TURİZM Fuarı için geldiğimiz Berlin'in Tegel Havalimanı'nda yaklaşık 45 dakika bavullarımızı beklerken TAV'ın (Tepe-Vien-Akfen) CEO'su Sani Şener yanımızda.
‘‘Yazın bunu’’ diyor.. ‘‘Yeşilköy Atatürk Havalimanı'nda bavullar birkaç dakika içerisinde elinizde. Berlin Havalimanı ile karşılaştırın, buradaki rezaleti yazın.’’
TAV yani Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali’ni yapan ve işleten firmanın CEO'su Sani Şener ne kadar övünse haklı.
Yoğun dönemlerinde her gün 30 bin yolcunun giriş-çıkış yaptığı ya da transit geçtiği, 16 bin kişinin çalıştığı terminalde her şey tıkır tıkır işliyor. İşliyor işlemesine de şimdi yanıbaşımızda olası savaş durumunda ne olacak?
İşte bunları Sani Şener ile konuştuk.
Sani Şener yüksek mühendis, şantiyecilikten geliyor ama TAV'da işletmeciliğini de kanıtlamış durumda.
Irak ile ilgili gelişmeleri dakikası dakikasına izliyor.
‘‘Elimizde olmayan durumlarda ne yapacağımızı bilmek, krizi yönetmek için bilgi kanallarımızı açık tutmak zorundayız. Politik gelişmelerin yanı sıra tur operatörleri, otelciler ne diyor hepsini izliyoruz.’’
Tabii petrol fiyatlarının geleceğini de.
Zira havalimanının kaderi savaşın petrol boyutuyla fazlasıyla ilintili.
‘‘Savaş bir hafta sürerse çok ciddi etkilemez bizi. 3 haftayla hafif bir sarsıntı geçiririz ancak 3 haftadan sonra tehlikeli’’ diyor.
Sani Şener'in kafasında, savaş durumunda Yeşilköy Havalimanı için kısa, orta ve uzun vadeli senaryolarhazır.
Krizde ne gibi önlemler alınacağı da çoktan hesaplanmış.
‘‘Kriz dönemlerinde gider ve gelir kalemleri nasıl kullanılacak, maliyetler nasıl disiplin altına alınacak çok önceden biliyoruz’’ diyor.
Yolcu sayısında yüzde 10 oranında düşüş olduğu takdirde giderler yüzde 10 oranında azaltılacak. Örneğin havalimanının belirli alanları kullanıma kapanacak.
Elbet bu noktada TAV'ın elektronik altyapıya yatırımı da önemli.
Bu tasarrufu kolaylaşıyor.
Zaten TAV'ın haftalık bütçe toplantıları da günlük toplantılara dönüşmüş.
Bu arada krizin Atatürk Havalimanı'na yansıyan olumlu yönü de var. Rusları Dubai’ye alışverişe götüren uçakların çoğu İstanbul'a yönelmiş.
TAV, Danıştay'a gidiyor
YAP-işlet-devret modelinin bir örneği olan Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali'nin işletme süresi 2 Temmuz 2005'te bitiyor.
Yani normal koşullarda TAV'ın işletmeden çekilmesi ya da açılacak ihaleye girmesi gerekiyor.
Ancak bu noktada Sani Şener'in söyledikleri ilginç.
‘‘Yap döneminde önce Uzakdoğu ardından Rusya, Apo ve nihayet deprem gibi krizlerle karşı karşıya kaldık. 2000 yılından itibaren yani işlet döneminde ise önce Kasım 2000 krizi, ardından Şubat 2001 krizini yaşadık. 50 dolar yurtdışına çıkış harcını da kriz olarak görüyoruz.’’
Krizlerden en önemlisi 11 Eylül.
Yolcu sayısında yüzde 25 oranında düşüş olmuş.
TAV'ın devletle yaptığı sözleşmede ‘‘beklenmeyen haller durumunda sürenin uzatılması’’ maddesi var.
Sani Şener, ‘‘Şimdi de savaş kapımızda yani öngörülmeyecek şeylerin tümünü yaşadık. Buradan hareketle bize tanınan sürenin uzatılması için Danıştay'a başvuracağız’’ diyor.
Turizm Bakanı Akşit: Yapacağım çok şey var, gidersem üzülürüm
DÜNYANIN en büyük turizm fuarları ya da tam adıyla Berlin Turizm Borsası’nın ilk günü Turizm Bakanı Güldal Akşit ile konuşuyoruz.
Akşit'in programı hayli yoğun.
Türkiye standının bir bölümünde, Schröder'in kabinesinde süper bakan diye bilinen Ekonomi ve Çalışma Bakanı Wolfgang Clement ile Berlin Belediye Başkanı Klaus Wowereit'i, Alman Parlamentosu Turizm Komisyonu üyesi Jürgen Klimke'yi ağırlamış.
Ardından Türk, Alman tur operatörleriyle çeşitli görüşmeler.
Bir yazımda değindiğim gibi, Turizm Bakanı Güldal Akşit mizaç olarak iyimser ve çözüm üreten biri.
Diyalog kurmak çok kolay.
Kendisini ziyaret eden Alman Tur Operatörü FTI Şirketi'nin kadın yöneticisi de karşısında bir kadın bakan bulmaktan mutlu ‘‘Türkiye kriz dönemlerinden başarıyla çıkar’’ diye moral vermiş.
Güldal Akşit ‘‘Krizi az hasarla atlatmak için uğraşıyoruz’’ diyor.
FTI, Türkiye'ye bir Alman gazeteci grubunu götürmeyi önermiş.
Ziyaretin gerçekleşmesi Türkiye'nin güvenli bir ülke olduğu mesajı için önemli.
Fuardaki cıvıl cıvıl Güney Amerika, Pasifik standlardını gördükten sonra Akşit'e ‘‘Neden Türkiye standı bu kadar kişiliksiz’’ diye soruyoruz.
Kendisi bakanlığa gelmeden çok önce tasarlanan standın kişiliksizliği, konsept eksikliği (her zamanki hikaye) onu da biraz üzmüş belli ki ‘‘Evet, içersi biraz doldurulabilirdi’’ diyor.
Peki hükümet değişikliği, Turizm Bakanlığı'ndan alınabileceği söylentilerine ne diyor?
‘‘Gidersem üzülürüm. Zira bu bakanlıkta yapmak istediğim çok şey var. Bu tür bakanlıklarda sürdürülebilir politikalar şart.’’
Berlin Fuarı'nda dolaşan söylentilere göre, AKP milletvekili ve partinin medya ve tanıtımından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Murat Mertcan yeni hükümette Turizm Bakanlığı'nin kendisine verilmesini istiyor.
Özel sektörün davetlisi olarak Berlin Fuarı'na geldiği söylenen Murat Mertcan'ı sorduğumuzda Güldal Akşit'in cevabı şöyle oluyor: ‘‘Ben bu görevi talep etmedim, bu göreve uygun görüldüm. Başkalarının talepleri olabilir, politika böyle bir şey çünkü.’’