Hasret kalanlar için kar notları

Bu kış doğru düzgün kar yağmadı. En azından şu ana kadar eski yıllardaki gibi bir Ankara karı kaplamadı sokakları, caddeleri.

Haberin Devamı

Aksi gibi ben de bayılırım kara. Lapa lapa yağacak, ben de pencerenin kenarında, sıcacık çayım elimde sokaklara dalıp gideceğim...
Bu kış doğru düzgün kar göremedik madem dedik ve Oğul ve Ali ile Kartalkaya’da aldık soluğu... Dorukkaya Otel, zaten yıllardır her kış 2-3 günlüğüne bile olsa gidip kaldığımız, Kartalkaya’nın eski otellerinden. Kartalkaya’da Dorukkaya’dan başka bir de Kartal Otel var. Ve tabii yeni açılan ve dekorasyonuyla küçük, modern bir dağevi olan Golden Key.
Otelden çıkınca bir de baktım ki pek çok tanıdık sima orada! Ankaramızdan Eda-Suat Durkan, Refika-Tekin Güvensoy, Gönül- Koray Aydın, Dilek Özdemir ve eşi, İstanbul’dan Ronit Gülcan-Cem Hakko, Tuncer Öztarhan, her daim şıklığı ile dikkat çeken Selin İmer ve eski başbakanlarımızdan sayın Tansu Çiller ve eşi Özer Bey geçtiğimiz hafta Kartalkaya’nın konuklarındandı.

Haberin Devamı

DİKKAT EDİN HAYATINIZ KAYMASIN

Bir grup İstanbullu elit, Courchevel, Saint Moritz gibi Avrupa’nın jet-set kayak merkezlerini tercih ederken pek çok kişi de tercihlerini Kartalkaya, Uludağ, Palandöken hatta Sarıkamış ve Erciyes’ten yana   kullanıyor. Aslında son yıllarda yapılan otel ve pist yatırımlarıyla ülkemizdeki merkezler de Avrupa’yı aratmayacak nitelikte...
Oğul ve ben sık sık sahlep molası verip, yavaş yavaş kayarak sakin günler  geçirirken, Ali başında kaskı, ışık hızıyla, korkusuzca bütün gün yorulmadan siyah pistlerden kaydı. Ali’yi korkulu gözlerle seyrederken, bir kez daha anladım ki, kayak kesinlikle küçük yaşta başlanması gereken bir spor dalı! Düşünsenize, ben şimdi kayarken düştüm, bir yerimi incittim ya da daha kötüsü kırdım; bu kadar seyahat, iş koşturmacası, toplantılar derken resmen ben değil hayatım kayar!
Kısacık bir kayak tatili oldu bizim için ama üç gün de olsa, kar havası almak çok iyi geldi hepimize. Hem oksijen aldık hem de bu kışın kayak modasını da yakından takip etme fırsatını bulduk!
Son akşam lapa lapa kar yağarken kayak hocalarının ellerinde meşalelerle yaptıkları kayak şovlarını ve havai fişek gösterilerini izlemek de çok keyifliydi. Hem spor yaptık, hem de kalabalık şehir koşuşturmacasından uzak bir kaç gün geçirdik. Bence Ankara gibi merkezi konumda yaşayan bizler için kayak tatili çok avantajlı. Hem öyle sanıldığı kadar yüksek bedeller ödenmeden de yapılabilir. Kayaklarınızı, ayakkabılarınızı günübirlik bir seyahatte kiralayabilir, pistleri de cüzi bir ücretle kullanabilirsiniz. Haftanın yorgunluğunu mis gibi karlar arasında atabilmek için Mart’ın ortasına kadar zamanınız var! Bence bir fırsat yaratın ve kısa bir seyahatle karlar altında bembeyaz bir zaman yaratın.

Haberin Devamı

Dağda ne moda?

Efendim, bu kış yine son yıllarda olduğu gibi kaz tüyü yelekler pek moda. Tabii bu yeleklerin de kendi içinde modası var! Renklerden en çok fıstık yeşili ve parlak pembeler tercih ediliyor.
Bogner’in bu seneki kayak koleksiyonu gerçekten çok şık. Genellikle pantolonlardaki renk de bu taksi sarısı ve turuncu gibi fosforlu renklere uyum sağlaması için beyaz. Kayak sonrasında şömine başı sohbetlerde ya da yürüyüşlerde de hemen hemen herkesin üzerinde kar desenli büyük yün kazaklar ve kürklü çizmeler vardı. Bu modayı Afroditimiz Banu Alkan başlatmıştı biliyorsunuz. Uludağ’da çekilen bir filminden kareler hatırlıyorum. Fuşya parlak tayt ve kürklü çizmeler! Kimsede fuşya parlak tayt görmedim ama, dediğim gibi bütün kadınlarda kürklü çizmeler vardı.

Yazarın Tüm Yazıları