6 yılda nereden nereye

Türkiye ziyaretimde ülkemizin en iddialı üreticilerinden seksen kadar şarabı değerlendirme şansına sahip oldum. Yaşanan değişiklik başdöndürücü.

Üç uzman 2004 yılında üç yüz kadar Türk şarabını kör tatmıştık. Bu rakam o yıllarda neredeyse piyasadaki tüm şaraplarla örtüşüyordu. Üzerinden daha sadece altı yıl geçmesine rağmen şarap sektörümüzde yaşanan değişiklik başdöndürücü. O yıl Tekel daha yeni özelleşmişti. İdealist ve ünlü bir mimar Bozcaada’da ilk hasatını yaptı. Bugün Kayra ve Corvus daha nice isimle beraber 6 sene önce hayal bile edilemeyecek kalite ve lezzette şaraplar yapıyorlar.
Son Türkiye ziyaretimde ülkemizin en iddialı üreticilerinden seksen kadar şarabı değerlendirme şansına sahip oldum. Bonkörce, hiç sakınmadan kendi seçtikleri şaraplarını beğenime sunanlara buradan sonsuz teşekkürler. Geçtiğimiz ay iki farklı tadım için aralarında dünyanın en önemli şarap profesyonellerinin de olduğu yabancı misafirleri ağırladık. Sayelerinde bununla şahit olunan büyük uyanışı damağımda da onayladım.
Yıllardır bir parçası olduğum Amerikan iş hayatının bana unutturduğu son dakikacılığı hatırlatan ufak tefek aksaklıklar dışında, değil numune cevap bile göndermeyen Gülor ve Kocabağ hariç bir düzine üreticimizden gurur verici şaraplarla tanıştım. Beni en çok sevindiren daha Şubat ayında San Francisco’da tattığım ve henüz piyasaya çıkmamış olan ünlü bir Fransız enolog destekli Pendore ve Côtes d’Avanos’lardaki kalitenin bir istisna değil geleceğin müjdecisi olması.
Şarap işte böyle meşakkatli, böyle uzun vadeli yatırım ve sabır gerektiren bir iş. En doğru yönde atılan dev adımların bile hissedilmesi için üzerinden çoğu zaman seneler geçmesi gerekiyor. Biz de büyük ölçekte Sarafin bağlarıyla temelleri atılan özel sektörün tek başına, devletten desteksiz yürüttüğü bağcılık yatırımlarımızın gerçek meyvelerini daha yavaş yavaş almaya başlıyoruz. Son ziyaretimde ilk kez ileri şarap ülkelerini hatırlatan devinimlere şahit oldum.

ÜÇ AYRI ÖLÇEK VAR

Öncelikle bağcılık ve şarapçılıkta sürekli değişen dünyanın tüm nüanslarını yakalamış bir kesim butik üreticimiz oluştu. Bunlar küçük ölçeğin kaliteyi ne denli etkilediğinin örnekleri. Kanımca bu özel grubun lideri Corvus. Onun yanısıra alfabetik sırayla Büyülübağ, Paşaeli ve Prodom akla ilk gelen isimler. Bu elit grubun elinden çıkan şarapları tattığınızda kendinizi bir anda dünyanın en kaliteli şaraplarıyla boy ölçüşebilecek bambaşka bir platformda buluyorsunuz.
Giderek belirginleşmeye başlayan ikinci önemli üretici sınıfımız da dev ölçekteki operasyonlarına ve yüksek üretimlerine rağmen kaliteli şarabı bambaşka yeni serilerle öne çıkaranlar. Haksızlık olmasın diye yine alfabetik olarak sıralarsak bunlar tahmin ettiğiniz gibi Doluca, Kavaklıdere ve Kayra. Yeni ve özel şaraplarıyla butik grubun yansıttığı tutku ve seçkinliği yakalayabilen, gerek imkanları gerekse birlikte oluşturdukları güçle örnek ve lider kurumlarımız.
Bir de üçüncü bir grup var ki bunlar üretim kapasiteleriyle butiklerle büyük üçlünün arasında kalan Pamukkale, Sevilen ve Turasan gibi yine köklü ve markalaşmış isimler. Bunlar arasında da son derece umut verici atılımlara rastlanıyor. Yine de tutarsızlıklar yaygın. İçlerinden birisi bir yandan ülkenin en muhteşem kırmızılarından birini üretebilirken diğer yandan oldukça vasıfsız, olmasa da olur vasatlıkta beyazlarla şaşırtıyor.
Haftaya tattıklarımdan en dikkat çeken şarapları yakından incelemek üzere...
Yazarın Tüm Yazıları