Paylaş
Seattle'ın uykusuz adamı
Tom Hanks ile Meg Ryan'ın baş rollerinde oynadığı ‘‘Sleepless in Seattle’’ filmini hatırlarsınız.
Seattle'in uykusuz adamı Tom Hanks'tı. Genç karısının ölümünden sonra gecelerini onun hasretiyle geçiren adam rolündeydi. Babasının durumuna üzülen küçük oğlu ise üvey bir anne bulma derdine düşmüştü.
Bugünlerde Dünya Ticaret Örgütü'nü (WTO) ağırlayan ABD'nin batısındaki Seattle'da yine bir uykusuz adam var. Ama bu karısını yitiren genç bir adam değil kentin Belediye Başkanı Paul Schell.
Schell'in uykusunu kaçıran kötü sürprize gelince...
Microsoft ve Boeing'in merkezlerinin olduğu Seattle 135 ülkenin katıldığı Dünya Ticaret Örgütü'nün zirvesi sırasında tam 40 bin protestocunun akınına uğradı.
Kentin dükkan sahipleri, ‘‘DTÖ delegeleriyle işler açılacak’’ diye ellerini ovuştururken patlak veren olaylar yüzünden kepenklerin indirmek zorunda kaldılar.
Zirvenin açılış töreni yapılamadı.
BM Genel Sekreteri Kofi Annan bile, otelinin önündeki gösteriler yüzünden lobiden dışarı adımını atamadı.
Seattle'da sokağa çıkma yasağı ilan edildi ve 500 kişi tutuklandı.
‘‘Seattle yaratıcı bir tartışma ortamıyla tüm dünyaya örnek olacak’’ diye övünen Belediye Başkanı Paul Schell neye uğradığını şaşırdı.
Peki, ABD'nin çeşitli kentlerinden, Avrupa'dan, hatta Güney Afrika'dan kalkıp Seattle'a gelen protestocular ne istiyorlardı?
Özetlersek globalleşmeye, çokuluslu şirketlere, sosyal adaletsizliğe,
Çocuk işçilerin çalıştırılmasına,
Hormonlu ve genetik değişime uğramış gıdalara,
Çokuluslu şirketlerin çevreyi katletmelerine,
ABD'nin Dünya Ticaret Örgütü'nun kurallarının ardına sığınarak tüm dünyaya impoze etmek istediği kurallara karşıydılar.
Başkan Clinton'un televizyonda konuşmasını dinledim. Amerikalı bilim adamlarına güvendiğini ve genetik değişime uğramış organizmaları içeren gıdaların tehlikesiz olduğunu söylüyordu. Bildiğim kadarıyla bu tam olarak kesinleşmiş değil. Avrupa'da ‘‘genetik değişime uğramış organizmalara’’ karşı yıllardan beri kopan kıyamet boşuna değil herhalde. ABD ve Avrupa'da bu tür gıdaları yiyenler ne olduğunu biliyorlar çünkü etiketin üzerinde yazıyor. Satın alıp almama size kalmış. İşin kötüsü ben şimdiye kadar Türkiye'de böyle bir uyarıya rastlamadım.
Seattle'dan ‘‘Tüm dünya vatandaşları ve Türkiyeliler ne yedikleri konusunda uyarılsınlar’’ diye bir karar çıkmasını bekliyordum. Yazık bu patırtıda güme gitti.
Castro korkmuş
SEATTLE'daki zirveye katılması beklenen Fidel Castro, ‘‘Amerikalalır nasılsa vize vermeyecekti onun için gitmedim’’ dese de durum farklı. Castro'nun Seattle'a seyahat etmemesinin esas nedeni Pinochet'nin akıbetine uğrama korkusu. Castro'nun iddiasına bakılırsa, Temsilciler Meclisi üyelerinden Lincoln Diaz-Balart, ABD'ye adımını atar atmaz cinayet suçundan tutuklanarak adalet önüne çıkartılmasını talep etmiş. Adalet Bakanı Janet Reno'ya ‘‘Castro tutuklansın’’ diye bir mesaj göndermiş. Eski bir Kübalı mülteci olan Lincoln Diaz-Balart'ın tutuklanma talebine gösterdiği gerekçe Küba karşıtı dört pilotun 1996 yılında öldürülmeleri. Pinochet'nin yine cinayet suçlamalarıyla Londra'da tutuklanarak hapsi boyladığını gören Castro tabii bu yüzden ABD seyahatini göze alamamış.
Arafat Suha'yı kaçırdı mı?
ARAFAT neredeyse 10 yıldan beri Suha ile evli. Tunus'ta sürgünde iken herkesi şaşırtarak Suha ile evlenen Arafat o zamanlar 60 yaşındaydı. Batılı ‘‘first’’ çiftlerin aksine öyle sarmaş dolaş pozlar vermeyen Arafat ve karısıyla ilgili en son spekülasyon sonbahar aylarında boşanacaklarına dairdi. Şimdi ilk kez Arafat'ın ünlü bir yazar olan kayınvalidesi suskunluğunu bozarak bu pek merak edilen evlilik hakkında konuştu.
1978 yılında yayınladığı ‘‘Ülkem, zindanım’’ kitabıyla İsrail'in işgali altındaki topraklarda Filistinli bir kadın olarak mücadelesini anlatan Raymonda Hawa-Tawil ‘‘Suha'nın Arafat ile evlenmesini istemedik. Ama o bizi hiç dinlemedi, tüm aileyi karşısına alarak bildiğini okudu. Bana çok acı çektirdi’’ diyor. Pek açık vermiyor ama besbelli damadıyla arası iyi değil. Nereden mi çıkardım? Filistin davasının öncülerinden olan bir kadın ‘‘Arafat'ı severim, arada konuşuruz ama bana hiç fikrimi sormaz’’ derse sizde aynı şekilde düşünmez misiniz?
Tsunami'yle yaşamak
E-postama düşen muzip mesajın arkasından tabii yine Ceylan Orhun çıktı. ‘‘Biraz gülelim’’ rumuzuyla gönderilen mesaj ‘‘Anadolu yakasında oturanların dikkatine’’ diye başlıyor ve şöyle devam ediyor: ‘‘Marmara depreminde Tsunami dalgalarının Pendik, Kartal, Maltepe, Bostancı, Erenköy,Göztepe, Fenerbahçe kıyılarında etkili olacakları, 5 kilometre içerlere kadar girecekleri tahmin edilmektedir. Büyükşehir Belediyesi olarak bu bölgelerde yaşayan vatandaşlar için‘‘hızlandırılmış sörf kurslarının’’ düzenlenmesine karar verilmiştir. Sörf kursunu tamamlayan vatandaşlar muhtemel Tsunami dalgalarını arkalarına aldıktan sonra tahmini olarak eski Ankara yolu, yani E-5 civarında karaya ayak basacaklardır’’.
Paylaş