.
“Tek amacım Gelibolu’da yüzyıllık bir geleneğe sahip sardalya konserveciliğinin devamı. Eski bir kültürün yok olmasını istemiyorum” diyen Kemerli yatırımcı bulamadı
Ama üniversite öğrencisi kızıyla birlikte aylarca uğraşarak hazırladığı projesiyle Güney Marmara Kalkınma Ajansı’ndan yaklaşık 300 bin liralık bir destek almayı başardı.
Fabrikasını yeniledi
Gelibolu’daki fabrikasını ayakta tutmak için tek başına mücadele eden Aygül Kemerli ile geçenlerde buluştuk.
Elinde yurt dışında daha çok “Gallipoli Campaign” diye bilinen Çanakkale Savaşı’nın 100. yıldönümü için özel hazırlamış olduğu sardalya kutusu vardı.
Sardalya konserveciliğinin tarihçesi de iliştirilmişti kutuya.
Aygül Kemerli sardalya balığının Gelibolu için önemli bir değer olduğuna inanıyor.
“Bununla ilgili 18 Mart Üniversitesi’nin vermiş
olduğu rapor var. Gelibolu Sardalyası, Ege’deki diğer türlerine göre daha küçük ve Boğaz suları nedeniyle çok daha lezzetli” diyor.
Yedi ay önce hem Gelibolu Sardalyası hem Gelibolu Tuzlu Sardalyası için “coğrafi işaret” tescili almak için Türk Patent Enstitüsü’ne başvurmuş.
“72 yıldan beri festivali de yapılan Gelibolu Sardalyası’nın bir dünya markası olması için bir engel yok” diyor.
Aygül Kemerli, coğrafi işaret tescili için Türk Patent Enstitüsü’ne yaptığı başvuruyla ilgili aylardan beri bir gelişme olmadığını söyleyince bizzat enstitüyü aradım.
Konuştuğum yetkili “canlı hayvana” coğrafi işaret tescili olamayacağını söyledi önce.
Konserve kutusuna girmiş ya da tuzlanmış sardalya nasıl “canlı hayvan” sayılabilir anlamadım doğrusu.
Aynı yetkili ardından Tarım Bakanlığı’ndan bir dosya beklediklerini belirtti.
Tipik bir Türkiye bürokrasisi vakası.
Bir yanda Gelibolu Sardalyası’nın marka olması için çırpınan girişimci bir kadını, diğer yandan bin bir dereden su getiren bürokrasi.
Benim anlamadığım şu:
Dünyanın her hangi bir yerinde bir markete girseniz üzerinde “Portekiz Sardalyası” yazan konserve alabilirsiniz.
Hatta Türk Patent Enstitüsü’ndeki yetkiliye evde bulduğum bu “Portekiz Sardalyası” kutusunun fotografını çekip gönderdim.
Portekizliler sardalyalarına “coğrafi işaret” alıyor ama biz Türkiye’de “Gelibolu Sardalyası”na alamıyoruz.
Üstelik elimizin altında Gallipoli diye herkesin bildiği bir marka varken.
Şunu merak ettim.
Gelibolu Ticaret Odası, Kemerli’nin “coğrafi işaret” başvurusunun arkasında mı?
Nihayetinde, Kemerli fabrikasında çoğu kadın 10 işçi çalıştıran, yılda 100 tondan fazla sardalyayı 17-18 değişik işlenmiş ürüne dönüştüren, günde 10 bin kutu konserve üretme kapasitesine sahip bir sanayici.
Ayrıca “coğrafi işaret” başvurularının arkasında genellikle Ticaret Odaları’nın olduğu biliyoruz.
2007 yılında “Ayvalık Zeytinyağı”na coğrafi işaret alındığını bunun bayraktarlığını Ayvalık Ticaret Odası yapmıştı.
Hatırladığım kadarıyla Gaziantep Baklavası’na coğrafi işaret tescilinin arkasında Gaziantep Ticaret Odası var.
Peki ya “Gelibolu Sardalyası”?
“Coğrafi işaret için verdiğim mücadelede yalnızım. Gelibolu Ticaret Odası’na derdimi bile anlatamadım” diyor Aygül Kemerli.
Buyrun işte.
Paylaş