Paylaş
DAVOS’a ayak bastığımdan beri Kongre Merkezi’ne sabahın kör karanlığında gelip akşam çıkıyorum. Oturumlardan bazıları etkileyici, bazıları tam hayal kırıklığı. Saatlerce bu kapalı yerdeyim ama dünya avucumun içinde. İki gün peş peşe “Avrupa Nasıl Düzlüğe Çıkacak”, “Asya Öne Geçiyor” gibi oturumları izledikten, bugün veda eden ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ı, İngiltere Başbakanı Theresa May’i dinledikten sonra önümüzdeki dönemlerde dünyanın nasıl şekilleneceğine dair kafanızda bir fikir oluşuyor. Ve ister istemez “Bu yeni dünya düzeninde Türkiye’nin yeri neresi” gibi bir soru akıllara takılıyor.
Nouriel Roubini, Anthony Fernandes, Li Daokui, Kishore Mahbubani ve Mustafa Muhammed (Soldan sağa)
KİMLİK BUNALIMINDA
Soruyu “Asya Öne Geçiyor” oturumundan sonra karşılaştığımız Singapurlu bilge insan, Profesör Kishore Mahbubani’ye sordum. Kısaca “Türkiye kimlik bunalımında” diyor. “Avrupa Birliği mi, yoksa Asya mı karar verin” diye ekliyor. Avrupa Birliği ile durumumuz ortada, ancak kaygı verici olan şu ki yükselen Asya’da da adımız geçmiyor. En azından ekonomist Nouriel Roubini, Mahbubani, Malezya Uluslararası Ticaret ve Sanayi Bakanı Mustafa Muhammed, Çin Tsinghua Üniversitesi dekanlarından Li Daokui, AirAsia CEO’su Anthony Fernandes’in panelist olduğu oturumda bir tek kere Türkiye adı geçmedi. Oturuma dönersek moderatörün “Asya ekonomisi şahlanıyor mu” sorusuna tüm panelistlerin elleri havaya kalkıyor.
Sözünü pek sakınmayan Roubini, Trump’ın “Transpasifik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı”ndan (TPP) çekileceğini açıklamasının sadece Çin’e yarayacağını söylüyor. “Bölgenin ikili anlaşmalara ağırlık verdiği, İpek Yolu’nun konuşulduğu dönemde ABD meydanı Çin’e bırakıyor” diyor. “Çin serbest ticaret ve küreselleşme şampiyonu olarak ortaya çıktı” diye ekliyor. TTP’nin çökmesinin Çin’e yarayacağını Li Daokui de destekliyor. Çin’in Güneydoğu Ülkeleri Birliği (ASEAN) ile birlikte Asya’da ekonomik entegrasyonu sağlamaya çalıştığını belirtiyor. “TTP’nin felsefesi hızlı yol almaktı Çin ise yavaş yavaş ama sağlam adımlarla ilerliyor” diyor. Mahbubani’ye göre, Asya dediğinizde herkes bakışları Çin ve Hindistan’a çevirmişken ASEAN gerçek bir başarı hikayesine imza atıyor. Bu oluşumda Singapur, Vietnam, Malezya, Endonezya gibi yükselen yıldızların olduğunu hatırlatayım. Dünyanın süper gücü olmaya aday Çin bir yandan, ASEAN diğer yandan Asya “gümbür gümbür” geliyor.
YAKINDA SİNEMALARDA
Dinleyiciler arasından gelen şu soru önemli: “Yumuşak Güç diye bir şey var. Dil, yaşam stili, popüler kültürde Amerikan tarzı hakim. Çin lider olmak istiyorsa bunun üstesinden nasıl gelecek.”
Li Daokui’nin cevabı ilginç: “Hollywood yüzünü bize çevirdi. Hem yatırım, hem kültürel olarak. Avrupa’dan, Güney Amerika’dan dünyanın en önemli futbolcularını alıyoruz. Sabırla, yavaş yavaş o da gelecek” diyor. Önümüzdeki 5 yıl içinde IMF’nin başına bir Asyalı’nın geleceği konusunda panelistlerin çoğu hem fikir. Öte yandan dünyanın en dinamik 10 şehri arasında (İstanbul yok) 5’i Asya’dan. Panel sonrası ayak üstü sohbet ettiğim, Turkcell ekibindeki eski Enerji Bakanı Hilmi Güler (İCBC Yönetim Kurulu’nda), Asya’nın belki gümbür gümbür değil “sessiz ve çok derinden” geldiğini söylüyor.
