Paylaş
ÖLÜMÜ YAŞLILIK İLE İLİŞKİLENDİRMEK HAKSIZLIK
Uzman Psikolog Serap Duygulu, yaşlılığı hastalık ve dolayısıyla ölmek ile ilişkilendirmenin sağlıklı olmadığını belirterek, “Güzel yaşlanan, yaşlılığında aktif olan öyle çok insan var ki! Bu yüzden böyle bir genelleme yapmak onlara haksızlık olur. Kaldı ki biz şu an konuşurken bile hastanede erken yaşına rağmen ölüm ile pençeleşen gencecik insanlar var, ‘Yaşlılık değil gençlik kötüdür’ diyebilir miyiz? Ölümü isteme ve bekleme hali yaşlanmaktan ziyade kişinin yaşadığı sorunlar ve o sorunlar ile ne kadar başa çıkabildiği, yetiştiriliş biçimi, hayat algısı ile alakalıdır, yaşla değil” diyor.
ACİZLİK DUYGUSU
Alain Delon gibi hızlı hayatlar yaşamış, geçmişte popüler olan, halkın gözünde belirli bir yere gelmiş kişilerin bir noktadan sonra eskisi kadar popüler olamama, bazı becerileri (oyunculuk gibi) kaybetme, halkın gözündeki (çılgın, seksi, yakışıklı, serseri vs.) imajını yitirme ve dolayısıyla ilgi kaybı yaşamaktan korkmasının kişide kendini öldürmek isteyecek kadar büyük bir acizlik duygusu yaratabileceğine değinen Duygulu, “Oysa yaşlanmak bir ayrıcalıktır. Başınıza gelen tüm olumsuzluklarla mücadele etmiş, bunlarla başa çıkmış, belki bazı şeyleri kaybetmiş ama karşılığını başka şekillerde alarak yolunuza devam edip bugüne varabilmişsiniz demek bu. Hayatınızın en sakin, tecrübeli, huzurlu olduğu noktadasınız. Eğer bu hayattan ‘keşke’ ve ‘iyi ki’lerine rağmen, sadece ‘yaşamış olduğunuz’ için bile keyif aldıysanız ya da alıyorsanız o zaman mutlu bir yaşlılık yaşarsınız” çıkarımını yapıyor.
ÖTANAZİ HAK MI
İLK kez Antik Yunan’da kullanılan ötanazi, “acısız ölüm”, “güzel ölüm” anlamına geliyor. Günümüzde ise daha çok ‘Yardımlı intihar’ anlamında kullanılıyor. 2 farklı ötanazi uygulaması var. Aktif ötanazi, hekimin hastanın ölümünü gerçekleştirmek için kasti bir müdahalede bulunması, örneğin hastaya ölümcül bir doz ilaç enjekte etmesi olarak tanımlanabilir. Pasif ötanazi ise hekimin hastanın hayatta kalmasını sağlayan müdahaleleri durdurması demek. Buna da örnek suni solunum yapılmaması ya da yaşam destek ünitelerinin fişten çekilmesi verilebilir. Alain Delon’un yaşadığı İsviçre, Hollanda, Belçika gibi Avrupa ülkeleri sürekli, dayanılmaz ve tedavi edilemez fiziksel-psikolojik acılarla boğuşan hastalar için ötanaziye hukuken izin veriyor. Peki sadece ‘yaşlı’ olduğu için ötanazi uygulanabilir mi? Duygulu, “Hayatta bundan daha saçma bir istek olamaz sanırım. Hiçbir sağlık problemi olmayan birinin ‘Bırakın öleyim’ demesi gerçekten ölmek istemesinden çok ‘Biraz da benimle ilgilenin’ çığlığı” diyor.
