Paylaş
Soyman hayranları ve onu yakından takip edenler belki biliyorlardır ama bilmeyenler için söyleyeyim Akaröz doğuştan engelli değildi, 24 yıldır MS (Multiple Skleroz) hastasıydı.
MS, Akaröz’ün vefatı ile ilk kez duyduğum bir hastalık değil maalesef yakın bir arkadaşım da 25 yıldır MS’le mücadele ediyor. Bildiğim kadarı ile şarkıcı Nükhet Duru da 17 yaşında MS atağı yaşayan isimlerden.
Keza Serdar Ortaç da uzun süredir bu hastalıkla mücadele ediyor. Dünyada 3 milyon, Türkiye’de ise yaklaşık 70 bin MS hastası var. Merkezi sinir sistemini (beyin ve omurilik) etkileyen kronik bir hastalık MS.
Peki neden 20’li yaşlarda ortaya çıkıyor? Kimler risk altında? Tedavisi mümkün mü? Bakalım...
GENÇLİK HASTALIĞI
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi, nörolog, Prof. Dr. Derya Uludüz, Multiple Skleroz, kısaca MS’in sinir hücrelerinin etrafını çevreleyen ve miyelin kılıfı denen yapının hasarlanması sonucu ortaya çıkan bir sinir sistemi hastalığı olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Toplumda genellikle kas hastalığı olarak bilinir ama değil. Bu, sinir sisteminde beyni ve omuriliği değişik yerlerinden tutabilen ve bağışıklık sisteminin hatalı çalışması sonucu ortaya çıkan özellikle de 20-40 yaş arasında genç bireyleri, yaşamlarının en önemli verimli döneminde yakalayabilen bir hastalık. Yani bir nevi gençlik hastalığı.”
ÇEVRESEL FAKTÖRLER ÖNEMLİ
O zaman merhum Akaröz’ün de arkadaşım Nur Üzümcü’nün de hemen hemen aynı zamanlarda, 20’li yaşlarının başında bu hastalığa yakalanmış olması tesadüf değil. “Evet, kesinlikle. Ki genç kadınlarda görülme sıklığı erkeklere göre daha fazla. Genetik de değil” diyor. Peki, çevresel faktörler ne kadar etkili? Yanıtı şu: “Kesin konuşmak mümkün değil ancak stres ve MS ilişkisi konusunda pek çok çalışma ve uzman görüşü var, bu nedenle stres ile başa çıkmak son derece önemli. Ayrıca Epstein-Barr virüsü gibi bazı enfeksiyonlar, sigara dumanına maruz kalmak, D vitamini eksikliği, ergenlikte salgılanan hormonlar ve obezitenin MS ile ilişkili olabileceğini gösteren kanıtlar fazlaca. Yine yenice yapılan çalışmalar bağırsak florasındaki bazı anormalliklerin de MS’e sebebiyet verebileceğini söylüyor.”
BU BELİRTİLER VARSA DİKKAT
Bu hastalığın başlangıcının ataklarla olduğunun ve gidişatının da kişiden kişiye ve tanıya göre farklılık gösterebileceğinin altını özellikle çizen Prof. Dr. Uludüz, “Panik olmaya gerek yok ancak 20- 40 yaşları arasında iseniz ve el, ayaklarda uyuşma, karıncalanma, kuvvetsizlik, vücutta bir halsizlik, bitkinlik hali, baş ağrısı, sıcaklama varsa, yürümede zorluk ve dahası ayakların birbirine dolanması şeklinde dengesizlik yaşıyorsanız, görme kaybı ya da çift görme, bulanık görme gibi bir sorun varsa, ayrıca yüzde uyuşma, yutkunmada zorluk ve idrar/ bağırsak sorunları baş gösterdiyse bir nöroloji uzmanı ile görüşmekte fayda var. Tanıya götüren en yararlı inceleme ise Beyin Manyetik Rezonans (MR) ile bel suyu incelemesidir” uyarısında bulunuyor.
HÜRRİYET’TEKİ HABER HAYATIMI KURTARDI
25 yıldır MS’in “tekrarlayan ve düzelen” yani en sık görünen tipi ile mücadele eden arkadaşım Nur Üzümcü’yü de aradım elbette. Bundan 25 yıl önce tanı konulurken yanındaydım ve dün gibi hatırlarım o zamanlar doktorlar da bile bir MS farkındalığı yoktu. “Dolayısıyla” diyor Üzümcü, “Benim de aklıma ilk gelen ölecek miyim sorusu oldu.” Bırakayım da o anlatsın: “25 yılın sonunda işte hala buradayım. Günümüzde çok şükür bu hastalığı kontrol altında tutabilecek yeni ilaçlar var. İmkanlar daha geniş. Dolayısıyla bu hastalığa yeni yakalananlar için gelecek daha parlak.”
KORKMAYIN
Hastalığını nasıl fark etti? Diyor ki: “Hep çok yorgundum. Elimi kolumu kaldıracak halim olmuyor, zaman zaman da uyuşuyordu. Ama bunu depresyona bağlamıştı doktorlar ve yıllarca antidepresan kullandım. Yıl 2000- 2001. Ayvalık’ta, deniz kenarında Hürriyet gazetesi okuyordum. Arka sayfada bir başlık: ‘Gençleri etkisine alan MS’e dikkat!’ Başlığı bile unutmuyorum. Belirtileri bir okudum. Bende de var. Hemen nöroloğun yolunu tuttuk ailemle. İlk kontrolde de tanı konuldu. Şimdi neredeyse 25 yıl sonra senin köşen sayesinde yine Hürriyet aracılığı ile sesimi duyan hastalar varsa şunu söylemek isterim, korkmayın! Erken ve uygun tedavi ile artık MS hastalarının çoğu yaşamlarını neredeyse kısıtlamasız devam ettirebiliyorlar. Özellikle de kadınlar çok soruyor, ‘doğum yapabilir miyim’ diye. Hiçbir sıkıntı olmadan evladımı kucağıma aldım. Stresten uzak durmak, sağlıklı beslenmek ve yoga, pilates gibi egzersizler bu hastalığın reçete edilmeyen ilaçları.”
ARTIK TEŞHİS VE TEDAVİSİ DAHA MÜMKÜN
Önemli sorulardan biri de şu: MS öldürür mü? Yanıtı net: “Günümüzde yeni gelişen tedavi yöntemi ve ilaçlar ile ataklar halinde seyreden bu hastalığı kontrol altında tutmak mümkün.
4 farklı türü var:
İyi huylu: Hafif ataklıdır. Zamanla çoğalan bir kötüleşme olmaz, kalıcı bir hasar bırakmaz.
Tekrarlayan ve düzelen: Yüzde 75-80 ile en sık görülen cinsidir. Hastalık tekrarlayıp ama sonradan da düzelen bir yapıda ilerler.
İkincil ilerleyici: Seyri; atak- iyileşme- atak- iyileşme şeklinde devam ederken ataklardan birinde iyileşemeyebiliyor. Örneğin hasta dengesizlik yaşıyor ama yürüyebiliyor. Sonra bir atakla bir anda yürüyemez hale gelebiliyor. Buradan da geri iyileşemiyor maalesef.
Birincil ilerleyici: Maalesef en tehlikeli olanı ama yüzde 5 ile en nadir görülen türüdür. Bu türde hastalar tek bir atak geçirir ancak bu ataklardan iyileşme olmaz.
Paylaş