TÜRKİYE ile ABD arasında “soykırım tasarısı” nedeniyle kıyametlerin koptuğu bir sırada Ermenistan’dan olaylar farklı bir pencereden görünüyor.
Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nde oynanan tasarıdan ziyade Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesi ön planda. Hem iktidar partisi, hem muhalefet partisi “normalleşmeden” söz ediyor. Tabii soykırım meselesi “değişmez ve tartışılmaz” bir şey olarak öyle ayrı bir yerde duruyor. Ermenistan ile Türkiye bu mesele halledilmeden bir uzlaşma noktasına varırlar mı? Hükümet sözcüsü Şermazanov, Ankara’nın Karabağ koşulunu protokoller sürecini baltalayan bir adım olarak görüyor. “Yeni sorunlar yaratmamalıyız” diyor. Onun gözünde Amerikan Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nin kabul ettiği soykırım tasarısı “yeni bir sorun değil”. Oysa bizim gözümüzde büyük bir sorun. TOP ARTIK SİZİN TARAFTA Yine onun gözünde Ermenistan Anayasa Mahkemesi’nin kararı da “Zürih Protokolleri”nin ruhuna aykırı bir gelişme değil. Bize göre ise çelişkili bir karar. Peki bundan sonra “normalleşme” süreci nasıl devam edecek? Koalisyon ortağı “Gelişmiş Ermenistan”ın Başkanı Aram Sarafyan, “Genellikle Azerbaycan ile Ermenistan birbirlerine bakarak pozisyon alır. Biz de şimdi Türkiye’ye bakarak pozisyon alacağız” diyor. Yani Ermenilerin gözünde top Türkiye’de. Eğer protokoller bizim mecliste onaylanırsa, Ermenistan meclisinde de onaylanacak. Düğüm nasıl çözülür, Ankara’nın kritik oylamadan sonra tavrı nasıl olur bilemem. Ermenistan’da “normalleşme” hesaplarını yapmaktan vazgeçmeyenler var. Örneğin ekonomistler. TÜRK SERMAYESİ GELEBİLİR “Gelişmiş Ermenistan” Partisi’nin ekonomisti Profesör Vartan Bostancıyan, Türkiye’nin ekonomi ve finansla ilgili yasalarını dikkatle incelemiş. “Yasalarınız Türk ekonomisinin önünü açmak için tasarlanmış. Son derece esnek kurallar var. Ekonomiye zarar verecek şeyler ayıklanmış. Protokoller onaylandıktan sonra bizim yasaları sizinkilere göre uyarlayacağız” diyor. Yasaları değiştirmenin amacı ekonomiye bizimkisi gibi bir esneklik kazandırmak. “Yasalar değişirse Türk sermayesi buraya rahatlıkla gelebilir. Ermeni işadamıyla ortaklık kurabilir” diyor. Siyaset bir yana, ekonomi bir yana. Küresel ekonomik kriz nedeniyle anladığım kadarıyla Ermenistan’ın her yıl aldığı dış yardımda 2 milyar dolarlık bir kayıp olmuş. Ekonomistleri harıl harıl dar boğazdan çıkmanın yollarını arıyorlar. Türkiye ile normalleşme önemli bir çıkış yolu. STK’LARIN ÖNEMİ Kimsenin kuşkusu olmasın eğer bugün gerçekleşir ya da gerçekleşmez bilemem, Ermenistan ile bir “normalleşmeden” söz ediyorsak sivil toplum kuruluşlarının büyük payı var. İlişkilerin insani boyutunu yıllardan beri onlar sürdürüyorlar. 10 yıl kadar önce Ermenistan’a ilk gelişim Marmara Grubu Vakfı ile olmuştu. Tam bugünlerde 8 Mart’ı Ermeni hemcinslerimizle kutlamak için gelmiştik. Şimdi ise TESEV ile merkezi Erivan’da olan Kafkas Enstitüsü’nün bir paneli için buradayım. TESEV’den Aybars Görgülü, Agos Gazetesi’nden Aris Nalcı gibi gencecik insanların iki toplum arasında köprülerin kurulması için nasıl çalıştıklarını görseniz. Ermenistan ile çok uzun ve sancılı bir sürecin başındayız. Meyvelerini ben görür müyüm? Sanmıyorum ama kızım mutlaka görür.