Paylaş
Korkusunu ne kadar yendi bilemiyorum ama sosyal medyada çok mavrası yapıldı bu durumun. Kiminin de hakarete vardı eleştirileri. Ama hiçbiri belli ki bir “arayış” içinde olan güzel sunucuyu yolundan döndürmedi. Ve bu kez de “karanlık inziva”ya çekildi. Gözleri 3 gün boyunca bantla kapalı şekilde yaşadı ve bu deneyimini de paylaştı. Şöyle bir baktım: “Bu neyin kafası?”, “Derdin mi yok abla?” gibi yorumlar revaçta yine. Ancak şu da bir gerçek ki yoga, reiki, nefes, enerji gibi konular son 10-15 yıldır hayli popüler. Bu eğitimlere katılanlar da sanıldığı gibi sadece büyükşehirlerde yaşayan beyaz yakalılar değiller. İşte bu noktada şu soruları sordum: Ne arıyor, neyi bulmayı ümit ediyorlar? Amaç ne? Hayattaki sorunlarımızın temel kaynağı toplumsal tasarım değil de sadece bireylerin kendi yanlış ve yetersizlikleri olabilir mi gerçekten?
Karanlık inziva - buz banyosu
BU HAYATA SADECE YEMEYE, İÇMEYE ÇALIŞMAYA GELMİŞ OLAMAYIZ
Holistik Yaşam Koçu Aysun Akçalı, 2019’da Bali’deki tek Budist tapınağı Brahmavihara- Arama’da 10 günlük sessizlik inzivası yaşamış. Sabah 03.30’da başlayan meditasyonlar akşam 22:00’a kadar sürerken, gün içinde sadece bir öğle yemeği ve akşam saat 17.00’da da sütlü bir çay verilmiş. Bir öğün atlasam ertesi gün hayli agresif oluyorum ben. Haliyle “Derdin neydi?” diye soruyorum.
“BİR BEN VAR BENDEN İÇERİ”
Yanıtı şu: “Yoga ya da benzer öğretiler kafa üzerinde durarak instagrama fotoğraf atmak değildir. Yoga; kadim bir felsefe ve kendini bulma yolculuğudur. 10 gün kimseyle konuşmayarak, göz göze gelmeyerek, bir nevi oruç tutarak, nefsimize odaklanarak manevi öz’ü arıyoruz, ‘hakikat’i anlamaya çalışıyoruz. Çağla Şıkel’in yaptığı gibi gözü kapalı kalmanın, benim gibi inzivaya çekilmenin ya da size ‘garip’ gelen bir pozisyona girmenin... Bunların hepsinin aradığı ve öğrettiği tek bir şey var: Özünde sen kimsin? Yunus Emre’nin de dediği gibi: ‘Bir ben var benden içeri...’ Ben, işte bu noktada özümle buluşuyorum. ‘Neden inziva? Neden gözünüz kapalı?’ dersen de insan dışarısı yani madde dünyası ile ilişkisini kestiğinde ancak içe döner ve 5 duyusu ile yaşar da ondan.”
Aysun Akçalı
ÖZ’ÜMÜZÜ ARAYIŞTAYIZ
“Hayat sadece gezmek, yemek, içmek, çalışıp, çok para kazanmak, seks yapmaktan ibaret olamaz. Tüm bunların ötesinde bir şey var. O ‘öte’nin ne olduğunu anlamaya yardımcı olan araçlardır yoga, reiki, nefes gibi öğretiler. Bu öğretilerin adı toplumlara göre değişebilir elbette. Hindistan’da başka Anadolu’da başka olabilir. Sufizm örneğin... İnsanın akıl yoluyla erişemediği ilahî hakikatleri manevi latifelerle arıyorlardı. Sufiler mecbur kalmadıkça dışarı çıkmayarak, kimseyle konuşmayarak, günü tek zeytin ile geçirerek 40 gün boyunca çilehanede kalıyordu. Zira ancak bedeni terbiye ettiğinde öz’de bir ruh olduğu idrakine varırsın. “Unutma ki Allah bize şah damarımızdan yakındır.”
