Paylaş
MUTASYONLAR BAĞIŞIKLIK ORANINI YÜKSELTTİ
Toplumsal bağışıklık neye denir?
Virüse karşı (hastalanarak/aşılanarak) bağışıklık kazanmış insanların sayısının artmasıyla, hastalığın bulaşmasının ve yayılmasının engellenmesine denir. Yani ne kadar çok kişi hastalığa karşı bağışıklık kazanırsa virüsün dirençli birine denk gelme ihtimali de o kadar artar, böylelikle hastalığın bir kişiden diğerine geçme ihtimali de düşer.
Peki toplumsal bağışıklık ne zaman oluşur? Bunu hesaplamak mümkün müdür?
Elbette mümkün. Toplumsal bağışıklığı R0 formülünü kullanarak buluyoruz. R değeri, bir kişinin hastalığı ortalama kaç kişiye bulaştırdığını gösterir ve her hastalığın bulaştırıcılığı farklıdır. Örneğin, grip için bu değer 1-2 kişiyken kızamık için 14- 15 kişi! Hastalığın kişiden kişiye bulaştırıcılığı ne kadar fazla ise toplumsal bağışıklık yüzdesi de o kadar yüksek olur. Hatırlayın, geçtiğimiz yıl, COVID-19 ilk çıktığında, R değeri (kişiden kişiye bulaşma oranı) 2-3’tü. Hadi yüksekten alalım, 1 kişi 3 kişiye bulaştırıyor diyelim; toplumsal bağışıklığın yüzde 67 olması lazımdı. Peki, bugün tablo aynı mı? Hayır, değil. Mutasyonlara bağlı çeşitli varyantlar var ve bulaşıcılık oranları da artmış durumda. 1 kişi 4-5 kişiye virüs bulaştırıyor artık. Yani demem şu ki en başta belirlenen yüzde 67 oranı bugün gerçekçi değil. Bu oran çoktan yüzde 80-85’lere çıkmış durumda. O nedenle ‘Oh, kurtulduk’ diyebilmek için bu yeni rakamı göz önüne almalı ya da toplumsal bağışıklık peşinde koşmayı bırakmalı ve sadece aşılamaya odaklanmalıyız.
TARİH VERMEK YANLIŞ OLUR
Şu an Türkiye’de toplumsal bağışıklık oranı ne?
Bağışık olmanın 2 yolu var. Ya aşı olacaksınız ya da hastalığa yakalanıp, yeneceksiniz. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 18 Mayıs itibarıyla 4 milyon 971 bin 245 kişi (yüzde 6-7) hastalığa yakalanıp, iyileşti. 2 doz aşısı yapılanlar 11 milyonu (yüzde 13-14), toplam yapılan aşı sayısı da 26 milyonu geçti. Bu da toplumsal bağışıklığın yüzde 20-25 arasında olduğunu gösterir ki biz varyantları da düşününce yüzde 80-85 olmalı dedik. O nedenle ‘Kesin bu tarihte kurtuluruz’ demek, beklenti oluşturmak yanlış olur. Yolumuz uzun...
AŞILAMAYI HIZLANDIRMAK ŞART
Aşılar peki? Herkesi bağışık hale getirmiyor mu?
Aşıladığımız her kişi maalesef bağışıklık kazanmıyor. Aşıların etkinlik ve etkililik oranları farklı. Etkililik, etkinlikten her zaman düşüktür. Ne demek istiyorum? Faz 3 çalışmaları sonrası, hani çıkıp, ‘Aşımız şu kadar oranda etkindir’ deniliyor ya işte o laboratuvar ortamında, en mükemmel koşullarda bulunan rakam. Gerçek hayatta öyle olmuyor. Mesela, Çin’den tedarik edilen Sinovac aşısının etkililiği Şili’de yüzde 67, Endonezya’da yüzde 96, Pfizer/BioNTech aşısının ise etkililik oranı İsrail’de yüzde 94 olarak belirlendi. Anlayacağınız aşıdan aşıya göre bağışıklık oranı değişebilmekte. Kısaca aşıladığımız her 10 kişiden 1-2’sinin bağışıklık kazanmadığını düşünebiliriz.
90 milyon doz yeni aşı gelecek. Toplumsal bağışıklığın yüzde 80-85 seviyelerine çekilebilmesi için çare olmaz mı?
Olur, tabii. Ama öncelikle aşı gelecek, şu an sınırlı sayıda var, bu bir. İkincisi de aşılar gelir gelmez hızlanmak lazım. Hedefe varabilmek için, diyelim ki yaz sonu, çok çok hızlı aşılama yapmak şart!
Şu an aşılama hızımız ne?
4 ayı aşkın sürede toplumun yüzde 14’ünü aşılayabilmişiz. Aynı hızda gidersek, önümüzdeki 4 ayda da yüzde 14 diyelim, toplumun yüzde 28’i edecek. 1 yılda da yüzde 42 olacak. Yani bu aşılama hızıyla toplumsal bağışıklık oranına ancak 2022 yaz aylarında ulaşmak mümkün. Ama o zamanda eski aşıladıklarımızın bağışıklığı düşecek, yeniden aşılama gerekecek. Bu böyle sarmal şeklinde devam edecek. O nedenle ne kadar hızlı hareket edersek o kadar iyi. Mesela Almanya ile nüfusumuz neredeyse aynı. Bizden 3 hafta önce aşılamaya başlamış ve bir doz aşıda bizim iki katımız kadar yapmış. Oysa biz yarışa hızlı başlamıştık hatta şubatta onları geçtik ama sonra yavaşladık. Şu an tek dozda 26 milyon civarındayız. Ortalaması günde 200 bin aşı eder ki son 2 haftadır 100 binlerdeyiz. Günlük en az 500 bin aşı seviyelerine çıkalım ki rahat nefes alalım.
AŞI ELİMİZDEKİ TEK SİLAH
Nasıl hızlanacak peki?
Sağlık personeli içerisinde yüzde 10, 60 yaş üzerinde ise yüzde 20-25 kadar aşı olmayan var. Bu kişiler tespit edilmeli, neden aşı olmadıkları sorulmalı. Nedeni tespit edildikten sonra da aşının neden önemli olduğu konusunda hem bu gruba hem de aşı tereddütü yaşayanlara eğitim verilmeli. Çünkü maalesef ki bizde sağlık- eğitim okur yazarlığı çok düşük. Aşı şu an bizim elimizdeki tek ve en etkin silah.
Paylaş