Paylaş
GÖRÜŞME KAYITLARI DELİL DOSYASINDA
İDDİA 1: İsmail Küçükkaya şiddet iddialarını kesin bir dille yalanlarken, Fulya Soybaş’a “Ortada bir şiddet olmadığı için haliyle delili de yok” demişti.
Cevap: Annem, ablam, dayım ve Arzu isimli bir arkadaşım yaşadıklarıma tanık oldukları için mahkemede çıkıp şahitlik yaptılar. Fiziksel ve psikolojik şiddetin tüm detaylarını anlattılar. Bir gün Mersin’de konsere gitmiştik, bir kadınla mesajlaşmasını yakaladım, kavga ettik. O gün gözüme yumruk attı. Ki bu bardağı taşıran son damlaydı.
‘CANLI ŞAHİTLERİ VAR’
Ablamı görüntülü aradım. Yüzümün halini gösterdim. Başıma gelenleri anlattım. O da “Eda’yı çok hırpalamışsın, neden böyle yaptın?” diyerek İsmail’e mesaj attı. O mesajlaşmaları ve ayrıca o gün ablam ve annemle, olduğum yerden beni gelip almaları için yaptığım tüm telefon görüşmesi kayıtlarını mahkemede delil olarak sundum. Neden darp raporu almadım? İnsan kendine yakıştıramıyor o şiddeti. Utandım, korktum, çekindim. Karakola gitmek istemedim, başı derde girsin istemedim. “Bir şekilde yolunu buluruz” diye düşündüm. Ama o yolu hiç bulamadık. Bir kadının karakola ya da hastaneye gidip ‘Ben dayak yedim’ demesi çok zor. Hele ki bu kadın bir öğretmen, eşi de hayli tanınmış biriyse. Karşı taraf güçlü olunca yalancı kadın durumuna düşmekten de çekindim. Kaldı ki inkâr etmek isteyen raporu da inkâr eder. ‘Kapıya çarpmış, düşmüş’ der. Benim canlı şahitlerim vardı. Onların şahitliği ve delil olarak sunduğum mesajlaşmalar vardı. Bir şeyleri ispatlamak bu kadar zor olmamalı.
ŞİDDETİ BASİTLEŞTİRİYORDU
İDDİA 2: İsmail Küçükkaya: “Asla fiziksel şiddet uygulamadım.”
Cevap: İsmail bana 3 kez fiziksel şiddet uyguladı. İlk şiddet 2017 4 Mart’tı, ağzımı kapadı, nefessiz bıraktı. İkincisi 24 Mart’tı. Kafamdan tuttu, sürükleyerek ve ağzımı kapayarak, perde açık olduğundan kimse görmesin diye kütüphaneye doğru sürükledi: “Şu konumum olmasa ağzını burnunu kırardım” dedi ve üçüncüde yaptı da. Mersin’de gözüme yumruk attı, tırnakladı. Yaptığına şiddet demiyor, “Ne var bunda, bir şey yok” diyordu. Hep “Çok stresli bir şey yapıyorum. Bu stres insanı böyle yapar” diyordu. Basitleştirmeye çalışıyordu.
TEK DERDİM ŞİDDETİ İSPATLAMAK
İDDİA 3: Eda Demirci’nin bu çıkışı para, mevki için yaptığı ve hatta eşinin itibarını zedelemek için bazı çevreler tarafından kullanıldığı iddiaları var.
Cevap: Ben Atatürkçü bir kadınım. Ailem de öyle. Hepimizin durduğu nokta, geldiği yer bellidir. Sadece daha fazla sessiz kalamadım. Bir gün “Sadakat ya siyahtır ya beyazdır, gri olmaz” diye bir şey paylaşmıştım. Çıldırmış. Annemi aramış, tehdit etmiş. Zaten ondan sonra anlaşmalı boşanmaktan vazgeçtim, “Bu kadar çirkin bir adama dava açacağım” dedim. Ben kimsenin adamı değilim. Bana yapılan şiddeti ispatlamak tek derdim. “Bunun amacı para” diyorlar, oysa ben istediğim 1 milyon 200 bin TL tazminatı için “50 bin doları şuraya, 50 bin doları buraya bağışlansın” demiştim ancak öylesine yıldım ki ondan da vazgeçtim. Sadece altınlarım karşılığı 550 bin TL aldım ve boşandık.”
MESLEĞİMİ HOR GÖRÜYORDU
İDDİA 4: İsmail Küçükkaya: “Asla psikolojik şiddet uygulamadım.”
Cevap: Kendisine boşanmak istediğimi söylediğimde “Beni bırakıp nasıl gideceksin, bu hayatı nereden bulacaksın?” dedi. Egolu ve kibirliydi. Bulunduğu makamı beni aşağılamak için kullanırdı. Öğretmen olmamı hor görürdü. Özellikle şiddet olayından sonra “Sana mı inanacaklar, bana mı, sen kimsin?” diyordu. “Sen bir öğretmensin, ben İsmail Küçükkaya’yım. Farkında değilsin herhalde?” diyordu. Bunlar psikolojik şiddet değil de ne? Öğrencilerime ‘Haksızlık karşısında susmayın’ derdim. O noktada konuşmaya, başıma gelenleri anlatmaya karar verdim. Daha fazla sessiz kalamazdım.
BİRÇOK KİŞİ BENİ YALNIZ BIRAKTI
İDDİA 5: Eda Demirci, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü’nün kendisine sahip çıkmadığını söylemişti. Güllü ise “Tanımadığım numaralara geri dönmediğim için yargısız infaza tabi tutuldum” dedi.
Cevap: Kendisi defalarca İsmail Küçükkaya’nın programına konuk olmuş bir isim. Aradığımda kendimi tanıttım, kim olduğumu söyledim. Bana canlı yayına çıkmak üzere olduğunu söyledi. “Telefonunuzu kaydediyorum, size döneceğim” dedi. Ama arayan soran olmadı. Mesajlarıma da dönmedi. Ben bu süreçte birçok kişi tarafından yalnız bırakıldım. “Kadınlara pozitif ayrımcılık var” diyorlar ama böyle pozitif ayrımcılık göremedim. Her şeyimi çalınmış olarak görüyorum.
Paylaş