Paylaş
Bir yıl daha uçarak geçti. Çocuk sahibi olunca seneler daha hızlı geçiyor derlerdi de, bana hep gülünç gelirdi... Oysa hanemizde yetişkinler çoğunlukta olmayı elden bırakalı beri, sanki birisi uzaktan kumandanın “hızlı ileri” tuşuna basmış gibi zaman akıp gidiyor. Haliyle yılbaşları bu izahı olamayan fenomenin daha da göze battığı zamanlar. Hani kim seneleri bana sormadan bilimkurgu bir geleceğe fırlattı gibi bir durumla, hatta dumurla karşı karşıyayım.
Bizim jenerasyonu önce George Orwell 1984 ile şaşırttı. Altmış yıl önce yazılan bu akıcı romanı okuyup bitirene kadar 1985 zaten çoktan oluvermişti. Şükürler olsun bu enfes kitabın karanlık kehanetlerinden uzak bir 80’ler geçirdik. Eurythmics’in müziğini dâhice işlediği filmini özgür zihinlerle Soğuk Savaş’ın sonlarına bağladık. Yeni geleceğimiz Prince’in 1982’de iz bırakan şarkısı 1999 oldu. Halbuki koca bir milenyum göz açıp kapatana kadar geride kaldı bile.
Durun bir hele, ne milenyumu, bir on yıl daha devirmek üzereyiz üstüne! Bir başka bilimkurgu başyapıtı olan 1968 Stanley Kubrick yapımı 2001 bir yana, 1984’te çekilen 2010 adlı devamının geçtiği yıla gün sayıyoruz. Kavımda şarap seçerken rekoltelerin yaşını kestirmek güç geliyor kimi zaman. Yok diyorum bazen gayri ihtiyari kendi kendime, 1997 açmasam, daha çok genç. Sonra bir hesaplıyorum, ne genci, neredeyse geçkin artık çoğu elim varmayan şarap.
Siz siz olun, yeni yılda kıyamamazlık etmeyin vakti gelen nadide şişelerinize. Hele paylaşacak sevdikleriniz, dostlarınız varsa hiç düşünmeden çekin alın o mantarı. Sonuçta dünyanın en kıymetli şarapları dahi bir mantar mesafesinde. Tek veya iki başınıza bitirememekten korkmayın, kalırsa takın mantarı yerine, koyun buzdolabına. Çoğu şarap bir-iki günde bırakın bozulmayı, daha da lezzetli olacaktır. Olmadı, baktınız o ilk keyfi kaçmış, hemen o şarapla bir yemek yapın!
Eş dost kalabalık restorandasınız. Masadakiler şarap dışında ne varsa onu içmeye kararlı o gece ama sizin gözünüz şaraptan başkasını görmüyor mu? Garsonunuzdan ısrarla kadehte şarap isteyin. Kadehte şarap sunmaya direnen mekanlara kafa tutun. Tek markadan başka seçenek sunmayanlara, sanki dünyada sadece iki şarap varmış gibi beyaz mı kırmızı mı diyenlere de. Çeşitlilik şarabın en cazip yanı, kısıtlamalarla mücadele en doğal hakkınız.
KURUYLA ŞİRAZ, KEBAPLA ÖKÜZGÖZÜ
Keza anlamsız gelen gereksiz ritüellere de itiraz edin. Şarap yeryüzünde 6 bin yıldır içiliyor. Garsonunuz mantarı kokladıktan sonra önünüze koyup “sıra sizde” gibi baktığında görmemezliğe gelin. Şarabın sağlığını sadece koku ve tat onaylar, mantar değil. Sonra şarabınız bozuksa, asla çekinmeden bu sorunu dile getirin. Size sorgusuz sualsız temiz bir şişe sunmak mekanların başlıca sorumluluklarından biri. Bozuk bir şarabın yemeğinizi, hele neşenizi bozmasına asla izin vermeyin.
Yeni yılda hayatınızda şarabın yerini biraz da olsa genişletin. Cesur olun. Aşinadan uzaklaşmaktan korkmayın, şarabı yemeğin bir parçası gibi kabul edip damağınızı yeniliklere açık tutun. Tüm üzüm cinslerini keşfetmeye çalışın, size hitap eden veya etmeyenleri yakından tanıyın. Eşleşmelerde sınır tanımayın. Kuru fasulyenin, kebabın yanında Şirazınızı, Öküzgözünüzü gururla yudumlayın. Beyaz etlerle hafif kırmızıları, kırmızı etlerle gövdeli beyazları deneyin. Canınız şarap çekmiyorsa inkâr etmeyin, bira, rakı, ayran, şıra, hepsinin yeri olsun sofranızda.
Kadehinizle baş başa zaman geçirirken damağınıza zihniniz destek versin. Su gibi değil, düşünerek yudumlayın. Şaraptan korkmayın, çekinmeyin. Milyon türü olsa da hepsi fermente üzüm suyu alt tarafı. Şarabın, bağcısının, yapımcısının, uzmanının en azından bir ayağı hep yere basmalı. Bir tarım ürünü çünkü şarap sonuçta. Asmanın kökleri toprağın altında, kimse şarap konusunda uçma hakkını kendinde bulmamalı. Sofralarınızda tuz, biber gibi eksik etmeyin şarabı. Yemekle ayrılmaz bir bütün yapın. Özel şişelere ise hakkını verin. Doğru zamanda, doğru mekânda, doğru kişilerle paylaşın. Şarap maneviyattır, tadının muhabbetle güzelleştiğini asla unutmayın.
Paylaş