YENİLİKLERE UYUMLAN, HAYATA SARIL
65+ Yaşlı Hakları Derneği Üyesi Dr. Gülüstü Salur, yaşlılığa ‘yaşam evresi’ olarak baktığını ve yaşlılıkta da tıpkı bebeklik, çocukluk, ergenlik, gençlikte olduğu gibi ayak uydurmak zorunda kalınan yenilikler, değişimler, yoksunluklar olabileceğinin altını çiziyor ve diyor ki: “Önemli olan tüm bu yeniliklere uyumlanarak, hayata sarılmaktır. Bir bebeğin konuşamadığı ya da koltuğa oturamadığı için hayata küstüğünü gördünüz mü hiç? Bu nasıl saçma ise yaşlanmakta olan birinin de fiziksel dış görüntüsü değiştiği ya da bazı sağlık problemleri olduğu için hayattan vazgeçmesi de pek anlamlı değil. Var oluşunuzu sadece dış görünüşünüz üzerinden mi tanımlıyorsunuz? Alain Delon yakışıklılığı gidince yok mu olmalı? Onun bu isteği kendi var oluşu ile alakalı bir sıkıntısının olduğunun göstergesi.”
GÜZEL YAŞ ALMAYI BİLMEK LAZIM
TÜİK 2021, ‘İstatistiklerle Yaşlılar’ raporuna göre yaşlı olarak kabul edilen 65 ve üstü nüfus, son beş yılda yüzde 24 artarak, 8 milyon 245 bin 124 kişi oldu. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı yüzde 10’u geçti, ki bu da nüfusun yaşlandığını gösteriyor. Buraya parantez açayım çünkü Türkiye’deki yaşlılık kavramı ile bugünkü yaşlılık gerçeği pek uyumlu değil. 65 yaş, ‘yaşlı’ sayılsa da 65 sonrası 25-30 yıl daha yaşam mümkün. 65+ Yaşlı Hakları Derneği kurucu üyesi, Avukat Ayşe Doğruer kendini ‘yaşsız’ olarak tanımlıyor ve ‘Genç hissediyorum’ diyor. Annesinin 95 yaşında, vefat edene kadar aktif olarak çalıştığını, bunun ona enerji ve mutluluk verdiğini belirten Doğruer de halen aktif, çalışma hayatında. Diyor ki: “Yaşlılık güzel bir dönem. Daha toleranslı oluyorsunuz hayata karşı. Gençken kızdığınız ya da hırslandığınız şeyler anlamsız geliyor yaşlanınca. Ama güzel yaş almayı da bilmek lazım. Çevre ve arkadaşlık önemli. Etrafınız güzel insanlarla doluysa günler güzel geçiyor. Alain Delon’un röportajına üzüldüm. Gençliğinde çok beğendiğim bir aktördü, psikolojisinin bozulduğunu düşünüyorum. Çünkü hiçbir yaşlı, ki 86 yaşlı da sayılmaz, ötanazi isteyecek kadar yaşlılıktan bıkmış olamaz. Yaşlılık değil olsa olsa yeni yaşam tarzından sıkılmıştır. Değil ötanazi düşünmek keşke daha uzun yıllarım olsa.”
ÇALIŞMAK ÖNEMLİ
Avukat Doğruer, ‘Emeklilik hoştur ama boştur’ diyerek aktif çalışma hayatından el çekmenin doğru olmadığını savunuyor ve “Çalışma hayatı mümkün mertebe devam etmeli. Yanı sıra sinema, tiyatro, resim, müzik, seyahatler, sosyalleşmek bunlar kilit noktalar. Yaşamdan tat alabileceğiniz ne varsa hayatınızda olmalı. Yaşlılık hastalık dönemi değil, dolu dolu yaşanacak bir dönem” diyor.
'94 YAŞINDAYIM HER ŞEYİ YAPARIM'
Halkla ilişkilerin duayeni Betül Mardin, 3 ay önce Deutsche Welle için hazırlanan ‘Yaşlılık’ temalı kısa belgeselin konuğuydu. Muhakkak izleyin. Şöyle diyor Mardin: “94 yaşındayım. Ben her şeyi yaparım. Dans etmeyi, çalışmayı, yürümeyi, sinema, tiyatro, sergiye gitmeyi severim. Türkiye’de ne oluyor, gençler ne diyor? Hepsini takip ederim. Emeklilik diye bir şey yok benim hayatımda. Çalışmasam ne yapardım? Bilmiyorum. Sadece bir yaşam var. Durmak yok!”
Paylaş