Enerji sektörü çevrecilerle barışabilir mi

YILIN son günlerinde Zorlu Enerji Grubu Başkanı Murat Sungur Bursa ile bir araya gelmiştik.

Haberin Devamı

Bursa ile özellikle “yenilenebilir enerjide” kapsamlı bir ufuk turuna çıkmıştık.

Uzun yıllar, Çevre Bakanlığı’nda müsteşarlık dahil üst düzey görevler üstlenmiş olan Bursa’nın çevreye duyarlılığı beni etkilemişti.


Öyle ki, yazının başlığını da bu duyarlılığın kanıtı olarak “Rüzgar Santralını Yaparken Kuşların Göç Yolunu İnceledik” diye atmıştım.


Yazıma, Zorlu Enerji Grubu’nun HES projesi planladığı İkizdere’de doğayı korumayı amaçlayan İkizdere Derneği’nden bir tepki e-postası geldi.


İkizdere Derneği
Yönetim Kurulu Başkanı Kadem Ekşi’nin iddiasına göre, Zorlu Enerji Grubu Karadeniz’in bu güzel vadisinde çevreci bir duyarlılık göstermiyor.


İkizdere Derneği Başkanı
’nın iddialarını Murat Sungur Bursa’ya sordum.

Haberin Devamı


Sordum zira Bursa’nın “sivil inisiyatifi” önemsediğini iyi biliyorum.


Nitekim Ekşi’nin iddialarını ciddiye alarak ayrıntılı açıklamalarda bulundu.


Bursa, Zorlu Enerji
Grubu’nun Özelleştirme İdaresi’nden İkizdere Santralını aldıktan sonra Kadem Ekşi’yle telefonla görüşmüş.


Yüz yüze görüşmek ise nasip olmamış.

HENÜZ ÇED RAPORU YOK

Kadem Ekşi, e-postasında, enerji firmalarının “sahte ÇED” raporları eşsiz Karadeniz vadilerini yok ettiklerini iddia ediyor.


Murat Sungur Bursa, Zorlu Enerji
Grubu olarak henüz bir ÇED Raporu hazırlamadıklarını belirtiyor.


“Ne aslı, ne de sahtesi var”
diye konuşuyor.


“Ancak”
diyor “İkizdere Santralinin kapasitesi arttırmak için planlanmakta olan projelerle ilgili ÇED Raporu hazırlanacak. Hem Çevre Bakanlığı’na, hem yöre halkının görüşlerine sunulacaktır.”


Kadem Ekşi
’nin bir diğer iddiası ise şu:


Zorlu Holding
Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu, İkizdere Belediyesi’nin santral gelirinin yüzde 2’sinin kamu yararına kullanılması talebine önce “evet” demiş ama sonradan vazgeçmiş.

PAYLA İLGİLİ GÖRÜŞMEM

Murat Sungur Bursa bu konuda verilmiş bir söz olmadığını söylüyor.


“İkizdere Derneği ya da İkizdere Belediyesi’yle santral gelirinin belirli bir yüzdesinin paylaşımıyla ilgili görüşmedim. Görüşmem de”
diyor.

Haberin Devamı


İşte bu nokta çok önemli.


Zira Bursa ile görüşmemizde yerel yönetimlere bir paydan söz etmişti.


Bunu ona hatırlattığımda bakın Sungur ne cevap veriyor?


“Enerji Sektörü başıboşluğa, tanımlanmamış sınırlara, kişisel, kurumsal tercihlere bırakılamaz. İki kurum veya kişi arasındaki sözlü ya da yazılı anlaşmalar hızla sistemi yozlaşmaya, suistimale iter.”


Şöyle devam ediyor:


“Bir şirketin verdiği diğerine emsal yapılmaya, verilmeyen miktar tehdit unsuru olmayabaşlar. Bir sonraki adımda çevre mi yoksa alınan paylar mı?Ne kadar pay, o kadar çevre tartışması başlar.”


Şu uyarıda bulunuyor:


“Bir anda sivil toplum kuruluşları da
‘gözünü para hırsı bürümüş!’ şirketlerle aynı safta ‘gözünü pay hırsı bürümüş’ konumuna itilirler. Sivil toplum kuruluşları birbirlerini suçlamaya başlar.”

Haberin Devamı

İLLA KUŞ KAFESİ

Ardından sözü buluşmamızda üzerinde önemli durduğu “Kuş Kafesi”ne getiriyor.


“Kuş Kafesi”
diye tarif ettiği şey Türkiye’de son dönemlerde atağa kalkan “enerji yatırımları”.


“Kafesin sınırlarını, kafes giriş çıkışlarını, kafes içi uçuş kurallarını devlet koyacak, devlet denetleyecek”
diyor.


Yani İkizdere Belediyesi’nin talep ettiği yüzde 2’lik payın yasal bir çerçevesi olacak.


Bu konuda ben Sungur ile hemfikirim.


Devletin koyduğu sınırlar, yasal yapı olmadan olmaz. Enerji yatırımcılarıyla sivil toplum örgütlerinin karşı karşıya gelmeleri elbette doğal.


Tema, DoğaDerneği, İkizdere Derneği
gibi STK’larınenerji yatırımlarını yakından izlemeleri, uyarıları hepimiz için hayırlı.

Haberin Devamı


Zaten Bursa da “Başımızdan İkizdere Derneği gibi dernekler, Kadem Ekşi gibileri eksik olmasın” diyor.


Enerji sektörü çevrecilerle barışabilir mi?


Bence devlet çevreci politikaları benimseyene kadar hiç barışmasın.

 

Türkiye Su Meclisi kuruluyor

 

PLANSIZ, hesapsız kitapsız HES projelerinin su kaynaklarımızı, ekosistemleri tehdit ettiğini biliyoruz.


Çevreci STK’ların hesaplarına göre, DSİ başta olmak üzere farklı yatırımcı kamu kuruluşları tarafından yapılan projeler neticesinde bugüne kadar toplam 1 milyon 400 bin hektar sulak alan ( Marmara Denizi kadar) yok olmuş.


Buna ilaveten nehirlerimizin önemli bir kısmı doğal yapılarını kaybetmiş.


Binlerce derenin kullanım hakkının, havza ölçeğinde etüt ve planlama yapılmadan HES için özel sektöre devredilmesi STK’ların tepkilerini çekmiş durumda.

Haberin Devamı


Yukarıdaki sadece bir örnek.


İyi haber şu:


Türkiye’nin yürürlükteki su politikalarını eleştiren STK’lar bir araya gelerek “Türkiye SuMeclisi”ni kuruyor.


Meclisinilk genel kurul toplantısı 16-17 Ocak tarihlerinde Rize’de İkizdere’de yapılacak.

Enerji yatırımcılarına özellikle duyurulur.

Yazarın Tüm Yazıları