Paylaş
Davos Seattle olacak mı?
DAVOS'taki Dünya Ekonomik Forumu bu yıl 27 Ocak-2 Şubat tarihleri arasında. Bu yıl toplantı önemli çünkü ABD Başkanı Bill Clinton da, tam 500 kişilik bir heyetle katılacak.
Türkiye'den Başbakan Bülent Ecevit dahil kalabalık bir politikacı ve işadamı grubunun da katılması beklenen Davos olaylı geçeceğe benziyor. Mesele şu: Geçen kasım ayı sonunda ABD'de Seattle'da Dünya Ticaret Örgütü zirvesinin fiyaskoyla sonuçlanmasına neden olan globalleşme karşıtı eylemciler burada da işbaşında olacaklar.
Finans dünyasının büyüklerine kafa tutmaya hazırlanan eylemciler Davos organizatörlerinin gözlerini öylesine korkutmuş ki ilk kez güvenlik polis tarafından değil İsviçre Ordusu tarafından sağlanacak.
Toplantıların yapılacağı Kongre Merkezi orduya ait 70 kişilik özel komando timleri tarafından korunacak. Geçen yıl ordunun yardımını redden des Grisons Kantonu Başkanı Peter Aliesh itiraf ediyor: ‘‘Bu yıl yardım istemek zorunda kaldım çünkü içimde kötü bir his var’’.
Peter Aliesh hislerinde pek yanılmıyor.
Almanya, Fransa, Hollanda'dan gelmeleri beklenen binden fazla eylemci, tam Bill Clinton'ın Davos'a adım atacağı 29 Ocak günü için randevulaşmış durumda.
Fransa'da hamburger başta ‘‘fast food’’a açtığı savaş nedeniyle neredeyse milli kahramen haline gelen Tarım Sendikası Başkanı Jose Bove kasım ayında Seattle'daydı.
Şimdi Davos'ta olacak.
İri cüssesi ve sarkık bıyıklarıyla bir Asteriks kahramanını andıran Bove Davos'ta karşılaşmak istediğim kişilerden bir tanesi. Sadece hamburger sevmediğim için değil, temsil ettiği değerlere saygı duyduğum için.
Roman kahramanı bile olamaz
ŞİLİ'nin eski diktatörü Pinochet'nin kaderi İngiliz İçişleri Bakanı Jack Straw'a bağlı. Straw bir süre önce 84 yaşındaki diktatörün adalet önünde hesap veremeyecek kadar hasta olduğu ilan etmişti. Şimdi Pinochet'nin serbest mi kalacağı, yoksa sınırdışı mı edileceğine karar verecek. İki durumda da Pinochet'nin hali duman. Ya İspanya adaletine teslim edilecek, ya da ülkesinde geçtiğimiz hafta iktidara sosyalistlerin kucağına düşecek. Oyların yüzde 51.32'si iktidara gelen Ricardo Lagos kaderin garip bir cilvesi Pinochet'nin 1973 yılında kanlı bir darbeyle devirdiği Allende'nin yakın arkadaşı. 5 bin kişinin katili gözüyle bakılan Pinochet'nin ülkesine döndüğünde yargılanması mümkün. Zaten Lagos'un iktidara gelmesinden sonra diktatörün yargılanması isteyenler daha büyük bir cesaretle seslerini yükseltiyorlar. Dile kolay 5 bin kişi ölmüş, binlercesi işkence görmüş. Türkiye'nin şu birkaç günzarfında tanık olduğu dehşet sahneleriyle Şili yıllardan beri haşır neşir. Santiago'nun altı adeta bir mezarlık. 25 yıl sonra bile cesetler çıkartılıyor. 15 yaşındaki bir çocuğun cenazesi daha geçtiğimiz 8 Ocak tarihinde yapılmış.
Ruhların Evi, Eva Luna'nın yazarı İsabel Allende aynı zamanda Salvator Allende'nin yeğeni. Pinochet gelince terketmiş ülkesini. Ona bakılırsa Pinochet'nin kişiliği öylesine vasat ki roman kahramanı bile olamaz. Tek bir seçeneği var roman kahramanı olmak için,‘‘Evet itiraf ediyorum ben bir insan kasabıyım’’ demek.
Andy Warhol 2001'de Türkiye'de
POP sanatının ünlü temsilcisi Amerikalı Andy Warhol hayranlarına iyi haber...Warhol'un 55 eseri, 2001 yılında Sakıp Sabancı Müzesi'nde sergilenecek. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın e-postama gönderdiği mesaja göre, aralarında Marilyn Monroe'nun resminin de olduğu eserler Doğu Avrupa ve Güney Avrupa'yı kapsayan iki yıllık büyük bir yolculuğa çıkıyor. Halen Kazakistan'da olan Andy Warhol resimleri St.Petersburg da Hermitage, Moskova'da Puşkin Müzeleri'nden sonra 13 Temmuz-19 Ağustos 2001 tarihlerinde Sakıp Sabancı Müzesi'nde olacak.
Hayalet ülke ve müzisyen balıkçı
YENİ dramlar eskilerini kovalıyor. Kural bu. Kaç yıl önceydi, pek hatırlamıyorum. Belki 1992, belki 1993 Abhazya'da savaş vardı. Gürcistan Ordusu Abhazya'ya girmiş, başkent Suhumi'nin altını üstüne getirmişti.
Geçenlerde Fransız Televizyonu'nda Abhazya ile ilgili bir programa takıldım. Hayalet ülke. Karadan Gürcistan, denizden Rus gemilerinin ablukası altında. Sanki ölüme terkedilmiş.
Bir zamanlar Karadeniz'in Riviera'sı diye bilinen kıyılarda in cin top oynuyor. Suhumi'nin bombalanmış binaları, art nouveau otelleri aynen öyle duruyor. Abhazlar kendi ülkelerinde tutsaklar. Neredeyse tek geçim kaynakları balıkçılık. Bir ara ekrana Karadeniz'in durgun sularında kürek çeken orta yaşlı bir adam geliyor. Yevgeni, eskiden Suhumi Devlet Orkestra'sının baş kemancısıydı. Şimdi geçinmek için balık tutuyor.
Keman çalan parmaklar, ayazda olta sarkıtmaktan, balık çekmekten kalınlaşmış. Başka bir karede Yevgeni, artık pek öğrencisi olmayan Suhumi Konservatuarı'nda küçük bir kıza keman dersi veriyor. Kameraya turnelere çıktığı, geçmişteki hayatını anlatıyor. Yevgeni'nin karısı her sabah pazarda kocasının tuttuğu balıkları satıyor. Topuz yaptığı saçları ve inci kolyesiyle şık. Balıklardan kazandığı paralarla ihtiyacı olan diğer yiyecek maddelerini satın alıyor. Makarna, yumurta, belki meyve. Satın aldığı şeyler Suhumi'ye nasıl ulaşıyor biliyor musunuz? Trabzon'dan yola çıkan bir Türk gemisiyle. Suhumi açıklarında demirleyen Türk gemisi bazen üç gün, bazen bir hafta Moskova'dan gelecek izni bekliyor ardından mallarını limana boşaltıyor. Abhazya'nın dış dünya ile tek bağlantısı bu Türk gemisi.
Paylaş