AB: ÖLMEDİK AYAKTAYIZ
POPÜLİST, ekonomik tehditlerin yanı sıra ve “AB dağılırsa, dağılsın” diyen Trump iktidarıyla söz günler geçirmekte olan Avrupa Birliği’nin sağlığı ne durumda? Önceki gün Avrupa Komisyonu’nun ekonomik ve finans işlerinden sorumlu komiseri Pierre Moscovici, ekonomist Stiglitz, ENİ Spa’nın kadın başkanı Emma Marcegaglia, Avrupa Sendikaları Birliği Genel Sekreteri Luca Visentini’nin katıldığı panelin mesajı açıktı:
“Avrupa Birliği ölmedi, ayakta. Avrupa tüm güçlüklere göğüs germe kapasitesindedir.” Avrupa’nın işsizlik, büyüme, Euro, mülteci gibi sorunlarını panelistlerin tümü kabul ediyor.
Ancak diğer yandan ne yapılması gerektiğini de biliyorlar. Hatta Avrupa’nın 1.5 milyon Suriyeli mülteciyi de rahatlıkla entegre edebileceğini söylüyorlar. Sorun güçlü lider eksikliği.
Ne ki benim panelde dinlediğim Avrupalı kişilerden biri dizginleri eline alırsa bu iş tamam. Sanmayın ki tek Avrupacı benim. Stiglitz de “Daha az değil daha çok Avrupa” diyor sürekli.
Sosyal güvenlik gibi konularda ABD’de büyük fark attığını söylüyor. Sosyal güvenlik insanların mutluluğu için değil mi? O halde daha çok Avrupa!
Pierre Moscovici ve Joseph Stiglitz
OLİMPİYAT YÜZÜCÜSÜ SURİYELİ MÜLTECİ YUSRA MARDİNİ: MARKETTE YİYECEK VERMEDİLER
ÖNCEKİ gece şahane iki kadınla tanıştım.
Biri şu meşhur eşitsizlik raporunu dünyaya duyuran Oxfam’ın direktörü Winnie Byanyima, diğeri Suriyeli mülteci ve Olimpiyat yüzücüsü Yusra Mardini.
Yusra Mardini, Şam’dan ailesiyle kaçmış.
Ege üzerinden Yunanistan’a geçerek Macaristan, Sırbistan’dan Almanya’ya ulaşmış.
Şam’da iyi eğitim görmekte olduğu güzel İngilizcesinden, kendisini ifade yeteneğinden o kadar belli ki...
“Ne sanıyorsunuz. Suriye’de çok iyi bir eğitim vardı” diyor eğitimini sorduğumda.
“Benim de bir yaşamım, hayallerim vardı. Şimdi mülteci kimliğim var. Hatta öyle ki kimi süper marketlerde mülteciyim diye bana yiyecek satmak istemeyenler çıktı. Parasıyla bile vermediler” diyor.
“Biz kimiz” diye devam ediyor; “Biz öğrenciyiz, mimarız, öğretmeniz, avukatız. Ailemiz var. Hayallerimiz var.”
Aile demişken Yusra’nın ailesi soyadından anlaşılabileceği gibi Mardin’den Şam’a göç etmiş.
3 milyon Suriyeli mülteciyi ağırlayan bizler bence aramızda yaşayanları daha iyi tanımalıyız.
ÇİNLİ LİDER GİBİ KONUŞTU
DEF elitlerine dün sabah hitap eden İngiltere Başbakanı Theresa May ayağının tozuyla “serbest ticaret ve küreselleşme” dedi. Brexit ile ilgili “İngiltere Avrupa Birliği’ne terk edip dünyayı kucaklama kararı aldı” diyen May, “Ancak Avrupalı müttefiklerimize sırtımızı dönmedik.
AB’nin başarısı İngiltere’nin yararınadır” demeyi de ihmal etmedi. Küresel bir İngiltere inşa etmek için yola çıktıklarını belirten May, “Önümüzde çetin bir yol, çetin pazarlıklar var. Daima büyük bir ticaret ülkesi olduk. Şimdi Hindistan, Yeni Zelanda, Avustralya gibi eski dostlarla yeni anlaşmalar imzalayıp daha büyük olacağız” dedi. Yeni bir sanayi stratejisinden de söz eden May’ın konuşmasına yapılan yorumlar arasında bir tanesinde şöyle deniyordu: “May, Çinli lider Jinping gibi konuştu”.
Paylaş