Bu dilde “satmak” ve “satın almak” sözcükleri yok

Bu yıl Davos’ta kapitalizmin ele alındığı bir panelde dinlediğim Harvard Üniversitesi profesörlerinden Kenneth Rogoff açıkça “Amerikan tarzı tüketim sürdürülebilir değil” diyor.

Salondakiler “doğru” anlamında kafalarını sallıyor.

Çoğumuz Prof. Kenneth Rogoff’a ne kadar hak versek şöyle bir düşünün.

Acaba hayatımızda “satmak” ve “satın almak” sözcüklerinin geçmediği tek bir gün var mı?

Elbette hayır ama sıkı durun geçenlerde İsveçli dil bilimciler Malezya’nın bir köyünde sadece 280 kişinin konuştuğu yeni bir lisan keşfediyorlar.

İşte bu lisanda “satmak” ve “satın almak” sözcükleri yok.

Le Figaro Gazetesi’nde gözüme çarpan bir habere göre, İsveç’te Lund Üniversitesi öğretim görevlilerinden bir grup dil bilimci, Malezya’nın kuzeyinde Tayland sınırına yakın bir köyde insanların değişik bir lisan konuştuklarını fark ediyorlar.

JEDEK LİSANI

Şimdiye kadar hiç kayıt altına alınmamış olan bu lisana “jedek” adını veriyorlar.

İsveçli dil bilimcilerin, köydeki avcı-toplayıcı insanlarla ilgili ilginç gözlemleri var.

Bir kere kadın-erkek arasında bizim toplumlara göre daha az fark olduğunu görüyorlar.

İnsanlar arasında şiddet hemen hemen yok gibi ve en ilginci şu:

Anne ve babalar çocuklarının rekabetçi olmamalarına özen gösteriyorlar.

Köydekiler bazı meslek gruplarına göre ayrılıyor.

Konuştukları “jedek” lisanı,�“satmak”, “satın almak” “borç almak”,  “çalmak”, “yasa”, “adalet” gibi sözcükleri barındırmıyor.

Bu karşılık bu lisan “paylaşmak”  ve “değiş tokuş” u anlatan sözcükler açısından hayli zengin.

Şimdilerde pek moda olan “paylaşım ekonomisi” gerçek anlamıyla demek ki dünyanın ücra bir köşesinde bal gibi geçerli.

Jedek lisanıyla ilgili İsveçli dilbilimciler bu köyde yaptıkları araştırmayı “Linguistic Typology” Dergisi’nde yayınlamışlar.

KADINLARI EN ÇOK SEVEN BANKA HANGİSİ?

HAFTA ortasında Zorlu PSM’de, Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından düzenlenen “5.Türkiye Kadın Direktörler” Konferansı’nı izledim.

Forum Direktörü Melsa Ararat’ın sunduğu “Türkiye’de Yönetim Kurullarında Kadın 2017” raporunda, yönetim kurullarında “kadının adının olmadığı” ortaya çıktı.

2017 sonu itibariyle BİST’te yer alan 168 şirket hepsi erkeklerden oluşan yönetim kurulları ile çalışıyor.

Yönetim Kurulu’nda daha çok kadın için, aynen siyasette olduğu gibi kota şart.

Konferansın yabancı konuşmacıları, İskandinav ülkelerinden hemen hemen tüm Avrupa’ya yayılan kotayı vurguladılar.

İtalya’da örneğin yönetim kuruluna kotayla ilgili yasadan sonra oran yüzde 11’den beş yılda yüzde 33’e ulaşmış.

Kadın Direktörler Konferansı’yla ilgili esas değinmek istediğim başka bir konu var.

Türkiye Sinai Kalkınma Bankası (TSKB) yönetim kurulunda kadın üye oranında belirlediği hedefler için özel bir ödül aldı.

Ödülü alan TSKB Yönetim Kurulu üyesi Hansu Uçar, fırsat eşitliğini ön planda tutan bir banka olarak çalışanlarının yüzde 55 olduğunu söylüyor.

TSKB’nin üst yönetiminde kadın oranı ise yüzde 55.

Banka öte yandan 46. İstanbul Müzik Festivali’nin bu yıl hayata geçireceği geleceğin kadın müzisyenlerini destekleme projesinin arkasında.

Yarının Kadın Yıldızları projesi, üstün yetenekli kadın müzisyenlerin çalgı, şan ve şeflik branşlarında uluslararası kariyerlerini destekleyecek.

TEKNOLOJİYLE SANATI BİRLEŞTİREN SERGİ “ERİYEN HATIRALAR”

REFİK Anadol, İstanbul doğumlu yeni medya sanatçısı, yönetmen ve tasarımcı.

Los Angeles’ta yaşayan ve çalışan Refik Anadol’un Dolapdere’deki Pilevneli Galeri’deki “Eriyen Hatıralar” sergisi teknolojiyle sanatı birleştiren müthiş bir etkinlik.

Anadol, Kaliforniya Üniversitesi nöroloji laboratuvarında, insanların anılarıyla ilgili beyin dalgalarını ileri teknolojinin yardımıyla sanata dönüştürmüş.

Karşınızda, kimi zaman kumulları, kimi zaman açılıp kapanan çiçekleri andıran hareketli tablolar görüyorsunuz.