Paylaş
ULUSLARARASI Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) Akkuyu Nükleer Santralı’na ilişkin kamuoyundan gizlenen raporunu dün Tolga Tanış’ın kaleminden okudunuz.
Akkuyu’nun temel atma töreni geçtiğimiz 14 Nisan tarihine Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın katılımıyla yapıldı.
Hem de UAEA raporunun dikkat çektiği eksikliklerin çoğu giderilmeden.
Temel atmak, inşaat için ağaçları kesmek kolay ama nükleer santral ciddi bir iş.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın raporu Türkiye’ye 20 Şubat 2014 tarihinde teslim edilmiş.
Enerji Bakanlığı’nın “güncelliğini” yitirdiğini iddia ettiği söz konusu rapordan önce Türkiye’de bilim insanlarımız tarafından hazırlanmış iki önemli rapora değineceğim.
Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Merkezi EDAM’ın 2011 yılında yayınladığı ilk rapor “Nükleer Enerjiye Geçişte Türkiye Modeli I” başlığını taşıyor.
Yine EDAM tarafından 2012 yılında, aynı başlıkla yayınlanan ikinci rapor birincinin devamı niteliğinde.
Her iki rapora EDAM’ın internet sitesinden ulaşmak mümkün.
Şunu belirtmek yarar var.
EDAM’ın her iki raporuna da katkıda bulunan bilim insanlarımızın kimi nükleer enerjiye toptan karşı, kimi değil.
2011 yılındaki (http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/19424710.asp) yazımda EDAM’ın ilk raporunu rapora katkıda bulunan bilim insanlarına dayanarak “Akkuyu’nun riskleri avantajlarından fazla” başlığıyla aktarmıştım.
Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr.İlhan Or, yine Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, İstanbul Aydın Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hasan Saygun, Sabancı Üniversitesi’nden Prof. Dr. İzak Atiyas özellikle denetim, güvenlik, şeffaflık üzerinde durmuş.
Kaygılarını dile getirmiş.
NÜKLEER ATIKLAR
EDAM’ın 2012 yılında yukarıda adları geçen aynı bilim insanlarıyla (Prof. Or hariç) hazırladığı ikinci raporda ise UAEA’nın raporuyla örtüşen uyarı/öneriler var.
Örneğin, Tolga Tanış’ın 24 madde halinde özetlediği tavsiyelerden Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun (TAEK) görev ve sorumluluklarını netleştirmesini bizim bilim insanlarımız da önermiş.
Aynı şekilde, 24 madde içinde yer alan, ulusal nükleer program için bir strateji, ya da radyoaktif atıkların yönetimiyle ilgili tavsiyeleri de EDAM’ın ikinci raporunda görmek mümkün.
Şunu merak ediyorum:
Enerji Bakanlığı, Uluslararası Atom Enerjisi Raporu’ndan iki yıl önce benzer uyarı ve tavsiyelerde bulunan EDAM’ın iki raporunu hiç dikkate almadı mı?
Neticede bu topraklarda yaşayan değerli bilim insanları bu çok önemli konuya kafa yormuş, önerilerde bulunmuş.
BAKANLIK İZLİYOR MU
Aradan iki yıl geçtikten sonra UAEA benzer tavsiyelerde bulunduğuna göre Enerji Bakanlığı’nın EDAM’ın raporlarıyla pek ilgilenmediği anlaşılıyor.
Peki Akkuyu’yu bir yana bırakalım.
Acaba Enerji Bakanlığı, Sinop nükleer santralin yapımını teslim ettiği Fransız Areva’nın son dönemlerde hem maddi, hem güvenlik açısından nasıl sorunlarla karşı karşıya olduğunun farkında mı?
Paylaş