Şirince’den yola çıkıyorsunuz, henüz asfaltlanmamış yolda kıvrıla kıvrıla tepelere tırmanıyorsunuz.
Derken hiç beklenmedik bir yerde karşınıza tek katlı taş yapılar çıkıyor. Üzerlerine muhtarlık, şömineli ev, kadınlar koğuşu, erkekler koğuşu, hamam gibi levhalar asılmış. İşte bunların ortasında Ali Nesin’in kurduğu Matematik Köyu var.
Önceki gün matematikçi Ali Nesin’den şöyle bir mesaj düştü posta kutuma: "Matematik Köyü’nde yaz okulumuz 45 gündür devam ediyor ve son derece verimli, zevkli geçiyor. Her gün ortalama 70 kadar matematikçi oluyor köyde. Ağustos ve eylül ayları için yerimiz var. Bekleriz."
Ali Nesin e-postasına programı ve bedelleri de eklemiş. TÜBİTAK’ın desteği sayesinde lisans öğrencileri günde 10 YTL ödüyor. "Matematik Köyü"nün yatakhanesi yerine çadırda kalacaklar ise sadece 5 YTL. Lisansüstü öğrencileri günde 30 YTL, yine çadırda kalanlar ise 15 YTL ödüyor. Bu bedellere neler dahil? Konaklama, dört öğün yemek, gün boyu çay ve 8 saat ders.
E-postayı görünce yaz başındaki Şirince gezisi vesilesiyle uğrama fırsatını bulduğum "Matematik Köyü" düştü aklıma. Dağ başı derler ya işte öyle bir yerde "Matematik Köyü".
Şirince’den yola çıkıyorsunuz, henüz asfaltlanmamış yolda kıvrıla kıvrıla tepelere tırmanıyorsunuz. Derken hiç beklenmedik bir yerde karşınıza tek katlı taş yapılar çıkıyor. Üzerlerine "muhtarlık", "şömineli ev", "kadınlar koğuşu", "erkekler koğuşu", "hamam" gibi levhalar asılmış.
Taş yapıların hepsi son derece düzgün ve sevimli. Köyün kahvehanesi, meydanı, hamamı ve sokakları da mevcut. İlk göze çarpan sokaklardan biri de "Aziz Nesin Sokağı".
MERMER LEVAHADAKİ İSİMLER
Bir de "Matematik Köyü"nün gerçekleşmesine maddi katkıda bulunanların isimlerinin yazılı olduğu mermer levhalar. Maddi katkıda bulunanların listesi uzun olmasına uzun ama köyün gerçekleşmesinde esas katkısı olan iki kişi var: Profesör Ali Nesin ile Sevan Nişanyan.
Bu yaz medyanın diline düşen o tuhaf "icraatından" dolayı Sevan Nişanyan’dan hoşlanmayabilirsiniz ancak kabul etmek gerekir ki adam yetenekli. "Matematik Köyü"nün tüm taş yapılarını çizmiş, ustalara yaptırtmış. Yanlış anlamayın, mimar, mühendis filan yok. Köy sit ya da tarım alanı olmadığı halde hatırlarsınız geçen yıl jandarma tarafından "mühürlenmişti".
Ne tuhaf ülke... Gençlerimizin matematikte feci zayıf olduğu, OECD’nin PISA ölçümü gibi uluslararası araştırmalarla belgelenmiş. Bir avuç idealist insan kalkıyor bu eğilimi tersine çevirmek için bir "Matematik Köyü" inşasına kalkışıyor. Destek olacağınıza köstek oluyorsunuz. Neyse geçelim.
Peki "Matematik Köyü" fikri nasıl oluşmuş? Yurtdışından Bilgi Üniversitesi’nde Matematik Bölümü’nü kurmak için dönen Ali Nesin’in hayalinde her yıl olağanüstü yetişmiş 10 öğrenci mezun etmek var.
"30 yılda 300 öğrenci yetiştirsem Türkiye yıldız olur" diye düşünüyor. Ne var ki, hayal gerçeğe hiç uymuyor. Yılda dört öğrenciyi zar zor mezun edebiliyor. Diyor ki kendine kendine "Eğitimcinin öğrencisinden yakınmaya hakkı yok. Değil mi ki eğitimciliğe soyunmuşsun, eğiteceksin." Yaz okulu fikri işte böyle doğuyor.
Ali Nesin, yurtiçinden ve yurtdışından davet ettiği matematik profesörleriyle ve öğrencileriyle yazları üst üste Bodrum’da, Şirince’de, Amasra’da, Bozcaada’da buluşuyor. Kurs sonrası belge, sertifika filan yok. Tek amaç matematiği paylaşmak.
Ancak bizim tatil yerlerinin durumu ortada: Gürültü, patırtı, müzik. Ali Nesin’in deyişiyle "çıtlayan çekirdekler, patlayan sakızlar" matematiğe konsantre olmak için uygun ortam hiç değil. Derken aklına birkaç yıl önce Nesin Vakfı adına Şirince’den "otuz paraya" aldığı 10 dönümlük arazi geliyor. Gerisi onun ağzından:
"Eğer masa başında, ’Matematik Köyü’ hayali kurmadınızsa tavsiye ederim. Kendinizden geçeceksiniz. Çardaklar olacak örneğin, her birinin altında bir kara tahta, bir tomar káğıt ve birkaç kalem. Ağaçlardan gökyüzünün görünmediği koyu yeşil sığınaklar. Şezlonglar, hamaklar, küçük, orta ve büyük boy havuzlar, çeşmeler, ateş yakılacak alanlar... Kütüphane elbette. Bir de matematiksel oyun salonu. Geometrik heykeller.
Piyano ve bilardo odaları. Şömineler, fırınlar. Hamam da gerekiyor, hamamsız olmaz, Arşimet örneği var önümüzde. Her şey taş ve çamurdan olacak, betonsuz. Ortak avlulu üçer evlik birimler... Bu üçer evlik birimlerin ortak alanı... Müdürsüz, patronsuz, şefsiz, otoritesiz... Okeysiz, tavlasız, piştisiz... Müziksiz, radyosuz, televizyonsuz... İzmaritsiz yollar... Burjuvasız ve lümpensiz... Alabildiğine özgür."
Gördüğüm "Matematik Köyü" bu hayalden uzak değildi.