61 yaşındaki bir kadın, bir erkekte hálá böylesine yoğun hisler uyandırıyorsa ne mutlu ona.
GÖRÜNMEYEN HAYATI
Birkaç yıl önce Adler mücevherlerinin tanıtımı için geldiği İstanbul’da karşılaşmıştım Deneuve ile.
Gerçek bir ‘star’ ile karşı karşıya bulmuştum kendimi.
Barda ayaküstü konuştuğum kadın daha sonra neşeyle Hülya Avşar’ın şarkılarını dinlemişti. İstanbul’u beğendiğini, insanlarından hoşlandığını söylemişti.
‘Belli ki burada insanlar, fazla sıkıntıya girmeden diledikleri gibi yaşıyorlar’ demişti.
Kendisine bazı sınırlar getirdiğinin bir ipucu belki de.
Sınırlar, paparazzilerle asla paylaşmadığı özel hayatı, mahremiyet kaygısı.
‘Çok çalıştığım görünüyor. Ama aynı zamanda çok yaşadım. İşte bu görünmüyor.’
Öyle ya... Yönetmen Roger Vadim, İngiliz fotoğrafçı David Bailey ve Marcello Mastroianni bilinen ilişkileri.
Diğerleri onda saklı.
Roger Vadim, oğlu Christian’ın, Mastroianni, kızı Chiara’nın babası.
Evlendiklerinden bir tek David Bailey’dençocuğu yok.
Oyuncu, Chiara’dan torun sahibi.
MASTROIANNI DÖNEMİ
Catherine Deneuve, şimdi özel yaşamı üzerindeki perdeyi hafifçe aralamaya hazırlanıyor.
İlk kez kaleme aldığı bir kitap bu hafta piyasaya çıktı.
Perdeyi ‘hafifçe araladı’ derken galiba haklıyım çünkü kitap Deneuve’un birebir anıları değil.
Sadece yurtdışında film çekimi sırasında tuttuğu anılar.
‘Kendi Kendimin Gölgesinde’ 1968 yılında ABD’de çevirdiği ‘Nisan Çılgınları’yla başlıyor.
İspanya, Vietnam, Bulgaristan, İsveç’te çevirdiği filmlerle devam ediyor.
Film çekim anıları 1970 ile 1992 yılları arasında kesilmiş.
Yaklaşık 20 yıllık bir suskunluk.
1970 yılında Roman Polanski’nin verdiği bir davet esnasında tanıştığı, bir yıl sonra birlikte oynarken aşık olduğu Marcello Mastroianni dönemi yok mesela.
Aradaki 20 yıllık boşluk sorulunca ‘İhtiyacım yoktu... 1972 yılında kızım doğunca film çekimi için daha az yurtdışına gittim’ diyor.
Belki de esas anılarını o arada kaleme almış.
Peki 1975 yılında dostça ayrıldığı Mastroianni ile neler yaşamış?
‘Ortak hayatımızın bilançosu başarısızlık... Başarısızlığı sevmem... Aynı kökleri, aynı eğitimi, aynı dili paylaşmamak aşılması güç engeller.’