Failler serbest kalırsa çocuğa yönelik suçlar önlenebilir mi

Geçen hafta, 196 yıl hapsi istenen ve süngerle kaplayarak ses izolasyonu sağladığı dükkânında mahallesindeki birçok çocuğa cinsel istismarda bulunduğu belirlenen 60 yaşındaki Metin Şenay’ın benzer bir suçlama ile 2009’da hâkim karşısına çıktığı ancak Yargıtay tarafından somut delil olmadığı gerekçesiyle serbest bırakıldığı anlaşılmıştı.

Haberin Devamı

Hepimizin aklına aynı soru düştü: O zaman ceza alsaydı 15 yıl sonra başka çocukları istismar etmesi mümkün olur muydu? Önceki gün bir kez daha aynı soru ile sarsıldım.

Failler serbest kalırsa çocuğa yönelik suçlar önlenebilir mi

Zira bu kez de sosyal medya üzerinden çocukları hedef aldığı yayınlarda cinsel içerikli söz ve davranışlarda bulunan Mehmet Akbulut, adli kontrolle serbest kaldı. Peki şimdi ne olacak? Bu failler serbest kalıp, aramızda dolaştığı sürece çocuk istismarı ve tacizini önlemek ne kadar mümkün? ABD’deki Megan Kanunu bizde de uygulanamaz mı?

Failler serbest kalırsa çocuğa yönelik suçlar önlenebilir mi

Haberin Devamı

AYARTMA VE TACİZ CİNSEL İSTİSMAR SAYILMALI

Çocuk ve ergen psikiyatristi Doç. Dr. Veysi Çeri, yıllardır benzeri davalara bakan bir çocuk- ergen psikiyatristi olarak mahkemelerin yanlış kararlar verdiğini söylüyor.

Failler serbest kalırsa çocuğa yönelik suçlar önlenebilir mi

Ve diyor ki: “Çocuğun fiziksel temas olmaksızın istismar edilmesine cinsel taciz deniyor. Ancak tecrübe ile sabit ki mesele bir çocuğa dokunmaktan ötedir. Hukuk, tacizi (dokunma olmadığı için) istismar kabul etmese de bir çocuğa cinsel içerikli videolar izletmek, isimler takmak, bir şeylere özendirmek, ‘Gel sana bir şeyler alayım’ diyerek tuzak kurmak da pekâlâ istismardır. Türkçede bunun karşılığı ‘ayartma’dır. Kişi bu şekilde cinsel istismar fiiline hazırlık yapmakta. Eğer siz, ‘E, çocuğa dokunmamış nasıl olsa’ diyerek failleri cezasız bırakır, sokağa salarsanız büyük ihtimalle bir sonraki eylemi zaten istismar olacaktır. Bakınız Bağcılar’daki sucu olayı! Yargıtay somut delil olmadığı gerekçesiyle, ‘çocuğun beyanı soyut’ diyerek cezayı bozuyor ve serbest kalıyor. Eğer, serbest kalmasaydı, ömür boyu hapis alsaydı 2023’te başka çocukları istismar edebilir miydi? Bence edemezdi.”

Haberin Devamı

SOMUT DELİL ARANMAMALI

Sosyal medyada çocuklara yönelik cinsel içerikli söz ve davranışlarda bulunan 56 yaşındaki Mehmet Akbulut’un gözaltına alınıp, adli kontrol şartı ile serbest kalmasının da aynı kefede olduğunu söyleyen Doç. Dr. Çeri, şu soruyu soruyor: “Gece yarısı yayın açan, kendisinden en az 40 yaş küçük çocuklara mesaj atan, müstehcen içerikler paylaşan, onlarla yayınlar yapan, evine davet eden bu adamın iyi niyetli olduğunu söylemek mümkün mü? Hayır, bence değil. Peki ne bekliyoruz? Bu adamın yarın öbür gün çocuklarımıza cinsel istismarda bulunmayacağının garantisi ne? Diyorlar ki ‘somut delil yok.’ Yatak odasında yaşananın delili olmaz! Ki bu cinsel istismar davaları için de geçerli. ‘İspatla’ diyorlar. Başına neler geldiğini yıllarca anne babasına söyleyemeyen bir çocuk neyi, nasıl ispatlasın? Ki failler yaptıklarının suç olduğunun gayet farkında, delil falan da bırakmıyorlar.”

