Paylaş
TÜSİAD’ın ilk 10 yılının unutulmaz başkanı.
Arkadaşı olduğu halde 1977 yılında Ecevit Hükümeti’ne karşı verdiği gazete ilanlarıyla hafızalarda yer etmiş.
Bugün hâlâ “O ilanda bugün de savunduğum her şey vardı” diyor.
Feyyaz Berker, TÜSİAD’ın ilk 10 yılını ele alan kitaptan sonra şimdi DEİK’in ilk yıllarını (1985-1997) anlatan kitabın sponsoru.
TÜSİAD kitabının da yazarlarından olan Mehmet Altun ve DEİK’in eski direktörü Çiğdem Tüzün’ün katkılarıyla hazırlanan kitap neyi amaçlıyor?
Bilge sanayici Berker bunu şöyle açıklıyor:
“Türkiye’nin süratle değişen dünya şartlarına uyum sağlamasına ve 2050 yılına dönük politikalarını düşünürken ülkemiz için en doğru kararların alınmasına katkıda bulunmaktır.”
2050 yılında dünya nüfusu 9.1 milyara ulaşacak.
En önemlisi ekonomik ve sosyal güç batıdan doğuya kayacak.
ÖZAL İLE SCHWAB YAN YANA
Türkiye geleceği düşünürken geçmişten ders alacaksa eğer “Dış Dünyanın Anahtarı DEİK” kitabı Türkiye’nin nereden nereye geldiğini çok iyi özetliyor.
1980’lı yıllarda ihracatımız 3 milyar dolar.
2008 yılında 220 ülkeye 12 bin farklı ürünün ihracatıyla 132 milyar dolara yükseliyor.
Ekonomik krize rağmen 2009 yılı sonunda ise rakam 100 milyar dolar.
DEİK’in ilk yıllarında sayıları 9 iken bugün 85’e yükselmiş olan iş konseylerinin bu başarıdaki payları inkâr edilemez.
Bugünlere nasıl gelindiğini kitapta anılarına yer verilen Rahmi Koç, Şarık Tara, Ali Mansur, Tuğrul Erkin, İshak Alaton, Nihat Gökyiğit, Hüsnü Özyeğin, Meral Gezgin Eriş gibi isimler anlatıyor.
Kitabın sayfalarını karıştırırken karşıma ilginç bir fotograf çıktı.
DEİK’in fikir babalarından Turgut Özal ile Dünya Ekonomik Forumu’nun başkanı Klaus Schwab yan yana.
BİRAZ NOSTALJİ BİRAZ SİTEM
Yıl 1988. Türk ve Yunan başbakanlarının bir araya gelmesiyle “Davos Ruhu” nun damgasını attığı o unutulmaz günler.
Türk-Yunan İş Konseyi işte ondan sonra kurulmuş.
Kitabın kapağındaki fotograf da çarpıcı.
Glasnost ve Perestroyka’nın mimarı Mihail Gorbaçov, Feyyaz Berker ile el sıkışıyor.
Yanlarında Üzeyir Garih ile Tuğrul Erkin var.
Bu fotografa bakınca bende DEİK’in eski günlerine dönmeden kendimi alıkoyamadım.
Eski direktörler Prof. Çelik Kurdoğlu ve Çiğdem Tüzün zamanında DEİK iş konseylerinin toplantıları, Gorbaçov gibi liderlerin katılımlarıyla renkli olurdu.
Biz medya mensupları o toplantılardan müthiş malzemelerle dönerdik.
Şimdi uzun zamandır yeniden yapılanma sürecindeki DEİK’in böyle toplantılarından haberdar bile olmuyorum.
Dahası Çiğdem Tüzün’den sonraki direktörün adını bile bilemiyorum.
TUSKON’u çağırdık ama gelmedi
DEİK önümüzdeki yılların vizyonunu belirlerken diğer kuruluşlarla nasıl bir ilişki sürdürecek?
Güney Amerika, Afrika, Asya’ya açılırken işbirliği mi yapacak?
Yoksa farklı ideolojileri benimsemiş olan bazı kuruluşlarla zıtlaşacak mı?
Feyyaz Berker, “ülke menfaatleri” söz konusu olunca farklı ideolojik yaklaşımların bir yana bırakılması ve “ekip ruhuyla” hareket edilmesi görüşünde.
Farklı ideoloji kavramını şöyle açabiliriz.
TÜSİAD’a karşı Korkut Özal tarafından kurulmuş olan ve muhafazakar kesimi temsil eden MÜSİAD, DEİK’in artık sayıları 26’yı bulan üyeleri arasında.
Ancak Gülen hareketine yakınlığı ile bilinen TUSKON üye değil.
Üstelik TUSKON, Afrika’dan Asya’ya geniş bir işadamı ağına sahip ve son derece faal.
DEİK’in bünyesine katıldığı takdirde Berker’in de, DEİK İcra Kurulu Başkanı Rona Yırcalı’nın da arzuladığı sinerji katlanacak.
Berker ile konuştuktan görüşlerine başvurduğum Yırcalı, “Neden TUSKON, DEİK üyesi değil” sorusuna şöyle cevap veriyor:
“TUSKON’u DEİK’e çağırdık ama gelmek istemedi.”
Paylaş