Paylaş
Geçenlerde, Türk Amerikan Dernekleri Asamblesi Birliği (ATAA) Başkanı ve bazı yönetim kurulu üyeleri gazeteyi ziyarete geldi.
ATAA, özellikle kongre üyeleri nezdinde lobi faaliyetlerine ivme kazandırmak amacında.
ATAA Başkanı Güler Köknar, hem Washington'da, hem Ankara'da neler yapılabileceğini anlatıyor.
Asamblenin yönetim kurulu üyesi Vural Cengiz'den ilginç şeyler öğreniyorum.
Florida'da bilgisayar imalat ve dağıtım şirketinin sahibi olan Vural Cengiz, uzun bir süreden beri Türkiye ile Florida arasındaki ticari ilişkileri geliştirme çabasında.
Cengiz'in anlattıklarına göre, Florida Tarım Bakanlığı üst düzey yetkilileri GAP'taki gelişmelere büyük ilgi duyuyorlar.
Vural Cengiz'e ortak proje öneriyorlar: GAP'ta at yetiştirmek.
‘‘At yetiştirme konusunda know-how getirmeye hazırırız. Damızlıkları gönderelim. Yavrularını bize iade edersiniz. GAP'ta yetişecek yarış atlarını hem iç piyasaya, hem dış piyasaya satabiliriz’’ diyorlar.
Florida'nın Ocala bölgesi özellikle at yetiştirme konusunda bir numara.
Zaten Türkiye'nin İrlanda ve Almanya'dan aldığı yarış atlarının orijini de o bölgeden.
Amerikalılar GAP'a ilgi duyar da, bölgedekiler ABD'ye ilgi duymaz mı?
Yine Vural Cengiz'den işitiyorum.
Adıyaman GAP-GİDEM (Girişimi Destekleme ve Yönlendirme Merkezi) Başkanı Mehmet Sırrı Özen, kendisine ulaşıp Adıyaman ve Diyarbakır'dan bir grup işadamının Florida'ya bir ‘‘inceleme gezisi’’ yapmak istediklerini bildiriyor.
Vural Cengiz şimdi Türk grubu ağırlamak için, program hazırlığında.
Mehmet Sırrı Özen ise bakın neler anlatıyor: ‘‘GAP bölgesinde sürekli yabancıları ağırlıyoruz. Oysa buradan da dışarıya bir akış olmalı. Bölge insanının vizyonunu genişletmek gerekiyor. İstimlaktan kazanılan para nedeniyle belli bir sermaye birikimi oldu. Bunları yatırıma dönüştürmek isteyenlere başkalarının deneyimlerinden yararlanma fırsatını sunuyoruz.’’
Adıyaman ve Diyarbakır'dan yola çıkacak 30-35 kişilik grup Florida'da tarıma dayalı sanayi merkezlerini ziyaret edip, Amerikalı işadamlarıyla GAP'ta ortaklık için ikili temaslarda bulunacaklar.
AB yolunda pratik olmak
Kim ne derse desin Avrupa Birliği yolunda ağır aksak olsa da ilerliyoruz.
Bu hafta içinde İstanbul, AB ile ilgili iki önemli faaliyete ev sahipliği yaptı.
Euroseminars, Federal Almanya eski dışişleri bakanı ve başbakan yardımcısı Hans Dietrich Genscher'i getirtti.
CPS Danışmanlık Grubu İstanbul Sanayi Odası'yla ortak iki günlük AB semineri düzenledi.
Genscher'i dinledim ve hayal kırıklığına uğradım.
Avrupa Birliği'nin kurulmasını, ilkelerini ve genişleme sürecini anlattı ki bunda bence yeni hiçbir şey yoktu. Türkiye ile ilgili olarak da bildiğimiz şeyleri tekrarladı.
Oysa kanımca tam şu sıralar bizim teoriden fazla pratik bilgilere ihtiyacımız var.
İşte bu yüzden CPS'nin düzenlediği seminer önem kazanıyor.
İSO'daki iki günlük çalışma atölyelerine yirmişer kişilik iki grup katılıyor.
Katılımcılar arasında Doğuş Holding, Eczacıbaşı, Tofaş, Zorlu, Ericsson, Alarko, Aksa, SEK, Goldaş gibi şirketlerin temsilcileri var.
İki gün boyunca neler konuşuluyor, tartışılıyor?
AB'nin mali imkanları nelerdir?
Bunlardan hangi yollardan yararlanılabilir?
AB'nin programlarından yararlanmak için nasıl proje üretilir?
Katılımcıların bu soruları yönelttikleri kişi ise AB Komisyonu'nda 8 yıl süreyle Türkiye ile mali işbirliğinden sorumlu olan Jacques Kemp. Yani AB fonlarına ulaşmanın tüm püf noktalarını bilen kişi.
Bu arada iyi bir haber: CPS bu tür çalışma atölyelerini Ankara, Gaziantep, İzmir, İzmit, Denizli'de tekrarlayacak.
Arjantin'in 40 milyar doları kayıp
Fransız Le Nouvel Observateur Dergisi bu hafta ‘‘Bir İflasın Hikayesi’’ diye Arjantin'i kapak yapmış.
Okuyunca insanın içi burkuluyor.
20. yüzyılın başında dünyanın dördüncü ekonomik gücü gözüyle bakılan bir ülke bu duruma nasıl düşebilir?
36 milyonluk ülkede 13 milyon kişi yoksul olarak anılıyor.
İşsizlik oranı resmi olarak yüzde 18 olarak telaffuz edilse de bunun yüzde 30 civarında olduğu söyleniyor.
Gençler okulları bırakmak zorunda. Zaten bir zamanlar dünyanın en gelişmişleri arasında sayılan eğitim ve sağlık sistemleri de çökmüş durumda.
Nouvel Observateur'e göre, bu bunalımın baş müsebbibi Carlos Menem.
Menem'in 10 yıllık iktidarı süresince yolsuzluk Arjantin'i iliğine kadar kemirmiş. Altın ve silah kaçakçılığı, uyuşturucu parasının aklanmasına ilaveten en büyük darbe özelleştirmeden gelmiş.
Buenos Aires'te bugünlerde sokaklara dökülenlerin sordukları soru şu: ‘‘Özelleştirmeden gelen 40 milyar dolar nerede?’’
Paylaş