Paylaş
Bir salata, 3 meze, ana yemek olarak da 4 kişi için 2 kişilik kebap söyledik. İçki içilmedi. Gelen hesap 2 bin 200 liraydı. Kişi başı 550 lira. Öğle yemeği için “Çok fazla” diye düşünürken arkadaşım “E, piyasaya göre uygunmuş” dedi.
Fiyat algımızı tamamen yitirmiş durumdayız. Sorum şu: “O piyasa kim? Neye göre değişiyor?” Diyeceksiniz ki “enflasyon!” Tamam ama şu da gerçek ki aynı yemeği- daha az turistik bir mekânda- daha ucuza pekâlâ yiyebilirdik. Elbette turistik mekânları tercih etmemek bir çözüm gibi değerlendirilebilir ama günün sonunda neden hep kendine çekidüzen veren tüketici olmak zorunda. Aynı kalitedeki mekânların “kafasına göre” hatta “müşteriye göre” fiyatlandırma yapmasında hiç mi sorun yok? Hem yerli hem de yabancı turistin şikâyetleri üzerine, “tutarlı” bir fiyat politikasına gidilebilmesi ve müşterinin sipariş etmeden önce gelecek hesabı bilebilmesi için yeni yıldan itibaren restoran kapılarında ve masalarda (QR KOD DEĞİL) fiyat mönüsü asmak zorunlu olacak. İyi de olacak ama itirazı olan da var!
UYGULAMA HAKSIZ FİYATLANDIRMA VE REKABETİ DEĞİŞTİRECEK
İstanbul Ticaret Odası’nın açıkladığı ve kafe, büfe, restoran gibi ayrı kategorilerden derlenen Geçinme Endeksi’ne göre dışarıda yenen yemeğin kişi başı maliyeti haziranda 138 lira iken kasım da 193 liraya yükseldi. Diyeceksiniz ki “İstanbul’da simit 10 lira. Restoranda bu fiyata yemek mi var?” Cevabını restoranların kapısına fiyat listesi asmasının zorunlu olması gerektiği konusunu Ticaret Bakanlığı’na taşıyan Tüm Restoranlar, Turizmciler Derneği (TÜRES) Genel Başkanı Ramazan Bingöl versin: “Yani var da az. Üzülerek söylüyorum bugün artık Bağcılar’da, Esenler’de de Nişantaşı, Etiler fiyatları uygulanıyor. Canı isteyen istediği fiyatı koyuyor. Bu olmaz. İşte bu sebeple öncülüğünü de yaptığımız ‘açık fiyat’, ‘açık mönü’ uygulamasını gündeme getirdik.”
200 BİN LİRA CEZA
İyi de bu uygulamanın faydası ne? Yani isteyen istediği fiyatı yine koyar, gururla da asar kapısına. Diyor ki: “Dürüst esnafımızı tenzih ediyorum ama bundan böyle kimse kimseyi ‘kazıklayamayacak!’ Müşteri kapıda- daha içeri girmeden- fiyatları kontrol edecek, içeride masasına ne hesap geleceğini bilecek. ‘Fahiş fiyat’ mı var. O zaman oraya girmeyecek, giriyorsa da bilerek girecek. Kapıya asmış fiyatları ama içeride durum başka ise bu işletmelere ağır cezalar uygulanacak. Ayrıca bu uygulama bir yandan enflasyonu da durduracak. Ülkede fiyatlandırma kavramı karmakarışık halde. ‘Tutarlı’ bir fiyat politikasına yönlendirilecek esnafımız. Ki bu durum rekabeti de değiştirecek. Esnafta birbirini denetleyebileceği için fahiş fiyat artışının önüne geçilmiş olacak. Henüz kesin olmamak ile bildiğimiz, klasik mönüyü, kapısına koymayana (QR MÖNÜ değil) mönüdeki her bir ürün başına 2 bin lira- 100 ürünü varsa 220 bin eder- ceza kesilecek.”
