Bir kamyon koleksiyon şarabını teker teker sayarak teftiş etmiş olmanın bitkinliğine rağmen kararlıydım.
Dünyanın en kapsamlı Şampanya tadımlarından birini kaçıracak değildim ya. Hele organizasyonun arkasında IMW (Institute of Masters of Wine) yani Şarap Mastırlıları Enstitüsü olunca.
Sadece şarapta değil, tüm disiplinler arasında ulaşılması en zor eğitim mertebelerinden biri Masters of Wine. MW sahipleri bu ünvanı adlarıyla birlikte kullanabilen, karatede siyah kuşağa tekabül eden bir düzeye erişmiş üstadlar. Çoğu tıp doktoru, avukat, mimar gibi zorlu bir kariyeri geride bırakmış, ilim ve irfan konusunda derin kişiler. Her yüz adaydan sadece sekiz kadarı her yıl dört gün süren dehşet bir sınavı başarıyla tamamlayıp tez seviyesine yükselebiliyor.
Bu imkansızlığı zorlama şansı verilen iki Türk adaydan biri olmak çok gurur verici. Şarap dünyasının en elit çevresine ait olmanın getirisi paha biçilmez. Sonuçta önemsediğim hedefe ulaşmak değil, bu amaca yönelik yolculuğun macerası boyunca tanışılacaklar ve öğrenilecekler.
MW camiasının düzenlediği tadımlar haliyle bambaşka bir seviyede oluyor. Bir de İngiliz menşeili bu kurum için tema Şampanya kadar aşina oldukları bir ürünse, gösterilen özenin haddi hesabı yok. Buna rağmen gönül ister ki misafirlere tahsis edilen kadeh gibi önemli bir detaya daha dikkat edilsin. Flüt tipi kadehler belki kutlama için uygun ama analitik Şampanya tadımı için en ideali lale biçimli şarap kadehleri.
BALONCUKLARIN ROMANTİZMİ
Bunun başlıca sebebi doğal karbondiyoksitin aroma ve bukeyi hızlıca yükselterek burun incelemesi için yeteri kadar zaman veya hazne tanımaması. Oysa kaliteli bir Şampanya burunda yakından ve detaylı incelenmesi gereken bir içecek. Flüt kadehler ince ve uzun olduklarından baloncukları izleme açısından göz zevki sundukları kesin. Baloncukların varoluş sebebi ise kadehin iç yüzeyindeki pürüzlerde biriken moleküllerin birleşip uyanmaları kadar romantik bir etken. Şişe içerisinde doğal gerçekleşen ikinci bir fermentasyon sayesinde hapsolan karbondiyoksit molekülleri şaraba entegre olup gidiyor. Eğer Şampanya imalatı imkansıza yakın bir pürüssüzlükte kadehlerde servis edilseydi hiç baloncuk göremezdik!
Şampanya terminolojisi hayli derin bir konu. Basite indirgemek gerekirse her Şampanya bir kategori çiftiyle incelenebilir. Mesela kullanılan üzümlerin rengi ya beyaz ya da kırmızı ağırlıklıdır. Sadece Chardonnay içerenlere Blanc de Blancs (beyazların beyazı), sadece Pinot Noir veya Pinot Meunier harmanı beyaz renklilerine Blanc de Noirs (kırmızıların beyazı) denir.
ŞAMPANYALARIN KRALI KRUG
Sonra şarabın rengi ya beyaz ya da rozedir. Rekolte yılı vardır veya yoktur. Üreticisi ya kendi üzümlerini kullanmıştır ya da satın almıştır. Bu bir aile şirketidir veya bir holding olabilir. Ya çelik tankta ya da fıçıda bekletilmiştir. Şeker içerir veya içermez. Böyle uzayıp gider. Yüzden fazla örneği buluşturan tadımda bu kategorilerin her türlü birleşimine rastlanıyordu.
Birden fazla rekolte yılının harmanı NV kategorisi genelde cazip fiyatlı, günlük tüketime yöneliklere ait. Bunlara istisna Krug Grande Cuvée. Prestij markalarının tartışılmaz kralı Krug’un bu en vasıfsız şarabı bile dillere destan. Gerçi her yeni partisinde ufak tutarsızlıklar var ama asla hayal kırıklığına uğratmayan bu markanın son NV’si çoğu rekolte Şampanya’ya taş çıkaran cinstendi.
Dom Pérignon 2000 orta karar, Dom Pérignon Rosé 1998 ise fena değildi ama bu markanın çok daha iyi yılları var. Favorilerim Charles Heidsieck ‘Blanc des Millenaires’ 1995, Bollinger ‘La Grande Année’ 1999 ve Vilmart ‘Coeur de Cuvée’ 2000 oldu. Lanson’un 1997 Noble Cuvée’si ve Dom Ruinart’in 1998 Blanc de Blancs’ı da nefisti. Küçük üreticilerden Ayala, Drappier, Delbeck ile Gratien, daha büyük markalar arasında da Pol Roger’in tüm örnekleri belli bir çizginin üzerindeydi.