Haberin Devamı

FAİLLE DEĞİL MAĞDURLA EMPATİ YAP

“Bu noktada çocuk ile değil faille empati yapıyoruz, ‘Çocuk doğruyu söylemiyor olabilir’ diyoruz. Dolayısıyla nasıl siyasi suçlarda kişi terör örgütü mensubu olmasa bile sempatizanı olduğu gerekçesi ile tutuklanıyorsa, çocuğa yönelik taciz suçları için de benzer uygulama olmalı. ‘İstismara dönebilecek suçlar’ yasası çıkarılmalı. Zira suç işlendikten sonra faile 100 yıl ceza verseniz ne yazar, mağdurun yaşadıklarının telafisi neredeyse mümkün değil. Bu sebeple çocuğa yönelik taciz ve istismar suçları ‘özel’ bağlamda ele alınmadığı sürece çocuklarımızı korumamız çok zor.”

Failler serbest kalırsa çocuğa yönelik suçlar önlenebilir mi

CEZA VAR AMA CAYDIRICILIĞI YOK

Ceza Hukuku alanında çalışan Avukat Süreyya Kardelen Yarlı da cinsel tacizin, dokunma içermeyen, sözle yapılan eylemler olduğunu ancak halk arasında tüm suçlara taciz dendiğine vurgu yapıyor. Ve ekliyor: “Oysa taciz sözlü eylemler, istismar ise fizikidir. Halk arasındaki adı ile tecavüzdür. Cinsel taciz ve müstehcenlik suçlamaları ise- fiziki bir temas olmadığı için- cinsel suçlar içindeki en hafif (2 aydan 3 yıla kadar) suçlardır. Hele de hâkim cezada iyi hal indirimi yaparsa, bu suçların cezaevinde neredeyse yatarı yoktur. Dolayısıyla ceza var ama o cezanın bir ıslah ediciliği ya da caydırıcılığı yok! Bu noktada ‘hafif’ suçların ceza alt sınırı yükseltilmeli ve iyi hal gibi indirimler uygulanmamalıdır.”

Haberin Devamı

İNTERNET YASASI ÇIKMALI

Ayrıca özellikle internet üzerinden işlenen müstehcenlik ve cinsel taciz suçlarına yönelik çok geniş kapsamlı bir yasa çıkarılmalı. Bu tarz profillerin, ellerini kollarını sallayarak hesap açıp, çocuklara kolayca ulaşmasının önüne geçilmeli, erişimleri kısıtlanmalı. Çocuklara da aynı şekilde, örneğin sosyal medya hesabı açabilmeleri için, yaş sınırı uygulanmalı. ABD’nin bazı eyaletlerinde bu sınır 15. Çocuklar ve ailelere taciz, müstehcenlik ve istismarın ne demek olduğu, neler yapabileceklerine ilişkin de eğitimler verilmeli.”

MEGAN KANUNU BİZDE DE TARTIŞMAYA AÇILMALI

1994’te ABD’nin New Jersey Eyaletinde, 7 yaşındaki Megan Kanka, komşusunun cinsel istismarına uğrar ve öldürülür. Ancak Megan ve ailesinin bilmediği bir gerçek vardır! Komşularının, daha önce, çocuklara yönelik cinsel suçlardan 2 kez hapis yattığı... Bu gerçek, büyük bir hukuk savaşına dönüşür ve 1996’da Megan Kanunu kabul edilir. Kanuna göre cinsel suçtan hüküm giyen mahkumlarının ev adresleri, çalıştıkları yer gibi bilgiler komşuları/ kamuoyu ile paylaşılıyor. Hollywood filmlerinde sıklıkla görmüşsünüzdür. Ama kanunu “fişleme” sayıldığı ve insan haklarına aykırı olduğu gerekçesi ile işletmeyen eyaletler de var. “Bir suçun cezası iki kere çektirilmez” görüşünü savunuyorlar. Türkiye’de böyle bir uygulama yok. Peki olabilir mi ve dahası işe yarar mı? Avukat Yarlı başlarda bu kanunu “orantısız” bulduğunu belirterek, “Ama” ile parantez açıyor: “Son yıllarda hızla artan çocuğa yönelik cinsel istismar ve taciz vakalarına, hele de Bağcılar’daki sucu örneğine bakınca bu ya da bir benzeri uygulamanın Türkiye için de tartışmaya açılması zarureti doğduğuna inanıyorum. İnsanlar kiminle komşu olduğunu öğrenme ve buna göre bir önlem alma ihtiyacı içinde olabilirler. Kanun yapıcılar ve hukukçularca tartışılmalı.”

Yazarın Tüm Yazıları