BEN DE GEÇTİM O YOLLARDAN
- Peki, özellikle sosyal medyada “Bunların da derdi yok!” gibi yorumlar canınızı sıkıyor mu?
Hayır. Çünkü ben de geçtim o yollardan. Bir insanı yargılamak kolay ama anlamak zordur. Her şeyin bir bütün olduğunu bir kez anladıktan sonra kim ne demiş ne giymiş ne yemiş nereye gitmiş... Hepsi inan anlamsız hale geliyor. Ki toplumsal tasarımın yolu bireysel tasarım ve koşulsuz sevgiden geçer.”
KENDİMDEN BAŞLAYARAK BÜTÜNE KATKI VE ŞİFA SUNMAK İSTİYORUM
Geçtiğimiz haftalarda yine sosyal medyaya düşen bir görüntü çok konuşulmuştu. Hatta “ormanlık alanda bağırıp, silkelenerek terapi yapan grup” başlıkları açıldı onlar için. Grubun eğitmeni, bütünsel akış yaratıcısı Ülkü Bilge’yi aradım.
O SADECE BİR AN’DI
Diyor ki: “Silkelenip, rahatladığımız bir esnada içimizden geldiği gibi de bağırdığımız 10 saniyelik bir video paylaşmıştım. Viral olduk. ‘Neyin kafası bu?’ diyenden tut ‘Bunlara sabah 9 akşam 5 iş lazım’ diyene, hakaret edene hatta küfredene kadar... Ne yorumlar! Oysa o sadece bir an’dı. Rahatlamak, gevşemek için. Başkasını yadırgamak için söylemiyorum ama bırakın yasaklı maddeyi ağzıma içki dahi sürmüyorum ben. Çünkü ‘kafa yapan’ her şey zaten kendinden uzaklaşmak- kaçmak içindir oysa benim derdim ‘kendime yaklaşmak.’ Gerçeği bulmak. Hepimiz bu hayatta acı, tatlı, iyi, kötü, güzel, çirkin ve hatta anlamlandıramadığımız çok farklı duygular yaşıyoruz. Ve günün sonunda da şu soru ile baş başayız: ‘Neden ben?’ İnsan olmayı tecrübe ederken, başımıza gelenlerin ana kaynağına, nedenlerine inmek, bir anlam çıkarmak, gerçeği bulmak, kendimi- öz’ümü bulmak benim niyetim.”
Ülkü Bilge
KONFOR ALANIMIZDAN ÇIKABİLSEK
Bütünsel akış eğitmenliğine başlamadan önce sosyal medyada önerildiği gibi sabah 9 akşam da ‘ne zaman biterse’ çalıştığı bir işi varmış Bilge’nin: “Bankacıydım, çok mutsuzdum. Mide krampları ve boyun ağrısı dayanılmayacak düzeydeydi. Hep huzursuz, stresliydim. Sadece para kazanmak için sevmeden yaptığım bu iş ve maruz kaldığım samimiyetsizlik beni ruhen ve bedenen tüketiyordu. Dolayısıyla bu yolculuğa da kendime şifa bulmak için çıktım. Bugün çoğumuz benzer bir noktadayız aslında. Ancak konfor alanlarımızdan çıkamıyoruz. Şunu sormaya korkuyoruz: Tüm bunların bana katkısı ne? Ben ‘maddiyat’tan vazgeçtiğim, maneviyata, içime yöneldiğim an şifalandım. Bir gün bu açıdan bakabilirseniz, aradığınız cevapların acımasız eleştirileriniz ve kötü sözleriniz ya da öfkenizde saklı olmadığını göreceksiniz. Hayatımın her anında kendimden başlayarak bütüne katkı ve şifa olmak tek niyetim. Toplumsal şifa bireylerin şifası ile mümkün.”
Paylaş