Paylaş
İstanbul’a bir düğünde karşılaştığı ortak bir dostumuz vasıtasıyla beni buldu.
1945 yılında kurulmuş olan Argonne Laboratuvarı 1990’lı yıllara kadar nükleer reaktörlerin geliştirilmesi üzerine çalışmış.
1990’lı yıllardan sonra temel bilimlere yönelmiş.
Argonne bugün maddenin temel yapısının araştırıldığı dünyanın önde gelen laboratuvarından biri.
Ercan Alp, ilaç geliştirmeden, kalplere takılan stentlere, güneş enerjisinde kullanılan pillere kadar geniş bir yelpazede çalışan Argonne Laboratuvarı’nın dünyada en fazla “protein yapısı” çözen kurum olduğunu söylüyor.
Laboravutar aynı zamanda atomların nasıl titreştiğini ve etkileşim içersinde olduğunu bulmuş.
Bilim baş döndürücü bir hızla ilerliyor.
Ercan Alp’in verdiği örnekten bunu anlamak mümkün.
1990’larda yılda en fazla 40 ila 50 protein yapısı çözülürken şimdi bu rakam 50 binlere ulaşmış durumda.
Peki bilime şimdiye kadar doğru dürüstn yatırım yapmamış olan Türkiye bu hızlı gelişmenin neresinde?
BAŞBAKANLIĞA BAĞLI
Bu konuda iyi haberi Ercan Alp veriyor.
Türkiye’nin gerçek anlamda CERN (İsviçre’deki dünyanın en büyük hızlandırıcı ve parçacık fiziği merkezi) projesi olan “Türk Hızlandırıcı Merkezi”yle ilgi önemli adımlar atılmış.
Ercan Alp’in Chicago’dan birkaç haftalığına İstanbul’a gelmesinin nedeni dün başlayan ve bugün de devam eden İstanbul Üniversitesi’nde “Türk Hızlandırıcı Merkezi”yle yapılacak uluslararası toplantılar.
Profesör Alp kısa adıyla THM’nin Uluslararası Bilimsel Danışma Komitesi’nin Başkanı.
Komitenin 10 yabancı, 5 Türk üyesi var.
Türkiye’nin CERN projesinin ilk tohumları 2005 yılında Ankara Üniversitesi’nin öncülüğünde, Profesör Ömer Yavaş tarafından atılmış.
THM esasında kısa adları TARLA, TURKAY, TURKPRO, TURFAB, TURKSEL olan bir “projeler topluluğu”.
Bugün 26 üniversitenin katılımıyla devam eden THM direkt başbakanlığa bağlı ve Enerji, Eğitim, Kalkınma, Bilim ve Teknoloji bakanlıklarının bilgisinde çalışmalarını sürdürüyor.
En büyük katkıyı Kalkınma Bakanlığı sağlıyor.
20 YIL SONRA ANCAK
“Türkiye’yi bilim üreten bir ülkeye dönüştürmek istiyoruz. Teknolojik atılım yapmak istiyoruz ama bilim olmadan teknoloji olmaz” diyen Alp bu arada CERN konusundaki bilgi kirliliğine dikkat çekiyor.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun (TAEK) geçtiğimiz günlerde Ankara Sarayköy’deki tesislerinde devreye soktuğu “Proton Hızlandırıcı”nın “Türk CERN”i diye duyurulması canını sıkmış.
Ercan Alp, “20 yılda atacağımız adımı atılmış gibi göstermek THM projesine zarar verir” diyor.
Peki THM’nin bugünkü haline ne diyebiliriz?
“Olsa olsa CERN’in embriyo halidir”.
Bugünün ateşli kürtaj tartışmalarına uygun düşen “embriyon” artık aklımızdan çıkmaz ve Alp’in dediği gibi de CERN’i olur olmaz kullanmayız diye umut ediyorum.
100 Türk bilim insanı geliyor
PROFESÖR Ercan Alp’in verdiği bilgiye göre, Başbakan Erdoğan’ın girişimiyle önümüzdeki temmuz ayında dünyanın dört bir yanından 100 Türk bilim insanı İstanbul’da buluşuyor.
Dünyada mutlaka 100’ün çok üzerinde bilim insanımız vardır ancak anladığım kadarıyla sembolik bir sayı olsun diye bunların arasından sadece 100 tanesi seçilmiş.
Devletin bilime sahip çıkması, dünyaya dağılmış bilim insanlarımızı bir araya getirmesi sevindirici elbette
İstanbul’da buluşan bilim insanlarının her biri kendi deneyimlerini aktararak Türk bilim dünyasını zenginleştirecek.
Ancak işin bir de parasal boyutu var.
Profesör Alp’in de dikkat çektiği gibi, dünyanın her yerinde bilim araştırmalarına parayı devlet verir.
Eğer yanlış bilmiyorsam devletin bugün bilime ayırdığı bütçe 600 milyon dolar.
Avrupa Birliği’ne uyum çerçevesinde bu miktarın 2013 yılına kadar 2 milyar dolara çıkması gerekiyor.
Bilime yatırım yaptığınız zaman kat kat geri geliyor.
“Hızlandırılmış Teknolojilerin” dünyadaki yıllık pazar değerinin yaklaşık 25 milyar dolar olduğu hesaplanıyor.
Türkiye’nin bu alanda aldığı pay ise neredeyse sıfır.
Ercan Alp ile sohbette bir şey aklıma takılıyor.
Bilimde böyle bir atılım peşindeysek sağlam, dimdik ayakta bir Bilimler Akademisi’ne ihtiyaç yok mu?
Türkiye Bilimler Akademisi TÜBA’nın durumu ortada.
Özerkliğini giderek yitirmiş üyelerinden bazıları istifa etmiş.
Hangi yöne gideceği belli değil.
Bilimde en fazla Nobel ödülünü almış ABD, Fransa, Almanya gibi ülkelere bakın.
Bilim akademilerinin temelleri yüzyıllar öncesine dayanıyor.
Paylaş