Paylaş
Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas Türkiye’nin önde gelen koleksiyonerlerinden.
Yaklaşık 20 yıllık koleksiyonunda 400’ü Türk ressamı olmak üzere bine yakın tablo var.
Sanat danışmanları aracılığıyla uluslararası müzayedeleri yakından izleyen İzmirli işadamı zamanla koleksiyonuna Renoir, Toulouse- Lautrec, Braque, Vlaminck, Raoul Dufy gibi flaş isimleri dahil etmiş.
Arkas’ın koleksiyonundaki nadide parçalar bundan böyle herkese açık.
Zira Arkas Kordon’daki tarihi Fransız Konsolosluğu binasının bir bölümünü yaklaşık 1,5 milyon euroya yenileyerek mücevher gibi bir sanat merkezine dönüştürmüş.
1875 yılında Abdülhamit’in Fransız Hükümeti’ne verdiği konsolosluk binasının Arkas Holding’e tahsis edilmesinin ilginç bir hikâyesi var.
300 yıl önce ailesi Marsilya’dan göç etmiş olan Lucien Arkas, Kordon’daki binanın boş bölümünü kiralamak için Fransa’nın Ankara elçileriyle yıllardan beri temas halinde.
FRANSIZ BÜROKRASİSİNİ AŞTI
“Kaç elçi geldi geçti… Fransa’nın ağır bürokrasisi nedeniyle bir sonuç almak mümkün olmadı. Sanırım binayı satmak istiyorlardı” diye anlatıyor.
Ta ki ülkemizi iyi bilen ve Türkçeyi iyi konuşan Herve Magro’nun İstanbul’a Başkonsolos olarak atanmasına kadar.
Fransa’nın yurt dışı mal varlığıyla ilgili bürokratları iyi tanıyan Magro işi çözüvermiş.
Fransız Hükümeti binayı satmaktan vazgeçip Arkas Holding’e 20 yıllığına kiralamış.
Böylelikle İzmir post-empresyonist eserlerle açılan Arkas Sanat Merkezi’ne kavuşmuş oldu.
Konu sanat olunca Lucien Arkas’a koleksiyonunu nasıl oluşturduğunu sorduk.
Uluslararası müzayedeleri, özel galerileri, özel koleksiyonları, antikacıları yakından izleyen genç bir ekibi var.
Gerekirse bir sanat eserini almak için onları Los Angeles’e dahi gönderiyor.
OSMAN HAMDİ ASTRONOMİK
“Değeri kanıtlanmış sanatçı olmasına dikkat ederim” diyor.
Renoir’ın “Madame Thurneyssen’in Portresi” ni 15 yıl önce koleksiyonuna dahil etmiş.
Bu tablo Fransız Hükümeti’nin geçtiğimiz yıl Kore’de açtığı sergi için belirlediği 50 tablo içersinde yer almış.
Ancak Lucien Arkas tablosunu Kore’ye göndermemiş.
“Bugün fiyatlar öylesine uçmuş ki aynı sanatçıyı artık alamam” diyor.
Osman Hamdi’ye de ödenen fiyatları astronomik buluyor.
Şöyle bir mantığı var.
“Osman Hamdi alıp örneğin Londra’da bir müzayede koysam daha çok Türk alıcıların ilgi göstereceğini iyi biliyorum. İngiliz ya da Amerikalı koleksiyonerin Osman Hamdi alacağını pek sanmam. Oysa Renoir’ı istediğim gibi satabilirim”.
Bir iş adamı gözüyle “uluslararası koleksiyonerliğin” püf noktalarından biri bu olsa gerek.
Mısır ve Suriye’den endişeliyim
LUCİEN Arkas ile sanat ve kültür konuşmak büyük bir zevk.
Geçtiğimiz günlerde Arkas Trio adı altında üç değerli solist Tuncay Yılmaz, Emre Elivar ve Alman Gustav Rivinius’u bir araya getiren Arkas’ın kütüphanesinde 20 bin kitap olduğunu da öğrendik.
Emekli olduktan sonra Anadolu tarihini yazmak için toplamış çoğunu.
Sanat, kültür iyi de, küresel ekonomik kriz ortamında Türkiye’nin en büyük konteyner filosuna sahip, yıllık cirosu 1.4 milyar dolar olan Arkas Holding’de işler nasıl?
Zira Arap Baharı rüzg^arının estiği Kuzey Afrika, Lucien Arkas’ın “esas faaliyet alanım” dediği bölge.
“Cezayir, Tunus’ta sorun yok. Libya’ya bu aralar bol miktarda piliç yüklüyoruz. Adamlar gıda derdinde” diye anlatıyor.
Bölgedeki en büyük pazar Mısır ve Suriye için endişeli olduğunu gizlemiyor.
Parlamento seçimleri öncesi kanlı çatışmalara sahne olan Mısır ile Esad rejiminin direndiği Suriye’nin hali ortada.
Akdeniz’in zengin kıyısında da işler durgun.
İtalya, İspanya alımlarını yarı yarıya düşürmüş durumda.
“Karadeniz’i unutmayın… Ruslarla iyi çalışıyoruz” diyen Arkas, Avrupa’daki ekonomik krizi ima ederek “Dalga henüz bize ulaşmadı. Ama biz yine önlemlerimizi alıyoruz” diye konuşuyor.
Küresel ısınmayla ilgili 2 kötü haber
DÜŞÜK karbon ekonomisine ya da “Yeşil Ekonomi”ye geçişi destekleyen uluslararası girişim “Karbon Saydamlık Proje”ne hatırlarsanız 2 yıl önce dahil olmuştuk.
KSP’nin Türkiye’deki çalışmalarını Akbank ve Sabancı Üniversitesi yürütüyor.
KSP’nin öncelikli hedefi özel sektörün “karbon emisyonlarını” açıklaması.
Sabancı Üniversitesi’nden Profesör Melsa Ararat, İMKB’de işlem gören şirketlere her yıl anket formları gönderip “karbon izlerini” en şeffaf şekilde açıklamalarını talep ediyor.
İlk yıl ankete 50 şirket, bu yıl ise 100 şirket katılmış.
Karbon Saydamlık Projesi’nde bu yıl en iyi sonucu Türk Telekom ile Zorlu Enerji aldı.
Geçtiğimiz günlerde Sabancı Müzesi’nde, bu şirketlere ödül töreni öncesi Uluslararası Enerji Ajansı baş ekonomisti Fatih Birol’a kulak verdik.
İklim değişikliği ile enerji arasındaki ilişkiyi ele alan Fatih Birol “küresel ısınmayla” iki kötü haberi verdi.
* Küresel ısınma giderek hükümetlerin gündeminden düşüyor. Finansal kriz nedeniyle yenilenebilir enerjiye ayrılan paranın miktarı düşüşte. Zira hükümetler temiz enerji yerine paralarını acil yardım bekleyen kurumlara aktarıyorlar.
* Küresel ısınmanın dünya gündemine oturmasından beri iyi yolda olan “enerji verimliliği” ne yazık ki 2009-2010 yıllarında beklenen performansı göstermedi.
Batılı hükümetler ne yazık ki bu aralar “can derdinde”.
Küresel ısınmayı 2 derece ile sınırlandırma hedefi şimdilik unutulmuş görünüyor.
Paylaş