Paylaş
ACİLEN ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİNE GİDİLMELİ
Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi (EDAM) Direktörü olan Sinan Ülgen, diyor ki: “Hastaneye saldırı bir savaş suçudur. Bir ihlalin/ suçun/ saldırının ‘savaş suçu’ ya da soykırım veya insanlık suçu olup, olmadığına Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC) karar verir. Yani senin, benim ya da siyaseten bunun ‘savaş suçu’ olduğunun söylenmesi yeterli değildir. Savaş suçu; siyasi değil hukuki bir kavram.” Peki, İsrail’in savaş suçu işlediğinin mahkemece ‘onanması’ için ne yapılabilir?
SÖYLEM OLARAK KALMAMALI
Hastane saldırısının ‘savaş suçu’ kabul edilmesi, İsrailli yetkililere yönelik soruşturma başlatılabilmesi için taraf ülkelerden birinin- ki Filistin ICC’ye taraf ve suç topraklarında işlendi- mahkemeye başvuru yapması gerektiğine değinen Ülger, “Türkiye, Roma Statüsüne taraf olmadığı için direkt başvuramaz ancak başka ülkelerin örgütlenmesi sağlanabilir. Sivillere yönelik bu acımasız saldırının mahkemece zemine oturtulması ve sadece siyasi bir söylem olarak kalmaması çok önemlidir” yorumu yapıyor.
Diyelim, İsrail’in ‘savaş suçu’ işlediğinin ispatı için uluslararası mahkemeye gittik. Ne elde edeceğiz? İsrail’i ve saldırılarını dahi kınamayan ülkeler İsrail’in savaş suçu işlediğini kabul eder mi? “İşte buna net cevap vermek mümkün değil” diyor ve detaylandırıyor:
PUTİN ÖRNEĞİ VAR
“Ama en azından başvuru olur ve süreç başlarsa uluslararası ülkeler de kendi diplomatik sermayelerini buna yönlendirebilir. Çünkü sadece lafta kalan eleştirilerin de sonuç vermeyeceği aşikâr. Hukuki süreçtense bir sonuç çıkabilir. Mesela, Uluslararası Mahkeme (ICC) Ukrayna’da olası savaş suçları konusunda, Rusya Devlet Başkanı Putin hakkında yargılama kararı çıkarttı. Bu karar doğrultusunda Putin, BRICS zirvesini tertipleyen ve ICC imzacısı da olan Güney Afrika’ya gidemedi. Benzeri, Netanyahu için de geçerli olabilir. Uluslararası ortamda bir izolasyon ve ‘suçluluk’ duygusu yaratabilmesi adına elimizdeki en büyük koz- ülke oylaması ile karar alınmadığı ve bağımsız savcı atandığı için- bazı handikaplarına rağmen yine de bu mahkeme. Zira Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden, orada ABD, İngiltere, Fransa gibi ülkeler olduğundan- İsrail aleyhine bir karar çıkması pek olası değil.”
Sinan Ülgen
SAVAŞLARDA SİVİLLER VE ALT YAPI KORUNMAK ZORUNDA
Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Başkan Yardımcısı İsmail Numan Telci, İsrail’in hastane saldırısının sorumluluğunu reddetmesinin “manevra” olduğunu belirterek, “Uluslararası hukuk, savaş ya da çatışma süresince sivillerin ve sivil altyapının korunması için var ve hastaneler de sivil altyapının önemli bir parçasıdır, saldırıdan muaf alanlardır. Dolayısıyla bu saldırı bir savaş suçudur. Uluslararası Adalet Divanı ve Ceza Mahkemesinin, somut kanıtlar doğrultusunda İsrail’e yönelik yaptırım ve hukuki süreci başlatması elzemdir” açıklamasını yaptı.
İsmail Numan Telci
GADDARLIK POTANSİYELLERİ ÇOK YÜKSEK
Tarihçi- yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı da İngiliz Müttefik ordularının Gelibolu Savaşında, Cenevre Sözleşmesini hiçe sayarak, hastaneleri bombaladıklarını hatırlatarak diyor ki: “Bu sözleşmeleri hem kendileri uygulamaya koyuyor hem de kendileri ihlal ediyor. Huyları bu! Batı ordularında moral bozukluğu ya da sabırsızlık başladığı an gaddarlık yapabilme potansiyeli yükseliyor. I. Dünya Savaşı’nda Çanakkale cephesinde doktor olarak görev yapan Ordinaryüs Profesör Behçet Sabit Erduran’ın hatıratında var bunlar. Muharebe gemileri, içinde İngiliz yaralıların da olduğu, hastaneleri ne yazık ki topa tutarak yıkmıştır.”
İlber Ortaylı
Paylaş