Bağdat Caddesi Sulukule gibi mi olacak?

Kadıköy'ün Bağdat Caddesini bilmeyen mi var?

Haberin Devamı

Dünyanın en pahalı 25. caddesi, alışverişte ise dünyanın en iyi 4. caddesi konumunda.
Böylesine ünlü bir caddede oturanların kentsel dönüşüm mağduru olabilecekleri asla akla gelmezdi.
Ancak “Kadıköy’e kim huzuru geri getirirse oyumuz ona” yazısına gelen e-postalardan Bağdat Caddesi’nde neredeyse “Sulukule benzeri” vakalar yaşandığı ortaya çıktı.
Kendisini “doğma büyüme Kadıköylü” olarak tanımlayan okurum İrfan Bolat’ın yaşadıkları alarm verici.
Bolat, Bağdat Caddesi üzerinde 45 yıllık, mimar Melih Koray’ın tasarlamış olduğu bir apartmanda oturuyor.
Bağdat Caddesi’ne özgü o tanıdık binalardan biri.
20 dairelik apartmanın 14 dairesini bir süre önce müteahhit bir şirket satın almış.
Bolat “Müteahhitin derdi tüm apartmanı ele geçirmek. Buraya bir iş merkezi yapacağını ve diğer kat maliklerini projeye dahil etmek istemediğini beyan etti” diyor.
Müteahhit şirket geçen ekim ayında kat maliklerine danışmadan “riskli raporu” almış.
Binanın 2006 yılında Kadıköy Belediyesi’nden almış olduğu “oturulabilir” raporu da varmış ayrıca.
Mağduriyet şu noktada ortaya çıkıyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Kadıköy Belediyesi’nden, riskli apartmanın zorla tahliye edilmesi ve yıkılması yolunda talebi yok.
Ancak Bolat diyor ki: “Kadıköy Belediyesi Yapı ve Kontrol Müdürlü mevzuat dışına çıkarak zabıta ordusunu birada ikamet eden kat maliklerin ve kiracıların üstüne salmaktadır”.
Yani belediye vatandaşın huzuru yerine müteahhitten yana tavrını koyuyor.
Bunu özellikle vurgulamak istedim.
Bolat’ın yazdığı ikinci mağduriyet durumu şu:
Müteahhit, riskli yapı raporuna dayanarak, diğer kat maliklerinin ve kiracıların haklarını hiçe sayarak kendisine ait olan bağımsız bölümlerin içini, dışını hurdacılara söktürüyormuş.
Elbette, özensiz yıkım binanın tahrip olmasına neden olurken, çevreye de zarar veriyor.
Okurum binanın fotograflarını da eklemiş.
Tuhaf bir durum söz konusu.
Çam ağaçlı kocaman bahçenin ortasında duran binanın kimi dairelerinde insanlar otuyor.
Kimi dairelerin de pencereleri, kapıları sökülmüş.
Belli ki, 14 daireyi satın alan müteahhit şirket oturanları iyice bezdirmek peşinde.
Bağdat Caddesi gibi İstanbul’un en gözde yerinde böyle mağduriyetler yaşanıyorsa, şehrin diğer mahallerinde nasıl bir vahşi kentsel dönüşümün yaşandığını tahmin edebilirsiniz.
Seslerini duyuramayan o kadar çok insan var ki. Bu yüzden yerel yöneticilerin “kentsel dönüşümde” rolleri mühim.

Haberin Devamı

Yaşanabilir şehir neye benzer?

Haberin Devamı

SHELL Türkiye eski genel müdürü Canan Edipoğlu şimdi “Sürdürülebilir Ulaşım Derneği” Embarq Türkiye’nin yönetim kurulu başkanı.
Embarq, 2002 yılında Washington’da kurulmuş, şehirleri daha yaşanabilir kılmaya yönelik çalışmalar yapan bir sivil toplum örgütü.
Daha önce Canan Edipoğlu ile Embarq’ı yayınladığı “Tarihi Yarımada” raporuyla ilgili konuşmuştuk.
Konuştuklarımızı yazamamıştım o ayrı hikaye.
Embarq Türkiye, önümüzdeki hafta 20 Kasım’da İstanbul’da “Yaşanabilir Şehirler” sempozyumuna hazırlanıyor.
Kentsel dönüşümü her zamankinden fazla tartıştığımız dönemde bu sempozyum önemli.
Zira uluslararası çapta şehir plancılarının, mimarların, yerel yöneticilerin davetli olduğu sempozyumda kamusal alan kullanımı, kamu sağlığı, yol güvenliği, toplu taşıma odaklı gelişim, şehrin sağlıklı büyümesi masaya yatırılacak.
Esasında şu sorulara cevap aranacak:
Yaşanabilir şehir nedir, neye benzer? (İstanbul demeyin sakın)
Şehirde yaşam kalitesi nasıl yükseltilir
Bunun için neleri değiştirmeliyiz?
Yaşanabilir şehir derken en iyi uygulamalar hangileridir?
Şehrin sunduğu imkanlara eşit, ekonomik ve çevreye duyarlı bir şekilde nasıl ulaşılır?
Başarılı şehircilik çalışmalarıyla öne çıkan Eskişehir ve Seferihisar belediye başkanları deneyimlerini paylaşacak.
Bu arada merkezi Londra’da
olan EurAsia Strategies bu yıl 27-28 Kasım tarihlerinde İstanbul’da ikinci “Akıllı Şehirler” zirvesini düzenliyor.
Geçen yıl izlediğim zirveden
hayli memnun ayrıldığımı hatırlıyorum.
İnsanı ön plana koyan “Akıllı Şehir” sıralamasında 68. sırada olan İstanbul’un her iki etkinlikten yararlanabileceğini umuyorum.

Yazarın Tüm Yazıları