Paylaş
Çalışma hayatında kadın-erkek eşitliği için kurulan platform hafta içinde önemli bir adım atı.
Bakan Fatma Şahin’inde katıldığı toplantıda 11 maddelik “Eşitlik Bildirgesi”ni kamuoyuna duyurdu.
“İnsan Haklarına saygılıyız” diye başlayan bildirgeyi özel sektörü temsilen platformun eş başkanları Güler Sabancı ile Ferit Şahenk imzalıyor.
Dolmabahçe Başbakanlık Ofisi’ndeki imzalama töreninde kimler var?
Çevremde Mustafa Koç, Bülent Eczacıbaşı, Agah Uğur, Süreyya Ciliv, Cem Boyner, Galya Frayman Molinas, Aclan Acar, Cansen Başaran Symes, Abdi İbrahim
CEO’su Candan Karabağlı gibi isimleri görüyorum.
Çoğu TÜSİAD üyesi şirketlerin CEO’ları ya da yönetim kurulu başkanları.
Bildirgeye uyma taahhüdünde bulunuyorlar.
Gönül isterdi ki, örneğin, temsilcisi söz konusu toplantıda olan MÜSİAD’a bağlı bir şirket de taahhütte bulunsun.
Neyse, platformun ilk hedefi bu yıl da 135 ülke arasında 124. sırada yer aldığımız DEF’in raporundaki “cinsiyet uçurumunu” yüzde 10 oranında azaltmak.
İşe Türkiye’nin önde gelen 55 şirketi arasında bir anket yaparak başlamış.
Ankete katılan şirketlerde toplam istihdamın yüzde 36’sı kadın. (Türkiye geneli yüzde 28)
Oran mavi yakalılarda yüzde 10’a kadar düşüyor.
Üst kademe yöneticilerin yüzde 26’sı, orta kademe yöneticilerin yüzde 40’ı kadın.
Anketin en çarpıcı sonuçları şunlar:
Türkiye’nin önde gelen şirketlerin yüzde 40’ında maalesef emzirme odası yok.
Bakan Şahin’in de söylediği gibi, milyonlarca dolarlık yatırım yapanlar 4 metrekarelik bir odayı uygun görmemiş.
Yüzde 45’i ise kreş ve çocuk bakım desteği vermiyor.
Kim ne derse desin, özel sektörün bu konuda günahı büyük.
TÜSİAD “Erkek-Kadın Eşitliğiyle” ilgili ilk raporunu 2001 yılında yayınlamıştı.
Raporda, eğitim ve politikanın yanı sıra kadın istihdamındaki düşük oran da yer almıştı.
Raporu hazırlayan akademisyenlerin kadının çalışma hayatındaki en büyük engelin kreş ve çocuk bakımı olduğunu özellikle vurguladıklarını hatırlıyorum.
Aradan 12 yıl geçmiş özel sektör sorunu halledememiş.
“Biz kadınlar yemek yaparken, müzik dinlemeyi, bebek sallamayı ve telefonla konuşmayı beceririz” diyen Şahin hem iyi anne, hem iyi bir iş kadını olunabileceğine inanıyor.
Politikaya atılmadan önce 15 yıllık özel sektör deneyimi olan Şahin’in kendisi buna en iyi örnek.
Şahin’in DEF “Cinsiyet Uçurumu” raporundaki düşük skorumuzu düzeltmek için çaba harcadığına, kadını çalışma hayatında görmek istediğine yürekten inanıyorum.
Mesele şu: “Kadınların birinci görevi annelik ve ev hanımlığıdır. Kadının iş, aş peşinde koşması erkeği vahşi cinayetlere sürüklüyor” diyen Ali Bulaç gibilerini nasıl ikna edecek?
Kota yoksa havuz var
İŞTE Eşitlik Platformu’nun 55 şirket ile yaptığı ankete göre, şirketlerde yönetim kurul başkanlarının yüzde 15’i, yönetim kurulu üyelerinin sadece yüzde 17’si kadın.
Ülke genelinde oran yüzde 11’lere geriliyor.
Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri öğretim görevlisi Melsa Ararat, SPK’nın yönetim kurullarında en az bir kadın üye tavsiyesinin 2012 yılında hayata geçmediğini söylüyor.
Ararat, halka açık şirketlere üçte bir oranında bağımsız yönetim kurulu üyesi kotası getiren SPK düzenlemesi uygulanırken kadın adaylara öncelik tanınması için Egon Zehnder Türkiye yönetici ortağı Murat Yeşildere ile sıkı işbirliği içersinde.
Zira hem “bağımsız”, hem “kadın” olan
yönetim kurulu üyesi
oranı yüzde 1.
Birlikte “Bağımsız Kadın Direktörler” projesini yürütüyorlar.
Buluşmamızda Avrupa örneğini konuştuk.
Kuzey Avrupa’nın yönetim kurullarına daha çok kadın için kota uygulaması model oluşturmuş.
Ararat, AB Adalet Komiseri Viviane Reding’in “kotaları değil ama sonuçlarını seviyorum” dediğini hatırlatıyor.
Kota uygulayan
şirketlerin performansları son derece iyi.
Ararat ve Yeşildere yönetim kurullarında ne kadar çok “bağımsız kadın” olursa o kadar bağımsız olacaklarına, kaliteli kararlar alacaklarına inanıyor.
Yürüttükleri proje kapsamında, uluslar arası deneyime sahip 300 bağımsız kadın adayı bir araya getirmişler.
Yönetim kurulları için “bağımsız” üye arayan şirketler bu havuzdan yararlanabilecek.
Paylaş