Paylaş
RAHATLAMA ZAMANINI BELİRLEMEK ELİMİZDE
BİLİM Kurulu üyesi Prof. Dr. Recep Öztürk: “Vaka sayılarımızda bir azalma, iyileşme oranlarımızda da artış var. Bu iyi yoldayız demek. Ama bana ‘Ne zaman rahatlayacağız?’ diye soruyorsanız size ‘Şu gün’ diyemem. Çünkü bu zamanı biz kendimiz belirleyeceğiz. Kurallara uyarsak her şey güzel olur. Bakın, yaklaşık 6 milyonluk bir ülke olan Singapur bu işi çok başarıyla yönetti. ‘Bitti’ denilirken şimdi son baktığımızda vakalarda yeniden bir artış var. Bu ne demek? Kontrollerde en ufak bir gevşeme, bir rehavet duygusu tekrar vakaların ve ölümlerin artması anlamına gelebilir.”
KURALA UYAN KURTULUR
Prof. Dr. Öztürk, şöyle devam ediyor: “Bu şekilde devam edersek 15 Mayıs’ta vaka sayısının en düşük noktaya varmasını bekliyoruz. Tarihlerin tutması bizim kurallara ne kadar uygun davrandığımızla doğru orantılı olacak. Korunma tedbirleri, sosyal mesafe, maske ve eldiven kullanımı, bıktınız duymaktan ama hayati önem taşıyor. Bunları ihmal edersek daha çok bekleriz. Bunun bayramı seyranı yok. 2. aşamayı beklerken 2. dalgayı görmemek için az daha sabır.”
İYİLEŞEN HASTA SAYISI VAKA SAYISINDAN FAZLA
HACETTEPE Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, bugünki noktaya kuralların başarıyla uygulanmasıyla varıldığının altını çiziyor.
Ceyhan, “İyileşen vaka sayısı günlük vaka sayısından fazla ise başarılıyız demektir. Ki biz bu noktaya mayıs ayı gibi varmayı beklerken, beklenenden çok daha önce geldik. Şimdi burada en az 1 hafta 10 gün kadar duraklama yaşamak gerekiyor. Eğer bunu başaramazsak bu kadar emek de boşa gider” diyor.
SİPERE YATIP BEKLEYİN
Prof. Dr. Ceyhan, “Artık bu noktaya geldik, başardık” düşüncesinin son derece yanlış olduğunu belirtiyor. Ceyhan, “Tedbirleri gevşetmek demek başa dönmek demek. Virüs hâlâ ortada. Yüzde 95’imiz henüz bağışık değil. 2. aşama rastgele başlamayacak. Devlet öncelikleri belirleyecek, insanlar da buna uyacak. Sanki etrafta bir düşman dolaşıyormuş, bizler de sipere yatmış, bekliyormuş gibi davranacağız. Olabilecek her atak ancak tedbirle püskürtülebilir. Böylelikle feraha varacağız” diyor.
HAZİRAN BAŞINDA 2. AŞAMA BAŞLAR
SAĞLIK Bilimleri Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlyas Dökmetaş, 10 ildeki 25 hastanenin verileri ve hekim arkadaşlarının görüşlerine dayanarak sürecin iyi gittiğini söylüyor. “Nedir bu iyi kriteri?” diye soruyorum. Dökmetaş, baraj problemi üzerinden yanıtlıyor:
BAYRAMI ATLATIRSAK GÜZEL GÜNLER BİZİ BEKLİYOR
“Vaka sayımız azalıyor. Bu, havuzu dolduran çeşmenin suyu azaldı demek. Havuzda iki de suyu boşaltan çeşme var. Biri kayıplarımız. İkincisi ise taburcu ettiğimiz hastalarımız. Kayıp sayımız, şükür ki az. Taburcu ettiklerimizin sayısı ise beklenenden yüksek. Yani havuzdaki su da azalmaya başladı. 4 günlük sokağa çıkma yasağı sonrası henüz taburcu olmayan hastalar var. Bu hafta onlar da taburcu olunca sayılar daha da iyi olacak. 23 Nisan’da günlük iyileşen sayısı, ilk defa günlük vaka sayısını geçmişti. Harika bir bayramdı. Şimdi aynısını 19 Mayıs için bekliyorum. Ramazan Bayramı’nı da atlatırsak, atlatırsak diyorum, çünkü gelenekler gereği bayramlaşmaya gidilir, el öpülür. En azından bu bayram adetleri bir kenara bırakırsak haziranda bizi güzel günler bekliyor.”
KADEME KADEME RAHATLAYACAĞIZ
Prof. Dr. Dökmetaş, “Haziran başı dedik ama bu salgın bitti demek değil” diyerek 2. aşamanın birinci aşamaya göre zor geçebileceği sinyalini de veriyor. Neden zor? Dökmetaş, “Maskeler çıkarılırsa, sosyal mesafe kuralları hiçe sayılırsa bu kadar uğraş çöpe gider de ondan. O nedenle kademeli bir rahatlama olacak. Mesela haziran ayında kısıtlı müşteri almak, her şey dahil sistemini kaldırmak, sosyal mesafe kurallarına uymak, personele iyi eğitim vermek, sıklıkla el yıkamayı bir alışkanlık haline getirmek koşullarıyla büyük oteller ve bazı işletmeler açılabilir. Ancak ülkemizde maalesef insanlar illa ‘yasak’ derdinde. O kadar uyarıya rağmen illa peşlerine polis, jandarma düşsün istiyorlar. Bugün bir bakıyorum insanlar el ele, sarmaş dolaş, maskesiz. Kurallara harfiyen uymadan bir rahatlamadan, ‘Bu iş bitti’ denilene kadar tam bir ferahlamadan söz edilemez” diyor.
Paylaş