Paylaş
EĞİTİME ARA DOĞRU KARAR
Çocuklar virüse karşı dayanıklı ancak yetişkinlere virüs bulaştırdıkları da bilimsel bir gerçek. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği Genel Başkanı Oğuz Özat, virüsün çocuklar aracılığıyla risk grubundaki yetişkinlere bulaşmasını engellemek adına okulların kapatılmasını doğru karar olarak nitelendiriyor. Ancak çocukların evde neredeyse ‘tecrit’ edilmesine karşı. Özat “AVM’lere gitmeyin, dışarı çıkmayın deniyor. Ben buna karşıyım. Pek tabii ki parka, bahçeye gidecek veya yakın çevresi ile iletişimde bulunacak bu çocuklar. Fiziki sağlığı koruyalım derken ruhi bir bunalıma düşürebilirsiniz hem kendinizi hem çocuklarınızı. Kişisel hijyene dikkat ettiğimiz sürece günlük yaşamı devam ettirmekte problem görmüyorum” diyor.
Özat, ebeveynlerin sağduyulu ve sakin kalmaları gerektiğini belirtiyor ve şöyle devam ediyor. “Bu çocukların anne-babaları işe gitmeye devam ediyor. Ama onlar evde. Çocuk ‘Onlar dışarı çıkıyor, o zaman ölecekler’ diye düşünebilir, kaygılanabilir. Tatilin hastalık nedeniyle öne çekilmesi zaten kendi içerisinde yeterince korkutucu bir durum. O nedenle, rehavete kapılmadan ancak sakin kalarak, ölümü zikretmeden bunun geçici bir durum olduğu izah edilmeli” diyor.
ÇOCUKLAR DAHA AZ ETKİLENİYOR
DSÖ’nün araştırmasına göre çocuklar, yetişkinlere oranla COVID-19’a karşı daha dayanıklı. Çin’de virüs bulaşan hastalar ile yakınlarını inceleyen bilim insanları, çocukların virüse yakalanma oranının yetişkinlerle aynı olduğunu, ancak semptomların hafif seyrettiğini belirledi. Bazıları hiçbir hastalık belirtisi göstermeden iyileşti. Nedeni ise daha sağlıklı akciğerlere sahip olmaları. Resmi verilere göre, 0-9 yaş aralığında COVID-19 kaynaklı ölüm yok. 10-19 yaş aralığındaki ölüm oranı ise yüzde 0.2.
KALİTELİ ZAMAN GEÇİRİN
1 haftalık tatil, hemen ardından 1 haftalık uzaktan eğitim. Yani, öğrenciler 2 hafta boyunca evde. Asıl soru ise “Dört duvar arasında zaman nasıl geçer?” Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Burak Doğangün anlatıyor: “Kendi endişelerimizi gidermekte zorlandığımız bu gibi dönemlerde, çocuklarımızdan bilgi saklamayacağız. Onlara karşı samimi olacağız. Yeterli tedbir alındıktan sonra dışarı çıkmakta zarar yok. En azından birkaç saatliğine. Evde ise kaliteli zaman geçirmeye gayret edin. Kitap okuma alışkanlığının edinilmesi adına müthiş bir fırsat. Okuyacağız, resim yapacağız, şarkı söyleyeceğiz. Ergenlik çağındaki çocuklar için dünya literatürüne girmiş kaliteli, kült filmler var. İzleyeceğiz. Çocukların yalnız kalmasına, hayal dünyalarını geliştirmelerine, kendi kendilerine yetebilmelerine imkân vereceğiz. Tatil demek sınırsız TV ve internet demek değil! Kutu oyunları oynayacağız, maketler yapacağız, ders çalışacağız. Zamanı en verimli haliyle kullanacağız.”
HAYAT DEVAM EDİYOR
Davranış Bilimleri Enstitüsü Kurucu Başkanı psikolog Emre Konuk: “Bu her zaman başımıza gelen, sıklıkla karşılaştığımız bir durum değil. Tatil değil, önlem olarak görmek lazım. Ancak hayat devam ediyor. O nedenle de tam bir tecrit uygulanmamalı. Kalabalık yerler değil elbette ancak kişisel önlemler alındıktan sonra sosyalleşmekte de sorun görmüyorum. Ayrıca olan biten neyse tam ve dürüst olarak çocuklara anlatılmalı. Yaşlarına uygun bir dille, onlarla konuşmak, belirsizliğin getireceği kaygı ve korkunun önüne geçer.”
BİRKAÇ İPUCU
Boncuk veya nohut gibi küçük taneli şeyleri şişenin içine koyarak sayı saymayı öğretebilir,
Odadaki bazı eşyaları saklayıp, çocuğunuzdan bu eşyaları bulmasını isteyebilir,
Gözler kapalı, dokunarak bir nesnenin ne olduğunu tahmin etme oyunu oynayabilir,
Aile albümlerine bakarak fotoğraftaki kişileri bulmasını sağlayabilir,
Dama, satranç oynayarak kaliteli zaman geçirebilir,
Kâğıt ya da kartonlarla küçük maketler yapabilir,
Mandallarla renk bulmaca oynayabilir,
Boyama yapabilir,
Mutfakta zaman geçirebilirsiniz.
SORGULAMAYI BIRAK KİŞİSEL TEDBİRİNİ AL
Evde bakım uzmanı Dr. Tayyar Vardar toplumda ‘ne olacağını bilmemekten’ kaynaklı kaygı olduğunu söylüyor. Vardar, her burnu akanın “Acaba korona mıyım?” diye endişelenmesine gerek olmadığını belirtiyor. Risk grubundakiler 60 yaşın üzeri ve kronik hastalıkları olanlar ile kanser tedavisi görenler. Vardar şöyle devam ediyor: “15 milyona yakın diyabet hastası, 4 milyondan fazla KOAH hastası var. Bugüne kadar ihmal ettiyseniz, hastalığınızı kontrol altına almadıysanız, siz de risk altındasınız.” Vardar kendisine sıklıkla “Parka gidelim mi, metroya binelim mi?” gibi sorular yöneltildiğini söylüyor. Cevabı net: “Sorgulamayı bırakın. Kişisel hijyeninize dikkat edin! Önleminizi aldıktan sonra izole bir yaşam sürmenin mantığı yok. Evde de hijyen önemli. Çamaşır suyu kullanın. Silip süpürün. Kapı kollarını temiz tutun. Evi havalandırın” diyor. Türkiye’de yarım milyon Alzheimer, 400 bine yakın da yatağa bağımlı hasta olduğunu belirten Vardar, “Bu insanların hastane hizmetlerinden hele ki böyle bir süreçte yararlanması mümkün değil. Kamunun, belediyenin ve özel kurumların evde bakım hizmetlerinden faydalanın” diyor.
Paylaş