ATİNA, Olimpiyat Oyunları’na tam vaktinde hazır. Haziran başında Poseidonia Fuarı için ziyaret ettiğim şehrin o günlerdeki halini hatırlıyorum.
Müthiş bir kaos.
Oyunların yapılacağı alanlar, stadyumlar yarım yamalak, yollar da öyle...
Açılıştan bir gün önce telefonla konuştuğum Atina’daki çocukluk arkadaşım Marta ‘Gözlerine inanamayacaksın... Biz bile inanamadık ama her şey bitti. Atina güzelleşti, her gün fiesta havası var’ diyor.
Geçenlerde yeni tramvayın Syntagma Meydanı’na ilk seferi için birbirinden habersiz insanlar hemen oracıkta toplanarak, spontane bir şekilde danslı, şarkılı bir kutlama düzenlemişler.
Yeni metro sistemi de tamamlanmış.
Alelacele yapılan işlerde dahi tarihi kalıntılara özen gösterilmiş. Metro için kazılar yapılırken ortaya çıkartılan kalıntılar camla korunarak bazı istasyonlarda sergileniyormuş.
Asya ile Avrupa’yı birleştirecek olan Marmaray Projesi için İstanbul’un tarihi yarımadasını her kim kazacaksa dikkatlerine sunulur.
1896 OLİMPİYATLARI ANISINA
Yunanlılar Olimpiyat Oyunları için herkesin yüreğini ağzına getirerek belki her şeyi son dakikaya bıraktılar ama emin olun ki tanıtımda işi sıkı tuttular.
Haziran ayında Atina öncesi gemimizin uğradığı Midilli Adası Belediyesi mesela, Atina’da 1896 yılında yapılan ilk modern Olimpiyat Oyunları’nın anısına hazırlanmış olan müthiş bir kitabı, ilk madalyaların kopyalarını hepimize hediye etmişti.
Fransızların desteğiyle 1896 yılında ilk oyunları düzenleyen Avrupa’nın güneydoğusundaki yoksul ülkeyle bugün Avrupa Birliği üyesi olmuş, ortak para birimi euroyu kullanan Yunanistan arasında dağlar kadar fark var.
TANRILARIN YEMEĞİ
Yunanistan şimdi kendine güvenen bir Avrupa ülkesi.
Üstelik Avrupa Futbol Kupası’nı da kazanmış.
Olimpiyat Oyunları’nın başladığı hafta Batı basınının gözdesi Yunanistan.
Önümüzdeki yıl müthiş bir turizm patlaması yaşarsa hiç şaşmam...
Kıskandığımı sanmayın sadece gıpta ediyorum...
İstanbul, Olimpiyat fırsatını kaçırmasaydı ne müthiş olacağını düşünmeden de edemiyorum.
Her neyse basının Atina’daki 26. Olimpiyat Oyunları için neler yazdığına dönersek...
Time Dergisi son sayısının hemen hemen tamamını oyunlara ayırmış.
Katılan sporcular, Olimpiyatların tarihçesi, 1.5 milyar dolarlık güvenlik önlemlerinin yanısıra Yunanistan’ın tanıtımı.
Doğasıyla, adalarıyla, sanatıyla ve elbet yemek kültürüyle.
İşte üzerinde durmak istediğim nokta tam bu.
Zira artık yemek kültürü ülke tanıtımlarının ayrılmaz bir parçası.
Ve yıllarca Ege adalarında, Anadolu’da, Trakya’da içiçe yaşamış olan Türklerle Rumların yarattığı ortak bir yemek kültürü mevcut.
Biz bunu biliyoruz, Yunanlılar da biliyor ama Batı pek farkında değil galiba.
Time Dergisi ‘Tanrıların Yemeği’ başlığı altında ‘patlıcan salatası’, ‘kuzu güveç’ ve ‘kokoreç’ibir güzel anlatmış, tariflerini de vermiş.
Yunanlıların ‘patlıcan havyarı’ dedikleri patlıcan salatası meğer ‘Tanrıların Yemeği’ imiş.
Hadi bunu sineye çektik...
‘Yunanlılar’ diye dört beş sayfalık özel bir dosya hazırlayan Fransız Le Monde Gazetesi, ‘Atina’da Tat Oyunları’ başlığı altında bazı yemek tarifleri vermiş.
Şimdilerde Atina’da pek gözde olan ‘48 The Restaurant’ lokantasının en ünlü yemeklerinden biri de bunların aralarında.
‘İmam Bayildi’.
İnsaf...
Yazıyı kaleme alan Fransız yemeğin adının Yunanca olmadığının hiç mi farkında değil?
Olimpiyatların ihtişamı, getirisi Yunanistan’a, bari ‘imambayıldı’ bize kalsaydı...