Paylaş
AB Komisyonu’nun kasım ayında yayınlayacağı İlerleme Raporu öncesi Avrupa başkentlerine ziyaretler planlayan TÜSİAD heyetinin ilk durağı Brüksel ve Londra.
Başkan Arzuhan Doğan Yalçındağ, başkan yardımcıları Ümit Boyner, Pekin Baran, üye Cem Duna’dan oluşan heyetin muhataplarına verdikleri mesaj açık: "Ekonomik ve siyasi açıdan ilerlemiş Türkiye’nin önünü tıkamayın."
Avrupa Parlamentosu’nda gün boyunca süren temaslarda kimlerle görüşüldü, konuşuldu?
İlk buluşma Parlamento Başkanı Hans-Gert Poettering ile. Poettering, TÜSİAD heyetine parlamentoda ne kadar gürültü koparsa kopsun çoğunluğun Türkiye’den yana olduğu güvencesini veriyor.
İkinci buluşma Genişlemeden sorumlu AB Komiseri Olli Rehn ile gerçekleşiyor. Rehn özellikle 301. madde üzerinde duruyor.
"Türkiye çalkantılı seçim sürecini atlattı. Yenilenmiş siyasi irade artık 301. maddeyi değiştirebilir. 301. maddeyi Anayasa sürecine bağlamak, değişikliği ertelemek Türkiye karşıtlarının ekmeğine yağ sürer. Adımlarınızı hızlı atın" diyor.
İlerleme Raporu’na kadar 301. maddenin değişmesinde ısrar ediyor.
Yeşiller Grubu Başkanı Daniel Cohn-Bendit’in verdiği mesaj anlamlı: "Umutsuzluğa, duygusallığa gerek yok. Türkiye tartışmalarında meydanı asla boş bırakmayın. Savunmada kalmayın. Kendi görüşlerinizi anlatın. Türkiye konusunda insanlar genellikle cahil."
Daniel Cohn-Bendit’in Avrupa’da insanların Türkiye’yi tanımadığı saptamasına bizleri öğle yemeğinde ağırlayan Avrupa Parlamentosu üyesi Vural Öger de katılıyor.
SARKO’NUN YAKIN DOSTU
Hollandalı parlamenter Emine Bozkurt’un da katıldığı öğle yemeğinde Öger, "En önemli sorun imaj. Avrupa halklarını kazanamazsak AB’ye giremeyiz" diyor.
Öger, Türk Hükümeti’nin Brüksel’de bir Türk Evi açmasını tavsiye ediyor.
"Tanıtım faaliyetleri buradan da sürdürülebilir. Avrupa’da yetişmiş pırıl pırıl Türk gençlerinin katkıları sağlanabilir" diye konuşuyor.
Emine Bozkurt da tanıtımın "anahtar" olduğu görüşünde.
Hollanda Kraliçesi Beatrix’in Türkiye’yi ziyaretinden sonra Hollanda kamuoyunda Türkiye yanlısı bir rüzgarın estiğini anlatıyor.
TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Avrupa Parlamentosu’nun en büyük grubu Hıristiyan Demokratlar ve Merkez Sağ EPP Başkanı Joseph Daul ile görüşmeden son derece memnun.
Fransız Joseph Daul hem Sarkozy’nin yakın dostu, hem Fransa’da kendi seçim bölgesinden (Strasbourg) Türkleri çok iyi tanıyor.
"Seçim bölgemde bine yakın Türk kökenli şirket var. Hem istihdam sağlıyorlar, hem son derece çağdaş bir anlayış içerisindeler" diyor. Ancak en önemlisi Sarkozy ile olan dostluğu.
TÜSİAD Heyetine, "Önümüzdeki hafta Sarkozy ile buluşacağım. Bana verdiğiniz bilgi notlarını kendisine ileteceğim" diyor.
Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın "Bizi Sarkozy ile buluşturun" ricasını da kırmıyor.
Daul’in vaadi, Türkiye üyeliğiyle ilgili tutarsız açıklamalar yapan Sarkozy ile bir iletişim kanalı açılması açısından önemli.
CHP’DEN ÜMİDİ KESTİK
TÜSİAD’ın parlamentodaki son görüşmesi Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı Jan Marinus Wiersma ile.
Sosyalist Grup aynen Yeşiller gibi Türkiye yanlısı.
Wierma, "Sosyal demokratız, laikiz ve Türkiye’ye karşı ön yargımız yok" diyor özetle.
Wierma, grup başkanı Martin Shultz gibi Türkiye’de muhatabı olması gereken CHP’den şikayetçi.
"Türkiye’de ortak çalışabileceğimiz CHP maalesef artık Avrupalı çağdaş sosyal demokrat çizginin dışında kaldı. 301. kaldırılmasına karşı tutumu bunu ortaya koyuyor. CHP’den AB sürecinin itici gücü olmasını beklerdik, ümidi kestik" diyor.
Gerçekten TÜSİAD Brüksel temsilcisi Bahadır Kaleağası’nın işaret ettiği gibi, Avrupa Parlamentosu’ndaki siyasi partilerin Türkiye’de muadil partileri hemen hemen yok gibi.
TÜSİAD, DİSK, TİSK, TOBB, öğrenci, kadın derneklerinin Avrupa’da muadilleri olduğu halde siyasi partilerin yok.
