Beynin iyileştirme gücüne en çok CEO’lar inanıyor

GEÇENLERDE elime “Beynin İyileştirme Gücü” adlı bir kitap geçti.

İtiraf edin ki başlık hayli ilgi çekici.

Sayfaları karıştırdığınızda içeriğinin de öyle olduğunu gördüm.

Neticede kitabın yazarı Psikiyatrist Dr. Tanju Sürmeli ile buluştuk.

Sürmeli, Dokuz Eylül Üniversitesi’nden sonra Yale Üniversitesi’nde psikiyatri ihtisasını tamamlamış.

Daha sonra Teksas Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde nöropskiyatri dalında uzmanlaşmış.

Kendi deyişiyle “beynin sınırlarını tanıma yolculuğu” Teksas’ta başlamış.

Sürmeli kısaca “beynin dalgalarını eğitme” diye tanımladığı “neurofeedback” tedavi yöntemiyle de yine burada tanışmış.

Dokuz yıl önce Türkiye’ye dönen ve İstanbul’da bir klinik açan Sürmeli, kitabında bu tedavi yönteminin ne olduğunu, hangi hastalıkların tedavi edilebildiğini örnekleriyle anlatıyor.

Hem bilimsel, hem eğitici bir kitap.

NASA çıkışlı bu tedavi yöntemi sara (epilepsi), dikkat eksikliği, migren, uyuşturucu bağımlılığı, panik atak, öğrenme güçlüğü, şizofreni, depresyon gibi hastalıklarda oldukça başarılı sonuçlar veriyor.

İlaçla iyileşmeyen sara vakalarında başarı oranı yüzde 65 ile yüzde 82 oranında.

Çağın hastalığı Alzheimer’in tedavisinde kimi zaman umut verici gelişmeler kaydediliyor.

Sürmeli, “İlaçlar kadar önemli bu yöntemi Türk psikiyatrisinin de kullanması gerektiğine inanıyorum” diyor.

Tedaviyi şöyle düşünmek de mümkün.

Sağlıksız beyin dalgaların oranı düşürülüp, sağlıklı olanların oranı arttırılıyor.

Sürmeli, yukarıda saydığım hastalıklardan muzdarip olanların dışında CEO’ların da kendilerine sıklıkla başvurduğunu söylüyor.

Neden CEO’lar?

Zira dikkat (konsantrasyon), motivasyon, doğru karar verme, plan yapma gibi şeyler üst düzey yöneticiler için çok önemli.

Bunların birinde aksama olunca CEO bedelini ağır ödeyebilir.

PERFORMANSI ARTTIRMA

Dolayısıyla diyelim CEO’sunuz ve “dikkat” konusunda şikâyetiniz var

“Neurofeedback yöntemi için Dr. Sürmeli’ye başvuruyorsunuz

Peki ne oluyor?

“Dikkat, motivasyon, doğru karar verme gibi şeyler beynin ön bölümüyle ilgili. Bir şikâyet varsa demek ki beynin o bölgesinde elektriksel aktivite düzenli değil.

Uyguladığımız tedavi yöntemiyle bunu düzenli hale getiriyoruz” diyor Dr. Sürmeli.

CEO’nun bu derdini 40 seansla tedavi etmek mümkün.

Aynı şekilde kendisini stres altında hisseden CEO’nun beyninin negatif dalgaları devre dışı bırakılıyor, pozitif dalgaları devreye giriyor.

Fortune Dergisi’nin ilk 500 şirketinin üst düzey yöneticileri “performansı arttırmak” için de “Neurofeedback” yöntemine başvuruyormuş.

Sürmeli’ye göre, “performans arttırma” ile yıl sonunda kârlılığın artmasında direkt bir bağlantı olduğu da kanıtlanmış.

Ne kadar uçuk gelse de bugün beyin dalgalarını değiştirerek bazı şeyleri gerçekleştirmek mümkün.

Dr. Sürmeli’nin dediği gibi“her şeyde sorumlu beynimizi” keşfetmenin zamanı çoktan geldi galiba.

Türkler neden mutsuz

GALLUP’un, 2005 ile 2009 yılları arasında 155 ülkede gerçekleştirdiği “mutluluk” araştırmasında Türkiye maalesef 103. sırada.

Danimarkalıların yüzde 82 kendisini “mutlu” olarak tanımlarken Türkiye’de bu oran sadece yüzde 13.

Mutsuzum, mutsuzsun, mutsuzuz.

Hazır Dr. Sürmeli gibi bir bilim adamını bulmuşken bu sonucun “beyin dalgalarıyla” ne kadar ilgili olduğunu soruyorum.

“Türkler genellikle beyinlerinin ön bölümünü iyi kullanmıyor” diyor.

Dolayısıyla sabırsızlık, duygusallık, saldırganlık, motivasyonsuzluk, ani öfke patlamaları gibi iyi tanıdığımız özellikler ön planda.

Bu özelliklerin hiçbirinin mutlulukla yakından uzaktan ilgisi yok.

Hepsi tek başlarına birer mutsuzluk kaynağı.

Dr. Sürmeli, “Türkiye’de insanlar hep bir kavga ortamında. Politika sahnesinde, medyada kavga olunca beyin negatif bir döngüden çıkamıyor” diyor.

Yani şu “neurofeedback” yöntemi tam Türklere uygun.
Yazarın Tüm Yazıları