Paylaş
9 yıldır süren Suriye iç savaşı ve bölgedeki güç mücadelesinin sonucunu belirleyebilecek kadar kritik bir şehir. 34 askerimizi hain hava saldırısında şehit verdiğimiz İdlib niçin önemli, ‘Türk askeri neden orada?’ Uzmanlara sorduk.
STRATEJİK KONUMU
Suriye’nin kuzeybatısında. Hatay’ın yanı başında. Türkiye ile 130 kilometrelik sınıra sahip. Doğusunda Halep, kuzeyinde Afrin, güneyinde Hama, batısında ise Esad rejiminin ‘kalesi’ Lazkiye var. Rusya’ya ait Hımeymim Üssü burada. Kentteki otoyol; Türkiye, Suriye ve Ürdün’ü birbirine bağlıyor. Konumu stratejik. İdlib’de 2 milyon 400 bin civarında yerli nüfus, yaklaşık 1 buçuk milyon kadar da iç göçle gelen sivil var. Bunların yaklaşık 1 milyonu Türkiye’nin sıfır noktasında. Saldırılar nedeniyle ciddi bir göç dalgasının yaşanması söz konusu ki bu da Türkiye’yi endişelendiriyor.
AMAÇ SİVİLLERİ KORUMAK
Güvenlik Uzmanı Mete Yarar’a göre Türk askeri iki temel nedenle İdlib’de. 1. Sivilleri korumak 2. Olası göç ve sonrasında yaşanması muhtemel güvenlik zafiyetleri ile sosyolojik etkilerine yerinde müdahale etmek. Yarar anlatıyor:
1) “Türkiye aslında şu an 4 bölgede Suriye’de. Bunların üçü Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtı bölgesi. Bu 3 görevde de Türk askeri, Bileşmiş Milletler gözetiminde ve 1998’de imzalanan Adana Mutabakatı ile ‘tek taraflı’ Suriye’ye geçti. O bölgedeki terör unsurları temizlendi. İdlib’deki misyon ise bu üçünden daha farklı. İdlib, bir barış gözlem görevi. Türk askeri, barışı tesisi etmek adına Rusya ve İran’dan alınan davet üzerine ateşkesi sağlamak ve bölgede devam eden çatışmaları önlemek için İdlib’e girdi. Bölgede gözlem noktaları kuruldu. Bunların 12’si Türkiye, 10’u Rusya, 7’si İran’ındı. Esad yönetimi de Türk askerinin İdlib’de bulunması konusuna ses çıkarmadı. Misyonumuz sivil halkın korunması ve saldırıları engellemekti.
2) Türkiye’de uzun süredir Suriyeli sığınmacıların durumu ve nereye gidecekleri konusu tartışılıyor. Resmi rakamlara göre 3 buçuk milyon kayıt dışı ile 4 milyon Suriyeli Türkiye’de geçici sığınmacı konumunda. Şimdi soru şu. Türkiye, yeniden bir 4 milyon mültecinin daha sınırdan girmesine hazır mı? Bence değil. Bunun sosyolojik ve güvenlik anlamında büyük kaygı yaratacağı aşikâr. Peki, İdlib’den yaşanması olası yeni bir mülteci akınını nasıl engelleyeceğiz? Sınıra duvar çekerek mi? Hayır. Güç kullanarak mı? Hayır. O zaman tek şansınız var. O da Suriye içerisinde, İdlib’de yaşanabilecek güvenli bir bölge kurmak. Yani, bir başka deyişle ‘vatan toprağı’ olamamasına rağmen yeni bir göç dalgasının yaratacağı sıkıntıyı önlemek adına Türk askeri ‘sınır ötesi’ bir müdahale yapıyor. PKK’nın Türkiye’de eylem yapmaması adına Kuzey Irak’ta yürütülen Pençe harekâtı ya da DAEŞ’ın olası eylemlerini durdurmak için Fırat Kalkanı harekâtı gibi. Misyon farklı amaç aynı.
