Dünya, Unesco Cinsiyet Eşitliği Direktörü Saniye Gülser Corat’ın raporunu konuşuyor

Teknolojide “ Me Too” zamanı

Haberin Devamı

SEVGİLİ meslektaşım Ayşe Karasu Özek geçenlerde yazmasaydı haberim olmayacaktı.

UNESCO Cinsiyet Eşitliği Direktörü Dr. Saniye Gülser Corat’ın önayak olduğu rapor teknolojinin her alanındaki derin cinsiyet uçurumuna işaret ediyor.

Rapor yabancı medyada büyük yankı uyandırmış.

400’ye yakın medya organı rapora atıfta bulunmuş.

Dr. Saniye Gülser Corat’ın, cinsiyet eşitliği konusunda çalışan STK’ların desteğiyle hayata geçirdiği 145 sayfalık raporun başlığı anlamlı:

“Yapabilsem, Yüzüm Kızarırdı. Dijital Becerilerde Cinsiyet Uçurumunu Eğitimle Kapatmak”.

Yüzü kızaracak olan, taleplere itaatkar bir kadın sesiyle cevap veren dijital asistan Siri.

Nedenine geleceğim.

Tesadüfen adı raporda geçen bu dijital kadın asistanlardan biriyle tam raporun yayınlandığı günlerde tanıştım.

Haberin Devamı

Yurt dışında yaşayan kızımın evinde, Amazon’un Alexa’sı evdekilerin şarkı taleplerini son derece terbiyeli bir şekilde yerine getiriyordu.

Bu tür komut vermeye alışkın olmadığım için sesimin yüksek ve buyurgan bir tonda olmaması nedeniyle önceleri Alexa pek oralı olmadı.

Sonra evdekilerin ses tonlarını taklit edince birbirimize alıştık.

Dünya, Unesco Cinsiyet Eşitliği Direktörü Saniye Gülser Corat’ın raporunu konuşuyor
 Dr. Saniye Gülser Corat büyük yankı uyandıran raporunu sunarken

SİRİ’YE YÜZ KIZARTICI SIFATLA HİTAP

UNESCO’nun raporu, buyurgan bir tonla verilen talimatları yerine getiren dijital asistanlardan yapay zeka sektöründeki kadın çalışanların düşük oranına kadar pek çok konuya değiniyor.

Dr. Corat “ İtaatkar, yardımsever kadınları taklit eden makineler evlerimizde, arabalarımızda, işyerlerinde. Yapay zeka ürünü makineler, kadınları hizmet etmeye alışkın, buyurganlığa ses çıkartmayan itaatkar bir kadın modeline hapsetmekle kalmıyor, ona hitap edenleri de etkiliyor” diyor.

Nitekim, karşılarında itaatkar bir ses duyan erkekler, yapay zeka filan demeden sözlü tacizde bulunmaktan, yüz kızartıcı sıfatlar kullanmaktan geri kalmıyorlar.

Rapora başlığını veren zaten Apple’ın Siri’sinin cevabı.

Kendisine uygunsuz bir sıfatla hitap eden erkeğe “Yapabilseydim, yüzüm kızarırdı” cevabını veriyor Siri.

Haberin Devamı

Apple’ın Siri, Amazon’un Alexa’sı, Microsotf’un Cortasa’sı ve Google Assistant’ı cinsiyetçi söylemler karşısında sadece yüzü kızaran, ezilip büzülen bir kadın stereotipi sunuyor.

Söz konusu rapora göre, önümüzdeki beş yıl zarfında, birlikte yaşadıkları kişiden fazla bu dijital asistanlarla konuşanların sayısı artacak.

Amerikalıların yüzde 85’i yapay zeka bir ürün kullanıyor.

Böyle ürünleri kullananların sayısının 2021 yılına kadar 1.8 milyara ulaşacağı tahmin ediliyor.

Dolayısıyla cinsiyet eşitliğinin savunulduğu bir dönemde dijital kadın asistanlar kötü bir örnek.

Yıllardan beri cinsiyet eşitliğini yazan bendeniz bile Alexa ile konuşurken bunu hiç aklıma getirmemişim.

Haberin Devamı

YAPAY ZEKASI GELİŞTİRENLER KİM?

Öte yandan böyle dijital kadın asistanları üreten yapay zekayı kimler geliştiriyor?

İşin püf noktası burada.