İlginç bir durum.
Bu durum TÜSİAD’ın yakın bir tarihte, Avrupa ve Türkiye’deki siyasi partilerin yapısını inceleyen bir çalışma yapmasına yol açabilir.
15-30 yaşındaki gençler nasıl Türk dostu olur
TÜSİAD’ın Brüksel ve Londra gezilerinden sonra İlerleme Raporu’na kadar programında İspanya, İtalya, İsveç, Polonya, Portekiz ziyaretleri var.
Ancak faaliyetleri sadece gezilerle sınırlı değil elbet. Kısa vadeli ve uzun vadeli stratejiler belirlemiş. Örneğin önümüzdeki günlerde özellikle Fransa ve Almanya’ya yönelik medya odaklı bir kampanya hazırlığı içerisinde.
Uzun vadeli strateji kapsamında ise Avrupalı gençleri "kazanmak" hedeflenmiş.
TÜSİAD Başkan Yardımcısı ve İletişim Komitesi Başkanı Ümit Boyner’in verdiği bilgiye göre, 15 ile 30 yaşları arasındaki "internet nesli" için özel bir portal oluşturulacak.
TÜSİAD’ın üyelik için önüne koyduğu hedef 1 Ocak 2014.
Avrupalı gençlere yönelik uzun vadeli stratejisi son derece isabetli.
Zira bu gençler vakti gelince, ülkelerinde Türkiye’nin üyeliği için yapılacak referandumlarda "Türk dostu" olarak oylarını kullanacak.
Kısa ve uzan vadeli stratejilerin dışında Bahadır Kaleağası temsilciliğindeki Brüksel TÜSİAD ofisinin lobicilik faaliyetlerine durmaksızın sürdürdüğünü ilave etmem gerek.
Brüksel ofisi, Avrupa Parlamentosu’ndan "en iyi lobici" ödülünü de bileğinin hakkıyla almış bu arada.
Güneydoğu’daki kadın intiharı Avrupa Parlamentosu’nda
TÜSİAD heyetinin basına kapalı temasları sırasında Avrupa Parlamentosu’nun bazı oturumlarına katılma fırsatım oldu. Kadın Hakları ve Cinsiyet Eşitliği Komisyonu’nda tartışılmakta olan rapor bizim açımızdan son derece ilginçti.
Avrupa Parlamentosu üyelerinde Feleknaz Uca’nın girişimiyle ve parlamentonun finansal desteğiyle merkezi Londra’da olan "Kürt İnsan Hakları Projesi" adındaki örgütün kaleme aldığı raporun konusu Güneydoğu ve Doğu’daki "kadın intiharları."
Raportör Rachel Bernu 3 ay boyunca Türkiye ve Irak’ta Kürtlerin yoğun olduğu bölgelerde intiharları, namus cinayetlerini incelemiş.
Rapor, Kürt nüfusun babaerkil aile yapısını, aşiret yasalarını, aile içi şiddeti, zoraki evlilikleri mercek altına alıyor.
Örneğin, Diyarbakır, Batman, Van’da yoğunlaşan çalışmalarda "kadın intiharları"nın çoğunlukla baskı altında gerçekleştirildiği saptanmış.
Rapor, Kürtlerin kadınların odak noktası olduğu sosyal sorunlarda projektörü kendilerine çevirmeleri açısından önemli sayılabilir.
Ancak içindeki "DTP’yi destekleyen bazı Kürt kadınlar ’yeşil kart’ sahibi olamıyorlar" gibi saptamalar ne kadar gerçeği yansıtıyor?
Bilmiyorum?
Raporu yakından incelemek fırsatım olmadı zira henüz basılmamıştı.
Bence, Türkiye’de kadının durumuyla ilgili çalışan örgütlerin mutlaka okumaları gereken bir rapor bu.
Akil Adamlar neler tavsiye etti
SEÇİMLERİ atlattıktan sonra şükür ki Avrupa Birliği yeniden gündemde. TÜSİAD ile Brüksel’e doğru yola çıkmadan 12 saat önce İstanbul’da "Bağımsız Türkiye Komisyonu" üyeleriyle birlikteydik.
Türkiye-AB üyelik sürecinde, Açık Toplum Enstitüsü desteğinde, 2004 yılından beri "Akil Adamlar" rolünü üstlenmiş olan "Bağımsız Türkiye Komisyonu" üyeleriyle sayısız kez buluşma olanağımız olmuştu.
Bu sefer İtalya’nın Avrupa işleri ve Dış Ticaretten sorumlu Bakanı Emma Bonino, İspanya, Hollanda Polonya eski dışişleri bakanları Aguirre, van Den Broek, Geremek, Finlandiya eski cumhurbaşkanı Ahtisaari’yi dinleme fırsatını bulduk.
Söyledikleri bir gün sonra Avrupa Parlamentosu’nda TÜSİAD heyetine söylenenlerin hemen hemen aynısıydı.
"301’i, Vakıflar Yasasını, azınlık haklarını hızla uygulamaya koyun."
"Küsmeyin. Elinizi çabuk tutun, hızlı davranın ve Türkiye karşıtlarının eline koz vermeyin."
Brüksel’den, İstanbul’dan dost tavsiyeleri böyle.
Paylaş