Paylaş
TÜRKİYELİ TABİRİ UYDURMADIR: BEN DE TÜRKİYELİ DEĞİL TÜRK’ÜM
“TÜRKİYELİ” konusundaki hassasiyetini bildiğim ve son kitabı ‘Türklerin Tarihi’nde Türk nedir, kime denir gibi konuları detaylıca anlattığı için önce yazar-tarihçi İlber Ortaylı’yı aradım. “Türkiyeli” ifadesinin TDK gibi bir devlet kurumu sözlüğüne girmesine (sonradan çıkarılmış olsa bile) inanamıyor ve diyor ki: “Türkiyeli diye bir kimlik yoktur. Türkiyeli tabiri de uydurmadır. Yenice uydurdular bunu da. Dışarıda tezgâhlanıp dayatılan ve içeride de kendini Türk hissetmeyenlerin kullandığı bir tabir bu. Zahmet etmesinler böyle şeyler uydurmaya... Bize ne olduklarını söylesinler, biz de kültürel unsurlarını muhafaza ettikleri için hürmet edelim ve onlara istedikleri şekilde hitap edelim. ‘Türkiye vatandaşıyım ama Laz’ım’ ya da ‘Kürt’üm’ desinler, olsun, bitsin! Sen Türk olmak istemezsen isteme. Ama senin yüzünden neden ben “Türkiyeli” gibi bir tabiri kabul edeyim, senin pabucuna gireyim? Fransalı, Almanyalı, İtalyalı, İspanyalı diye bir kimlik var mı? Yok. İspanyol değilse ‘Katalan’ım’ der. İtalyan değilse ‘Sicilyalıyım’ der. Bizimkiler uydurmuş bir Türkiyeli! Üçkâğıtçılık. TDK gibi bir devlet kurumunun ise böyle gayri ilmi bir düşünceye alet olması ayıptır, talihsizliktir, edepsizliktir!”
İlber Ortaylı
YAZIMI DEĞİŞEN KELİMELER
Güncel Türkçe Sözlüğü’nün 12. baskısında yazımı değiştirilen bazı kelimeler şöyle:
ESKİ GÜNCEL
Doğubeyazıt Doğubayazıt
Çiğ börek Çi börek
Yeşilzeytin Yeşil zeytin
Yeşilsoğan Yeşil soğan
Unvan Ünvan
Marmara Ereğlisi Marmaraereğlisi
Kayyum Kayyım
HALKI DİNLEYEREK SÖZLÜK YAPILMAZ
YAZAR, Dilbilimci Feyza Hepçilingirler, “Beraber bakalım şu değişikliklere” diyor, şöyle devam ediyor: “Doğubeyazıt - Doğubayazıt tartışması, eski bir tartışma özellikle de tarihçiler arasında. Çiğ Börek, iç malzemesi pişirilmeden yapılan bir börek türü ama ‘Çi’ denmiş. Ne demek ‘Çi?’ Yeşil eğer sıfat olarak anlamlı ise ayrı yazılır ama burada zeytinin/soğanın adı-türü yeşildir. Yeşil oldukları için denmemiş ki, kararmadan işlem gördükleri için ‘yeşil’ denmiş. Unvan meselesinde de durum benzer. Demem şu ki TDK, bu değişikliklerin çoğunu halkın kullanımına bakarak yapmış, eleştiriler ışığında tavır/yazım değişikliklerine gidilmiş. Oysa kurum halka değil, halk kuruma bakarak değişiklikler yapmalıydı.”
TÜRK EDEBİYATI
“Türkiyeli” meselesine gelince... “Türkiye’de yaşayan Türk’tür” gözü ile bakılıyor ama Türkler sadece Türkiye’de yaşamıyor ki... Kıbrıslı Türkler, Orta Asyalı Türkler de var. Dolayısıyla “Türkiyeli Türkler” denilebilir. Bir yandan da “Türkiye edebiyatı” demek çok anlamsız geliyor bana da. Fransa edebiyatı, İngiltere edebiyatı diye bir kullanım yok. O zaman “Türkiye” değil “Türk edebiyatı”.
Feyza Hepçilingirler
SÖZLÜKTEN ÇIKMASI YETMEZ
ESKİ baskıda yer alan ve cinsiyetçi olduğu gerekçesiyle sözlükten çıkarılan bazı kelimeler ise şöyle:
- MÜSAİT: Flört etmeye hazır olan, kolayca flört edebilen kadın.
- KİRLİ: Aybaşı gelen kadın.
- SERBEST: Ağırbaşlı olmayan, hoppa kadın.
“Sözlükten çıkarmak demek, dilden çıkarmak değil” diyor Hepçilingirler ve ekliyor: “Kelime kendi içinde anlamı koruduğu, toplumda o anlamla kullanıldığı sürece sözlükten çıkarsanız ne olur? Önemli olan zihniyet değişikliği. Dolayısıyla halkı dinleyerek sözlük yapılmaz. Kimsenin sözlükten ‘halk istiyor/istemiyor’ diyerek sözcük çıkarmak gibi bir hakkı yok. Sözlük bir dilin tüm söz varlığını kapsamak zorunda. ‘Bu hoşumuza gitmedi, atalım’ olmaz.”
DİL MESELESİ DAR ANLAMDA SİYASALLAŞMIŞ DURUMDA
Yazar, dilbilimci Necmiye Alpay ise konuyu dil/sözlük bilimi özelinde ele alıyor ve bir kelimenin sözlüğe alınması için kullanımının belirli yaygınlığa ulaşması gerektiğini belirterek, “Demek ki bu dili konuşanlar ‘Türkiyeli’ gibi bir sözcüğe ihtiyaç duymuşlar. O kelimenin anlattığı anlama ihtiyaç olmuş ki dile girmiş, kullanımı yaygınlaşmış. Bu tarz sözcüklerin belli bir kullanıma ulaştıktan sonra sözlüklere dahil edilmesi normaldir” diyor.
KESİN HÜKME VARILMAMALI
Alpay’a göre ‘Türkiyeli’ gibi sözcüklerin tartışma yaratmasının sebebi ‘kesin hükme’ varılması. Şöyle devam ediyor: “Türkiye’de yaşayan herkes Türk’tür. Türkiyeli denilemez’ hükmü, bilim dışıdır. Zira bir kelime birbirinden farklı bağlamlarda pekâlâ kullanılabilir. Dolayısıyla kelimenin hangi bağlamda kullanılacağına sözlükçü olarak hüküm veremezsiniz. Türkiye’de ne yazık ki dil meseleleri dar anlamda siyasallaşmış durumda. Tartışma da buradan çıkıyor. Oysa dilbilimin dillerle ilgili temel çalışma ilkeleri belirleyici olmalıdır.”
Necmiye Alpay
AYRIMCILIK İFADE ETSE DE HER SÖZCÜĞE İHTİYAÇ VAR
Cinsiyetçi ifadelerin sözlükten çıkarılmasının önemli olduğuna da değinen Alpay, ‘Ancak’ diyerek, parantez açıyor: “Sözlüklerin her kelimeye ihtiyacı vardır ve her sözcüğe de yer vermeleri gerekir. İlkokul düzeyi ya da orta bir sözlükte elbette bu cinsiyetçi ifadeler yer almamalı ancak büyük sözlükler için, örneğin 12 ciltlik bir sözlükte ayrımcı kelimeler de olmalıdır. Hayatta karşılığı olan sözcüklere bir çevirmen ya da yazar ihtiyaç duyabilir. Ya da bu kelimelerin kullanımı için özel işaretler belirlenebilir.”
Paylaş