BM, KAGİDER ile Garanti’nin işbirliğine kulak verdi
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
NEW York’ta artık hayli köhneleşmiş Birleşmiş Milletler binasındayız. Binanın büyük salonlarından birinde Türkiye’den gelen dört konuşmacı var.
Garanti Bankası Müdür Yardımcısı Nafiz Karadere, KAGİDER Başkanı Gülseren Onanç, Adanalı kadın girişimci Zeynep Öztekin ve Garanti Bankası KOBİ Bankacılığı Pazarlama Koordinatörü Kaan Gür.
BM’nin salonundaki dinleyici kitlesi ise oldukça renkli.
Zira BM Kadın Statüsü Komisyonu’nun bu yılkı 53. oturumuna dünyanın dört bir yanından gelen delegeler, Türkiye’nin özel sektör STK işbirliğiyle başarıyla uyguladığı "kadıngirişimciyi" destekleme modelini dinlemek için fırsatı kaçırmamışlar.
Garanti Bankası ile KAGİDER’in modelini ilgiyle dinliyorlar.
İş geliştirmek isteyen kadınlara hem kredi, hem eğitim sık rastlanan bir şey değil.
Konuşmalardan sonra gelen sorulardan da anlıyoruz ki, Afrikalısına da, Amerikalısına da bu model ilginç gelmiş.
Zira dünyanın neresinde olursa olsun kadın girişimcinin karşı karşıya kaldığı sorunlar benzer.
En büyük sorunlarından biri para kaynağına ulaşmak.
Karadere, kadın girişimcileri desteklemekle hem Türkiye ekonomisine katkıda bulunduklarını, hem de "sosyal sorumluluk" görevlerini yerine getirdiklerini projesi anlatıyor.
MASALARA DAĞITILAN POSTERLER
KAGİDER Başkanı Gülseren Onanç, bu yıl ikinci kez New York’ta BM Kadın StatüsüKomisyonu oturumuna katılıyor.
Geçen yıl New York dönüşü aklında iki şey var.
Birincisi, KSK’nın 52. oturumunda not aldığı "Cinsiyet Temelli Bütçeyi"Türkiye’nin gündemine girmesini sağlamak.
İkincisi, Garanti Bankası ile birlikte geliştirdikleri "kadın girişimciyi destekleme" modelini Birleşmiş Milletler’de anlatmak.
Türkiye’de kadın hakları için mücadele edenlerin de savundukları "Cinsiyet Temelli Bütçe"yi Onanç Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’e de anlatıyor.
Kadınların yerel ya da merkezi bütçelerden nasıl daha etkili bir biçimde yararlanacakları meselesi hükümetin gündemine pek giremiyor.
Ancak Onanç’ın Birleşmiş Milletler’de bir oturum hayali gerçekleşiyor.
BM sıralarında otururken masalara küçük posterler dağıtılıyor.
KAGİDER yine Garanti Bankası’nın desteğiyle önümüzdeki 4 ile 5 Haziran tarihlerinde İstanbul’da düzenlenecek "I. Uluslararası Kadın Girişimcilik ve Liderlik Zirvesi"nin ilanı bu.
Birleşmiş Milletler’deki bu anlamlı toplantıdan sonra bu zirvenin daha da ilgi çekeceğinden kuşku yok.
Baki İlkin: Türkiye’nin imajına büyük katkı
GEÇTİĞİMİZ günlerde 31 Mart tarihinde görevinden ayrılacağını Ankara’ya bildiren BM Daimi Temsilci Büyükelçi Baki İlkin de BM’deki toplantının dinleyicileri arasında.
Daha sonra ayaküstü sohbette toplantıyı "Türkiye’nin imajına katkısı olan faaliyet" olarak tanımlıyor.
Türkiye’den gelen bazı STK’ların BM’de kimi zaman toplantı yaptıklarını ancak ilk kez böylesine büyük bir salonun kullanıldığını söylüyor.
Bu arada, BM Kadın Statüsü Komisyonu oturumunun, Türkiye’den kadın sorunuyla ilgili resmi ve sivil delegasyonlar tarafından yıllardan beri izlendiğinin altını çizmekte yarar var.
New York’a yaklaşık 20 yıldan beri gelen, kadın hakları konusunda Türkiye’nin en önemli uzmanlarından Dr. Selma Acuner bu yıl resmi heyette.
2 Mart tarihinden beri, komisyonun 53. oturumunda ele aldığı "çocuk ve yaşlı bakımındasorumluluğu paylaşmak" teması üzerinde çalışıyor.
Resmi heyetlerin ve STK’ların belirlenmiş tema üzerinde ortak bir metinde anlaşmaları öyle kolay değil. Tartışmalar, yeni öneriler, maddelerin değiştirilmesi günlerce sürüyor.
Acuner’in dediği gibi bakım hizmetleri azımsanmayacak kadar yüksek.
Gayri safi milli gelirin yüzde 30’u gibi.
Ne yazık ki, Türkiye gibi ülkelerde bedelsiz kadınların sırtına yükleniyor.
Çiftçiye katma değeri olduğu için organik tarımı seçtim
ZEYNEP Öztekin, KAGİDER, Garanti Bankası ve Ekonomist Dergisi’nin birlikte düzenledikleri "Türkiye’nin Kadın Girişimci" Yarışmasının ödüllü girişimcilerinden.
İstanbullu ama eşi nedeniyle 20 yılı aşkın bir süreden beri Adana’da yaşıyor.
Esas mesleği şehir plancısı ve peyzaj mimarlığı.
Dolayısıyla gerçek bir doğa tutkunu.
Günün birinde, Adana’da doğanın bolca bahşettiği narenciyenin satılamamasından ötürü sulara atılmasına, suların portakal rengine dönüşmesine gönlü razı gelmemiş.
Narenciye ihraç etmeyi düşünmüş ve çiftçiye katma değeri fazla olduğu için organikte karar kılmış.
Zeynep Öztekin bu işe soyunduğu 2002 yılında Türkiye’de yaş organik meyve, sebze üretimi hemen hemen yok gibi.
Hele ihracatı hiç yok.
Zeynep Öztekin, işe çiftçileri organik tarıma ikna etmekle işe başlamış.
"Kendim organik tarımın püf noktalarını internetten öğrendim. Yurtdışından danışmanlar getirttim. Çiftçileri eğitmeden önce onların sorunlarına kulak verip banan inanmalarını sağladım" diyor.
Şimdi Çukurova’da organik tarım yapan çoğu çiftçinin ürünü Zeynep Öztekin yurtdışına ihraç ediyor.
Çukurova’yla sınırlı kalmıyor.
Ege’de, Antakya yakınlarındaki Vakıflı köyünde kendisi için organik tarım yapan üreticileri var.
2002 yılında kurduğu Pan Tarım Şirketi önceleri Esas Holding ile yüzde 50 ortak olmuş.
Ancak ortaklık 2005 yılında sona ermiş.
Pan Tarım 2003 yılında yaptığı 200 bin euroluk ihracatı 2008 yılında 5,5 milyon euroya çıkartmış.
Zeynep Öztekin, İngiltere, Hollanda, Rusya, Kanada gibi olmak çeşitli ülkelere yaptığı ihracatta narenciyenin yanı sıra üzüm, kayısı, nar, domates gibi ürünler var.
Geçtiğimiz yıl Güney Korelilerin siparişiyle organik "mor havuç" ekmiş.
Paketleme işine de giren Öztekin, hem dediği gibi çitçiye katma değer sağlıyor, hem dünyada büyük patlama yapmaya namzet organik tarımda onlara yeni ufuklar açıyor.