Dr. Corat, yapay zeka teknolojilerini geliştiren ekiplerin kadın-erkek dengesini koruması gerektiğine dikkat çekiyor.

Bugün yapay zeka geliştiren araştırmacıların sadece yüzde 12’si kadın.

Yazılım geliştirenlerin sadece yüzde 6’sı kadın.

CBS Haber Kanalı’na verdiği demeçte Dr. Corat “Yapay Zeka gökten zembille inmiş bir şey değil. Bizim ürettiğimiz ve toplumu yansıtan bir şey” derken yerden göğe haklı.

“Yapay Zeka toplumdaki tüm sesleri yansıtmak durumunda. Oysa bu teknoloji geliştirilirken kadınların ve kızların sesleri yok. Teknolojide Me Too zamanı geldi” derken de öyle.

Haberin Devamı

Raporla ilgili son ilginç bir nokta.

Cinsiyet eşitliğinde uçurumu hemen hemen kapatmayı başarmış ülkelerde -Avrupa ülkeleri gibi- kadınlar BİT (bilgi ve iletişim teknolojileri) eğitimine pek yüz vermiyorlar.

Cinsiyet eşitliği uçurumunun açık olduğu ülkelerde ise – Arap ülkeleri- kadınlar çok daha yüksek bir oranda BİT eğitimi alıyorlar.

Örnek vermek gerekirse, Belçika’da bilgi ve iletişim teknolojileri mezunu kadınların oranı yüzde 6.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde ise yüzde 58.

Yaman bir paradoks.

Dünya, Unesco Cinsiyet Eşitliği Direktörü Saniye Gülser Corat’ın raporunu konuşuyor
2016 yılında Sofya’da yapılan Kadın Liderler Konferansında (soldan sağa) Dr.Corat, Prof. Kağıtçıbaşı, İrina Bokova ve İtü eski rektörü Gülsüm Sağlamer.

20 YIL DÜNYANIN EN FAKİR BÖLGELERİNDE ÇALIŞTIM

Haberin Devamı

DR. Saniye Gülser Corat tanışıklığımız 2013 yılına dayanıyor.

Koç Üniversitesi Kadın Araştırmaları Merkezi’yle Unesco arasındaki işbirliği nedeniyle, merkezin o dönemde direktörü olan, iki önce kaybettiğimiz bilim insanı Prof. Çiğdem Kağıtçıbaşı ile birlikte Unesco’yu ziyaret etmiştik.

Rektör Ümran İnan’ın da eşlik ettiği ziyaret sırasında, Cinsiyet Eşitliği Direktörü Dr. Corat ve Unesco’nun ilk kadın direktörü İrina Bokova tarafından ağırlanmıştık.

Daha sonra Bokova’nın Sofya’da düzenlediği kadın liderler konferansında Dr. Corat ile bir kez araya gelmiştik.

Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bölümü’nden mezun olan Dr. Corat, 2004 yılından beri Unesco Cinsiyet Eşitliği bölümünün direktörü.

Boğaziçi’nden sonra Ottawa’da Carleton Üniversitesi’nde doktora yaparken, Ekonomik Gelişme ve Kalkınma konusunda verdiği dersler ona bambaşka ufuklar açmış.

20 yıl boyunca Uluslararası Araştırma Gelişme Merkezi, Kanada Uluslararası Gelişme Ajansı daha sonra Dünya Bankası, UNDP gibi kurumlara proje danışmanlığı yapmış.

39 ülkede tarım, su, sosyal gelişme, kapasite geliştirimi, kadın hakları gibi alanlarla projeler yönetmiş ya da denetlemiş.

Boğaziçi Üniversitesi Mezunları’nın dergisinde verdiği demeçte şöyle diyor Dr. Corat:

“20 yıl dünyanın en zor bölgelerinde fakirliği azaltma, insan ve kadın haklarını öne çıkartmak için uğraşırken bunun biraz Sisifos efsanesindeki duruma benzediğini fark ettim. Benim tek başıma yapabildiğim şeylerin başlangıç noktasına geri gelmesi kolaydı. Arkamda güçlü bir kurum olsa daha etkili olurum diye düşündüğüm sırada Unesco’nun Cinsiyet Eşitliği Bölümü’ne direktör arandığını duydum. Başvurdum ve kabul edildim”.

Dr. Corat, 2 bine yakın başvuru içinden ve iki değişik mülakat aşamasından sonra jürinin ilk tercihi olarak Unesco’daki görevine başlamış.

Yazarın Tüm Yazıları