Napa’dayız. Hardal zamanı. Vadiyi ziyaret etmek için en uygun haftalar.
En geç hasat edenler bile çoktan fermentasyonlarını bitirmiş, hangi şarapevini randevu için arasanız kapılar ardına kadar açık. Kavurucu yaz sıcakları, Napa’yı yetişkinler için Disneyland sanan turist akını geride kalmış.
Napa’dayız ama vadide değil. Küçük, küçük olduğu kadar da vasat Napa Kasabası şarap dünyasındaki namına rağmen uğrayanları hayal kırıklığına uğratabiliyor. Komşusu Sonoma’nın merkezi, Napa yanında cıvıl cıvıl, rengarenk. Bir-iki kayda değer restoran dışında dünyanın en meşhur şarap bölgelerinden birinin kapısında olduğunuzu hatırlatmaktan uzak Napa. Siz siz olun, yolunuz Napa Vadisi’ne düştüğünde Napa’dan uzak durun. Bağlar, tadım odaları, şaraphane turları, yeme-içme tapınaklarını boşuna burada aramayın. Napa’dan kuzeye uzanan vadinin en işlek ekseni yirmidokuz karayolu boyunca en hesaplı konaklama nerede, sorusunaysa yanıt burada derim. Ama sabah uyandınız, şarap ve lezzet keşfi dolu bir gün sizi bekliyor, bir an önce Napa’dan çıkın. Gözünüzü açmak için ‘kahve ve altı’ konusunda Napa’ya diyeceğim yok. Alexis Baking veya Napa Valley Roasting’den yükleme yapıp bir an önce yirmidokuzdan kuzeye yönelin derim.
ŞARAP ŞİŞEDE ŞİİRDİR
Napa’dan yukarı yaklaşık 15 kilometre boyunca öyle pek durmaya değecek yer yok. Vadinin can alıcı kısmına geldiğinizi tarihi bir ahşap tabeladan anlıyorsunuz. Amerika’nın en iyi restoranı The French Laundry’nin de olduğu Yountville’in girişinde; “Dünya meşhuru bu şarap yetiştirme bölgesine hoşgeldiniz” yazısı sizi karşılıyor. Hemen yanına 19. yüzyıl İskoç yazarı Robert Louis Stevenson’un bir Kaliforniya ziyaretinde yazdığı eserden; “...ve şarap şişede şiirdir...” özlü sözü iliştirilmiş. Dünyanın da en iyileri arasında sayılan Fransız Çamaşırhanesi’ne aylar öncesinden rezervasyon yaptırmadıysanız, sahibi Thomas Keller’in Bouchon fırın ve restoranını veya yeni girişimi Ad Hoc’u mutlaka deneyin. Günün ilk tadımı için damağı uyandıran köpüren şaraplar iyi bir seçim. Ünlü şampanya üreticilerinden Taittinger’in kurduğu Domaine Carneros veya prestij markası Dom Pérignon’dan anımsayacağınız Moët & Chandon’un şubesi keyifli ilk duraklar. Yountville’i vadinin en meşhur bağlarına evsahipliği eden Oakville izliyor. Bağın ortasına uçan daire inmiş izlenimi veren ultra-modern Opus One ile kurucularından rahmetli Robert Mondavi’nin ilk gözbebeği şaraphanesi burada karşılıklılar. Dünyanın en pahalı şaraplarından olan Screaming Eagle’ın bağı da burada. Oakville Grocery 1881 yılından beri bu yolun yolcusuna hizmet veren bir market. Vadide çoğu şaraphane ziyaretçilerine piknik imkanı sunduğundan burada her tür hazır yiyecek ve bolca şarap seçeneği var. Hazır sandviçler, salatalar, şarküteri ürünleri çeşit çeşit.
KALİFORNİYA ŞARABININ BİNBİR ÇEŞİDİ
Ancak yine de gurme alışverişte St. Helena’daki Dean & Deluca’nın üstüne yok. Dünyanın dört köşesinden özel malzemeler, almadan dilediğinizi tadabildiğiniz muazzam bir peynir reyonu ve Kaliforniya şarabının binbir çeşidi müthiş bir albeniyle sergileniyor. Toplam beş Amerikan ve oniki uluslararası mağazası olan Manhattan menşeli bu zincirin Napa Vadisi şubesi bambaşka. Oakville ile St. Helena arasında fark etmeden geçilebilecek kadar küçük Rutherford var. Vadinin tarihi açısından önemli şaraphaneleri barındıran kasaba prestij açısından Oakville’i aratmayan Cabernet Sauvignon bağlarına sahip. Tüm vadinin en işlek ve sempatik merkezi ise St. Helena. Girişindeki Taylor’s Refresher 1949’dan beri dünyanın en iyi hamburgercilerinden. Soğan halkası ve rokforlu hamburgerinizle kadeh veya küçük şişede vadinin efsane Cabernet’lerini eşleştirme imkanı sunan eşsiz bir mekan. Meşhur mutfak sanatları okulu CIA Batı Yakası şubesini burada kurmuş, yemek ile şarap kitapları da satan mağazası adeta bir müze. Vadinin en kuzeyindeki Calistoga Kasabası ise bambaşka bir cennet. Gün batmadan yirmidokuza paralel akan sessiz doğu koridoru Silverado Trail’den dönüş yoluna çıktığınızda farkedeceksininiz; Napa Vadisi’ni keşfe bir-iki gün yetmez. Daha nice dağlar, kıvrım kıvrım yollarla ulaşılan nice bağlar var.