Paylaş
Yine kadına dayak, yine kadın cinayetleri.
Bayram sonrası dün Antalya’da katıldığım ilk toplantı tam da aile içi şiddetle ilgiliydi.
Hürriyet’in “Aile İçi Şiddete Son” kampanyasından sonra şimdi Ayşen Özyeğin başkanlığındaki AÇEV (Anne Çocuk Eğitim Vakfı) aynı konuya el atmış durumda.
Yıllardan beri okul öncesi eğitim ile annelerin eğitimine yönelik çalışmalar sürdüren AÇEV 1996 yılında babaları da programına dahil etmişti.
AÇEV’in, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından desteklenen “Baba Destek Programı”na şimdiye kadar 41 ilde 40 bin baba katılmış.
Şimdikısaca BADEP diye bilinen programın kapsamı aile şiddetinin doruk noktalarına ulaştığı bir dönemde genişletiliyor.
Birleşmiş Milletler’in de desteklediği yeni programın adı “Şiddetsiz Aileler İçin Baba Eğitimi”.
AÇEV Başkan Yardımcısı Ayla Göksel’in de işaret ettiği gibi toplumda aile içi şiddete, kadın cinayetlerine karşı duyarlılık arttı.
Ancak bunları önleme anlamında yeterli çalışmalar henüz yok.
Aile içi şiddet daha çok baba tarafından uygulandığı için, babaları eğitmek işin ilk adımı.
Birleşmiş Milletler 2003 yılından itibaren erkek eğitimini kadına yönelik şiddetin önlenmesinde önemli bir araç olduğunu ilan etmiş.
Babaların eğitiminde zaten epey yol almış olan AÇEV Türkiye’de bu işi en iyi yürütebilecek kurum.
Göksel’in dediği gibi “AÇEV’in misyonu zaten sağlıklı çocuklar. Sağlıklı çocuklar ise ancak demokratik bir aile yapısıyla mümkün”.
Dün Antalya’da yıllardan beri babalara kurslar veren eğitimcilere kulak verdik.
Bu işi gönüllü yapanlar dikkat çekici bir şey söylüyorlar:
“Kursların etkisini biz de gördük. Ailemize, çocuklarımıza farklı davranmaya başladık”.
13 hafta boyunca AÇEV’in eğitimlerine katılan tüm babalarda gözle görülür bir şekilde değişim gözlendiğini duyduk.
Bir baba yıllardan beri resim yapan oğlunun bu alanda pek yetenekli olduğunu yeni fark etmiş.
Bir diğeri dersleriyle ilgilenmeye başlamış.
Bu hik^ayelere kulak verirken Türkiye’de babalığın ne olduğu meselesinin hiç bilinmediği o kadar iyi anlaşılıyor ki…
Bir eğitmenin dediği gibi “Babalığın da bir meslek olduğunu ben de öğrendim”.
78 milyonluk Türkiye’de babalığın ne olduğunu, ne gibi sorumluluklar içerdiğini 40 bin erkeğin öğrenmiş olduğu acaba rahatlatıcı bir haber mi?
Bilemem siz karar verin.
Kadına Ayrımcılıkla Mücadele sözleşmesi müfredattan neden çıktı?
ANTALYA’daki toplantıda Milli Eğitim Bakanlığı Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdür Yardımcısı Sadrettin Gönültaş, aile içi şiddetin nedenleri arasında, iç göçü, hızlı kentleşmeyi, ekonomik krizleri sayıyor.
Aile içi şiddetin çocuklar üzerinde derin yaralar açtığını söylüyor.
“Aile içi şiddetin panzehiri eğitimdir” diyor.
Bir Milli Eğitim Bakanlığı yetkilisinin ağzından bu sözleri duymak güzel.
Ancak iş icraata gelince durumum pek parlak olduğu söylenemez.
Örneğin okullarda kadın-erkek cinsiyet eşitliği ne kadar öğretiliyor?
Bayram öncesi KADER’den gelen bir e-postaya değineceğim.
Buna göre,ilköğretim 8. sınıfta okutulan “Vatandaşlık ve Demokrasi Dersi” müfredatında yeni Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından bir değişiklik yapılmış.
Eski programda atıfta bulunan “BM Kadına Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi” Sözleşmesi (CEDAW) yeni programda yer almamış.
DAVUTOĞLU İMZALAMIŞTI
KADER e-postasında şöyle diyor:
“Nimet Çubukçu’nun bakanlığı döneminde 2010 yılında hazırlanan ve onaylanan program, Temmuz 2011’de değiştirildi. Kadına yönelik şiddetin ve ayrımcılığın en önemli nedenlerinden biri olan eğitim sistemimizde bir “kadın bakan” tarafından yapılan “olumlu değişiklik”, aynı partiye mensup bir “erkek bakan” tarafından baltalandı”.
KADER aynı e-postasında, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ni, Mayıs 2011’de Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun imzaladığını hatırlatıyor.
Gerçekten bir yanda, kadın-erkek eşitliği konusunda yeni uluslar arası anlaşmalara imza atılırken, diğer yanda eskiden imzalanmış CEDAW gibi bir sözleşmeyi müfredattan çıkartmak yaman bir çelişki.
Son söz:
Kadın-erkek eşitliği babalardan önce küçük çocuklara öğretilmeli.
Paylaş