UTANÇ VERİCİ
Geçen ağustos ayında Trabzon’da yaşananları işaret ediyor Bingöl, “Turizm adına, mesleğimiz adına utanç vericiydi” diyor. Hatırlatayım, çok da lüks olmayan bir esnaf lokantasına giden 8 kişilik Suudi Arabistanlı bir aileye 23 bin TL’lik hesap çıkarılmış, tartışmalar üzerine hesap 6 bin TL’ye düşürülmüştü. Bunun üzerine zabıta o bölgede turistlere fahiş fiyat uygulayan 12 işletmeye toplam 40 bin TL para cezası kesmişti.
‘ARAP’ MÖNÜSÜ UYGULAYANLAR YANDI
6 Buçuk Kebabın işletmecisi Veysel Akdağoğlu ise “Kimler bu uygulamadan mutsuz biliyor musun? İki farklı mönüsü- bir Türkçe bir Arapça- olanlar. Arap mönüsü uygulaması diye bir gerçek var. Fiyatlar en az ikiye katlanıyor İngilizce- Arapça mönüde. Artık bunu yapamayacaklar. Gelen turist diyecek ki ‘kapıda ne yazıyor ise o...’ Bu işletmeler turizmi de baltalayamayacak” diyor.
KABUL ETMEYENİN DÜRÜSTLÜĞÜNDEN ŞÜPHE ETMELİ
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki zincir restoranların hemen hemen hepsi uygulamadan yana. Sahan restoranları sahibi Tahir Tekin Özkan şu notu düşüyor: “Yani bunu kabul etmeyenin dürüstlüğünden şüphe etmeli. Fiyata bakacak müşteri, bütçesine uymuyorsa girmeyecek. ‘Kâğıt, mönü masrafı olur’ diyenler var. Yani her gün mönü değişmiyor ki. Olsa olsa 6 ayda bir. O zaman da üzerini çiziverirsin. Mönü masrafı ne kadar olabilir ki? Hem bu uygulama ile ne müşteri ‘kazıklandım’ diye düşünür ne de hesaba itiraz olur. Rahat ederiz.”
‘ARAP MÖNÜSÜ’ DEĞİL ‘HİZMET BEDELİ’
Trabzon ve İstanbul Fatih’te bir şubesi olan ve daha çok Körfez ülkeleri ile İran’dan gelen turistlere hizmet veren restoranlardan birindeyiz. İşletmecisi diyor ki: “Adımı yazma ama gel ben sana neden Arap turiste farklı mönü veriyoruz anlatayım.” Dinliyoruz:
KİRAMIZ DA ONA GÖRE
“Arama motorunda bizim restoran en üstte. Herkes övmüş, sağ olsunlar. Bizim restoranın yıldızını halk vermiş yani. Ancak bu ünün bir bedeli var. Harcamalar; kira, çalışanların ücreti, temizlik, yaş, kuru gıda masrafı gibi... Hep ona göre. Buna enflasyonu da ekle! Dükkân sahibi diyor, ‘Hep Araplar geliyor o yüzden kira 80 bin.’ Herkesin 40 ödediği yerde ben ödüyorum iki katı. O dükkân sahibini de Arap tarifesi uyguluyor diye denetleseler ya. Hadi bunu geçtim. Arap aile geliyor 8-10 kişi en az. En kusursuz şekilde hizmet edilsin istiyorlar. En geniş masada, hele de en yoğun saatte en az 3-4 saat oturuyorlar. Diğer müşterilere masa kalmıyor. Siz pek bilmezsiniz belki ama adabımız farklı. Çoğu, çok yüksek sesle konuşuyor. Dağınıklar. Masalar savaş alanı gibi... Onları gören yerli müşteri kaçtı mı? Kaçtı. Dolayısıyla 50 Euro gibi bir ‘hizmet bedeli’ uygulamamız var. Siz diyorsunuz ki ‘Bu farkı alma! Günü 5 masa ile kapat.’ Asıl bu olmaz. Kepenk vuralım o zaman.”
Paylaş