Dokunmayın Adalarımıza!

Adalar’ın yıllardır ulaşımından, yaz-kış yaşamına belli ritüelleri, gelenekleri vardır. Marmara’nın yüreğinde İstanbul’dan apayrı bir ritmi. Neden yüzyıllara meydan okumuş bu büyüyü bozmak istiyorsunuz?

Önceki gün Van dönüşü uçağın penceresinden ufku tararken bir kez daha gördüm onları zümrüt yeşili Marmara Denizi’nin ortasında.

Büyükada ve koynuna sokulmuş gibi duran Sedefadası, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada ve biraz daha uzakta Sivriada ile Yassıada. Marmara’nın ünlü adaları.

Bundan 120 yıl önce yolu İstanbul’a düşen yazar Gustave Schlumberger "Prens Adaları" kitabında onlar için şöyle yazmış: "Hiçbir yerde daha güzel kıyılar, daha hoş bir körfez, uzakta yükselen daha yüce dağlar yoktur. Hiçbir yerde bitki örtüsü daha canlı ve çeşitli değildir. Nihayet hiçbir yerde mavi sular bir gölgeli koya, şiirle dolu bir yalıyara daha yumuşak bir tarzda kavuşmaz."

Yıllarca yaşadığım, daha sonra karşı kıyılarından gece gündüz seyrettiğim Adalar. Hálá rüyalarıma girerler.

Siste dumanlar arasında kaybolurlar, lodosta burnunuzun dibine yaklaşırlar. Elinizi uzatıp dokunacak kadar yakın. Pek nazlı, pek kırılgan görünürler. Aksine yüzyıllara meydan okumuştur onlar.

BİZANS’IN SÜRGÜN MEKANI

Nice Bizans kralına, kraliçesine en zalim sürgün mekanı olup, şarkılardaki mehtaplı gecelerin, efsane aşkların büyülü mekanlarına ustaca dönüşmeyi başarmışlardır.

Elbet ki, onlar da İstanbul’a uzanan hoyrat ellerden zarar görmüşlerdir.

Elbet ki, İstanbul’un herhangi bir köşesi gibi Adalar da eski Adalar değil.

Ama son dönemlerde e-postama düşen mesajlardan, aktarılan fotoğraflardan görüyorum ki "hoyrat eller" giderek Adalar’a daha fazla uzanıyor.

Hem de Adalar Belediye Başkanı gerçek bir Adalı olduğu halde.

Aralarından otların fışkırdığı o güzelim parke taşları sökülüyor.

Asfalt yapılıyor parke taşlarının yerine. Anlamsız kıyı düzenlemeleri yapılıyor.

Ne gerek var bu düzenlemelere?

Ada dediğin yer, çakıl taşlarının minik dalgalarla kıyıya sürüklenmesini denize pek uzak sayılmayan bir evden duyabileceğin yer değil midir?

Ya da ayaklarını bir kayanın üzerinden denize sarkıtabileceğin bir yer.

Denizi kıyıdan kopartmaya kimin hakkı var?

Bırakın Adalar’ı doğal hallerine. Onlara yakışan doğallıktan başka bir şey değildir zira.

ADALARIN AYRI BİR RİTMİ

Garip ışıklandırmalar, daha geçenlerde Kınalı’da şaşkınlıklar içersinde gözümle gördüğüm iktidar partisine yağ çeken zevksiz pankartlar yakışmaz Adalar’a.

Yine duydum ki, Adalar-Yalova vapur seferleri kaldırılacakmış. Nasıl olur?

Yalova, Adalar’ı besler. En taze ürünler sabahın erken saatlerinde Yalova’dan gelir Adalar’a.

Seferler kaldırılırsa Yalovalı esnaf Adalı’ya nasıl ulaşacak?

Adalar’ın yıllardır ulaşımından, yaz-kış yaşamına belli ritüelleri, gelenekleri vardır. Marmara’nın yüreğinde İstanbul’dan apayrı bir ritmi.

Neden yüzyıllara meydan okumuş bu büyüyü bozmak istiyorsunuz?

Dokunmayın artık Adalarımıza.
Yazarın Tüm Yazıları