Bağa zehirle şantaj

Tarihi 1976 Paris tadımının jürilerinden Aubert de Villaine bundan altı ay kadar önce gizli bir posta kutusu adresinden bir mektup alıyor. Romanée-Conti asmalarını zehirle öldürme tehdidi ve bunu durdurmak için bir milyon Euro fidye talebi

Chambolle-Musigny’de gece yarısı. İlk bakışta, binlerce küçük Fransız kasabasından farklı bir yanı olmayan, 300 nüfuslu, dingin bu yerleşim yerinde sıradan, sessiz bir gece. Ta ki huzuru virajları sertçe dönen bir otomobil kaçırana kadar... Mezarlığın yanından geçen bu otomobilin camı açılıp dışarı bir çanta fırlatılıyor. Cam kapanıyor ve otomobil gecenin sessizliğine karışıp gözden kayboluyor. Yaprak kıpırdamayan gecede fırtınadan önceki son sessizlik bu.
Çok geçmeden mezarlığın karşısındaki çalılıktan iki adam çıkıyor ve çevreyi kollayarak çantaya doğru ilerliyorlar. Yaşlıca olan, çantayı açtığında gözleri parlıyor. Genç adam tam bu sevince katılacakken gözlerini kamaştıran el fenerleriyle şaşkına dönüyorlar ve “Çevreniz sarıldı, teslim olun!” uyarısıyla irkiliyorlar, kollar anında havaya. Az sonra kelepçe sesleri eşliğinde hakları okunuyor. Başkomiser, operasyonun başarısından memnun bir ifadeyle, sahte Euro dolu çantaya yöneliyor.
Bir ay öncesinde, Paris Charles de Gaulle havaalanındayız. Göz alıcı mağazalardan Pure et Rare’in kavının önünde bir kadın cep telefonunu eliyle kapatıp satıcıdan yardım istiyor: “En iyi şarabınızı görmek istiyorum lütfen.” Görevli hiç çekinmeden 25 bin Euroluk şişeyi bir bebek taşırcasına kollarına alıyor. Az tartışmalı bir telefon diyaloğundan sonra kadın, “Tamam” diyor; “Hesaplısından birer kırmızı ve beyaz daha seçelim lütfen!” Kulaklarına varan tebessümünü gizlemeye çalışan satıcı “Memnuniyetle” diyor.

POLİSİN ZEKİ TUZAĞI

Fildişi Sahili’ne, Abican kentine kalkan uçağa yönelen kadının arkasından mağazadakiler bakakalıyor. Bu iki olayı birbirine bir Agatha Christie romanında detektif Hercule Poirot bağlayacak gibi gelse de hikayeler taptaze ve gerçek.
Ortak nokta? Dünyanın en kıymetli şarabını üreten Domaine de la Romanée-Conti’nin ta kendisi. Milyon Euro sahte fidye içeren çantaysa şarap dünyasındaki popüler lakabıyla DRC’nin sahibi Aubert de Villaine ile Fransız polisinin birlikte kurdukları zeki bir tuzaktan ibaret.
Tarihi 1976 Paris tadımının jürilerinden Burgonya’nın belki de en meşhur şarap adamı Aubert de Villaine bundan altı ay kadar önce gizli bir posta kutusu adresinden bir mektup alıyor. Şantajcının, Romanée-Conti asmalarını zehirle öldürme tehdidi ve bunu durdurmanın bir milyon Euroluk bedeli önce saçma geliyor. İkinci bir mektuba ilişik gelen bağın son derece detaylı bir haritasında Aubert de Villaine zehirlenecek ilk asmalarını da işaretlenmiş görünce olay ciddiye biniyor ve hemen polisle temasa geçiyor.
Daha sonra aynı şantajcının şaraplarını şahsen DRC’den daha da beğendiğim Burgonya’nın iki numarası Comte de Vogüé’ye da aynı mektuptan gönderdiği ortaya çıkıyor. Bir taşla iki kuş, neden olmasın! Her iki şaraphane de son derece kısıtlı sayıda üretim yapıyor. Bu şaraplara dünyada sonsuz talep var ama arz yok denecek kadar az. Böylece astronomik fiyatlar kaçınılmaz bir hal alıyor. Ortalama bir yıl olan 2007 rekoltesinde 5 bin şişe, adedi yaklaşık 4 bin Euro eden Romanée-Conti üretilmiş mesela.
Çarptığınızda 20 milyon Euro eden bu akıl almaz değerin karşısında 1 milyon Euro fidye neredeyse gülünç kalıyor. Yakalanan suçlular şaraphaneye düşman organize bir topluluk değil, acınacak bir geçmişle bağcılık okulundan sonra eğitimini kötüye kullanan fırsatçı bir baba ve ona alet olan oğlu çıkıyor. Gençliği ve fiilen masumiyeti göz önünde bulundurularak oğlu serbest bırakılıyor. Bağdaysa haritada işaretli iki asmadan biri hakikaten zehirlenmiş, diğeri ise zehirlenmek üzere kökü delinmiş bulunuyor.
Romanée-Conti bağının tarihçesi 1200’lere, Ortaçağ kesişlerine dayalı. Şarap fanatikleri için sonsuz manevi değeri olan bir toprak parçası bu. Abicanli kimliği meçhul hanımefendinin kaptığı şişe de bu bağın 1986 rekoltesi.
Aşı için çubuk kesip kaçırmak isteyenlerin sıkça yakalandığı efsane bağa bu denli ürkütücü bir saldırı ise bir ilk. Gastronomi ilminin babası Brillat-Savarin’in bu iki bağımsız ama garip olayı bir yere kadar açıklayan iki asırlık özlü bir sözüyle noktalayalım; “Burgonya, insanı gülünç düşüncelere iter!”
Yazarın Tüm Yazıları