Paylaş
Rajoy Hükümeti’nin güvenoyu aldığı ve dört milyon euroluk büyük çekilişin yapıldığı gün Fransız Meclisi’ndeki oylama İspanyol televizyonunun da önemli gündem maddelerinden.
Tasarının arkasındaki esas isim Sarorkzy’nin yakını UMP milletvekiliPatrick Deveciyan ve Başbakan Erdoğan’ın görüntüleri sık sık ekrana düşüyor.
Soykırımı ink^ar yasasının onaylanmasından önce konuşmaların devam ettiği dakikalarda TÜSİAD Uluslararası Koordinatörü ve Boğaziçi Ensitüsü Başkanı Dr. Bahadır Kaleağası’na telefonla ulaşıyorum.
Fransız iş dünyasının nabzını iyi tutan Kaleağası TÜSİAD’ın müadili MEDEF Başkanı Laurence Parisot başta olmak üzere Fransız işadamlarının Sarkozy’nin girişimi karşısında kızgın olduklarını söylüyor.
“Türkiye ile Fransa arasında enerjiden yeni teknolojilere kadar sayısız işbirliği fırsatı varken Ermeni soykırımını ink^ar yasası “akıldışı hazin bir girişim” olarak tanımlanıyor” diyor.
Türk ve Fransız iş insanlarının yasaya karşı birlikte hareket ettiklerini, lobicilik yaptıklarını söylüyor.
EKONOMİK YAPTIRIM KAYGISI
Aklın ve mantığın ülkesi diye bilenen Fransa, Sarkozy iktidarıyla bir “akıl tutulmasıyla” mı karşı karşıya?
Soykırımı ink^ar yasasının ifade özgürlüğüne indirdiği darbe meselesinden ziyade “ekonomide bir akıl tutulması” nın üzerinde duracağım.
Türk-Fransız Ticaret Derneği’nin hafta başında Sarkozy’ye mektubunda vurguladığı gibi iki ülke arasında 12 milyar euroluk bir ticaret hacmi söz konusu.
Fransa’nın doğrudan yatırımı ise 15 milyar dolar.
Başbakan Erdoğan, Fransa’ya bazı ekonomik yaptırımların işaretlerini vermiş durumda.
Dün sabah Fransız Meclisi’nde ilk konuşmayı yapan kişi aynı zamanda yasayı hazırlayan Valerie Boyer.
Boyer belli ki Türkiye’nin ekonomik yaptırımlarından endişeli.
Dünya Ticaret Örgütüne üye iki ülke arasında ekonomik yaptırımların geçerli olamayacağını iddia ediyor.
Büyüme hızı yüzde 1’in altında olan Fransa’nın ekonomide esas derdi şu:
Nükleer, TGV yani hızlı tren, uçak gibi sanayi ürünlerinin uluslararası pazarda eskisi gibi alıcısı yok.
MADE IN FRANCE’IN ALICISI YOK
Le Monde Gazetesi’nin bir süre önce ekonomi ekinde yer verdiği bir incelemeye göre, iki yıldan beri ne nükleer devi Areva, ne Alstom-SNCF hızlı trenlerine alıcı bulabiliyor.
Dassault’nun ürettiği Rafale uçakları da öyle.
Rafale’ın İsviçre’ye satılması umudu bu ülkenin İsveç yapımı Gripen uçaklarını tercih etmesiyle suya düşmüş.
Fas da tercihini Rafale yerine F-16’dan yana koymuş.
Le Monde, Fransız sanayisinin geçtiğimiz 20 yıl zarfında “parıltısını” ve 1.2 milyon iş gücünü kaybettiğine işaret ediyor.
“Büyük kontratların geri gelmesi için değişik politikalar izlemek gerek” diyor gazete.
Sonuçta “Made in France” ürünleri için tehdit çanları çalıyor.
Böyle bir tabloda Sarkozy Hükümeti ne yapıyor?
Kendisine “yükselen doğunun” kapılarının açılmasını kolaylaştırabilecek önemli bir ticaret partnerini ezip geçmeyi göze alıyor.
Bu “akıl tutulması” değilse nedir?
Akant üç yıldan beri Barselona’da.
Malum ekonomik kriz İspanya’yı da fena etkisi altına almış durumda.
Buna başka bir yazıda değineceğim.
Krizde Beko-Grunding satışları merak ediyorum
“Çok iyi gidiyor satışlar. Buraya geldiğimden Beko satışları tam üç katına katladı” diyor Akant.
İspanyollar hem kalitesi, hem fiyat uygunluğu açısından Beko markasına “ısınmışlar” Cem Akant’ın deyişiyle.
Beko-Grunding önemli reklam kampanyalarına da girişmiş bu ülkede.
Akant, Bask bölgesinde San Sebastian’da üç Michelin yıldızlı Lasarte lokantasını işleten ünlü şef Martin Berasategui ile bir anlaşma yaptıklarını anlatıyor.
Bask şef artık İspanya’da Beko ürünlerinin yeni yüzü.
Maalesef yazıda yanlışlıkla “Pek çoğumuz, konu komşunun ve eczacıların tavsiyesiyle bilinçsiz şekilde ilaç alıp kullanıyoruz” demişim.
Eczacı okurlarımın bu cümleye alınmaları çok doğal.
Eleştirilerine hak veriyorum.
“Akılcı İlaç Kullanımı” Kampanyası’nı Sağlık Bakanlığı’nın yanı sıra Türk Eczacılar Birliği’nin de kampanyası olduğunu düşünürsek gerçekten “vahim” bir hata yapmışım.
Paylaş