MEŞRU MÜDAFAA HAKKIMIZI KULLANIYORUZ
Yeditepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın, Suriye’de yürütülen askeri harekâtların Türkiye’nin meşru müdafaa hakkı olduğunu ve BM’nin 51. maddesine dayandığını söylüyor. Caşın “Sınırlarımızın hemen ötesinde meydana gelen terör faaliyetleri Türkiye’nin 9 senedir güvenliğini tehdit etmekte. Özellikle PKK/PYD ile diğer terör örgütleri otorite boşluğunu kullanarak Suriye’yi terör yuvası haline getirdi. Meselenin birinci boyutu terörle mücadeledir” diyor. Türkiye’nin bu harekâtları yapmaması durumunda sınır boyunca terör geçiş üssü oluşacağını belirten Prof. Dr. Caşın, İdlib konusunda ise Rusya ve İran’ın deyim yerindeyse ‘kapan taktiği’ uyguladığını belirtiyor. Caşın “Rejimin şiddetinden kaçan insanlar İdlib gibi dar bir coğrafyaya sığındı. Bu insanların korunması maksadıyla 3 devlet Türkiye, Rusya ve İran, Astana ve Soçi mutabakatları ile bölgede ateşkes sağladı. Ancak sivil halkın içine karışmış PKK, HTŞ ve El Kaide gibi terör grupları ateşkesi ihlal etti. İnsani hukukun temel unsurlarına aykırı olarak özellikle siviller hedef alındı. Evler, hastaneler, okullar vuruldu. Burada yaşayan 1 milyon 300 bin kadar Suriyeli sınırımıza kadar püskürtüldü. Türkiye işte bu insani suçu önlemek adına İdlib’dedir” diyor.
SINIRDAKİ OYUNA MÜDAHALE EDİYORUZ
Güvenlik uzmanı Abdullah Ağar, ‘Türk askeri neden İdlib’de?’ sorusuna “Gelecekte karşı karşıya kalabileceğimiz son derece ağır güvenlik sorunları ile antropolojik, sosyolojik, ekonomik sorunları yerinde Suriye’de domine etmek, durdurmak ve mümkünse ötelemek için” diyerek yanıt veriyor. Ağar şöyle devam ediyor: “Diğer tarafıyla da sahada milli onura denk düşecek bazı tehditler gelişti. Bunlardan biri oradaki 12 gözlem noktamızın rejim unsurlarının etki alanı içinde kalması. Yani, şu an birçok Mehmetçiğimizle bağımız yok. O bağı başkalarının irade ve inisiyatifine gerek kalmadan bizzat kurmak zorundayız”. Ağar’a göre bölgede bulunmamızın önemli bir başka nedeni de terör oluşumları. Örnekliyor: “Suriye’yi insansızlaştırma projesi var. Bunun jeopolitik kökleri var. Birileri parçalanmış Suriye fotoğrafı üzerinden coğrafyada oyun oynuyor ve bu oyunun bir şekilde engellenmesi gerekiyor. Tamam, biz Suriye’nin dışında kalalım. Ama, o zaman da birileri Suriye’yi bambaşka bir denklemin içerisinde parçalayacak ya da kendi menfaatleri için kullanacak. Türkiye’nin bu noktada inisiyatif üretmesi ve bu denklemlere dahil olması gerekiyor.”
Bu saatten sonra Türkiye’nin mücadelesini sadece kendi sınırları içinde sürdürmesinin mümkün olmadığını anlatan Ağar, “Gönül ister ki mücadele o ülkelerin iradeleri ile işbirliği içinde olsun ama öyle bir irade ne Irak’ta ne de Suriye de var. İran’ın tavrı da son derece çelişkili. Bu nedenle teröristlerin topraklarımızda etkin olmasını engellemek adına ‘güvenlik kuşağı’ oluşturulmalı” diyor.
SURİYE’YE VERİLEN SÜRE DOLDU ŞİMDİ NE OLACAK
Türkiye’nin Suriye ordusunun İdlib çatışmasızlık bölgesi sınırları dışına çekilmesi için verdiği süre doldu. Caşın’a ‘Türkiye, Rusya ile diplomatik çabalarını devam mı ettirecek yoksa kapsamlı bir askeri operasyon mu başlatacak?’ diye soruyorum. ‘Şimdilik’ diplomasi yolunun ağır bastığını söylüyor ve ekliyor: “Türkiye’nin asla ve asla Suriye’de toprak talebi yoktur. Amaç, bir an önce iç savaşın bitirilmesi ve Suriye vatandaşlarının ülkelerine dönmesinin sağlanmasıdır. Ancak diplomasi sonuç getirmezse Türkiye kuvvet kullanmaya devam edecektir.”
Paylaş