Paylaş
İstanbul’da hissedilen sıcaklık 42-43 dereceyi bulurken tüm zamanların en yüksek su tüketim rekoru -3 milyon 550 bin 435 metreküp- kırıldı. Sadece İstanbul değil Doğu, Güneydoğu ve Ege ile Akdeniz’de de durum benzer. Türkiye Avrupa genelinde de olduğu gibi sıcak hava dalgası etkisi altında. Ama bir farkla: Avrupa ve ABD’de de sıcak hava dalgası ‘afet’ kabul ediliyor. Türkiye’de ise soğuk hava afetten sayılırken sıcak hava dalgası için ‘Yananı görür Allah’ bakış açısı var. İTÜ Afet Yönetimi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu soruyor: “Belediyeler kışın donanlara yardım ederken neden yazın yananlara yardım etmiyor?” Sıcak hava dalgasının afet kabul edilmesi neyi değiştirir? Kendisi ile konuştum.
AVRUPA’DA YAKLAŞIK 62 BİN KİŞİ ÖLDÜ TÜRKİYE’DE SIFIR
Geçtiğimiz hafta Nature Medicine dergisinde yer alan ve Avrupa’da 35 ülkede yapılan bir araştırmaya göre geçen yıl 30 Mayıs-4 Eylül tarihleri arasında aşırı sıcakla bağlantılı 61 bin 672 ölüm kaydedildi. Bu da demek oluyor ki deprem gibi, sel gibi... Sıcak hava dalgasından da insanlar ölüyor.
‘SICAK HAVA’ ÖLÜM NEDENİ DEĞİL
Bu bilgiler ışığında tam ben soracakken araya giriyor ve ilk soruyu Prof. Dr. Kadıoğlu yöneltiyor: “Sen gazetecisin, duymuşsundur. Avrupa’da insanlar birer birer hayatını kaybederken sıcak hava dalgası sebebi ile ölen birini duydun mu Türkiye’de?” Cevabım, hayır. “Ölüm sebebi sıcak hava” diye bir raporlama şekli de bilmiyorum. Cevabım üzerine sadece Fransa’da son 9 yılda yaklaşık 35 bin kişinin sıcak hava dalgası sebebi ile öldüğünü söylüyor ve “Bu rakam Türkiye’de sıfır” diyerek, şöyle devam ediyor: “Çünkü Türkiye’de ‘sıcak hava dalgası’ kök bir ölüm nedeni değil. Bu sebeple buna bağlı ölümler de kayıt dışı. Bu da bizim afet yönetimi konusuna bilimsel bakamadığımızın bir göstergesi.”
ÖLÇMEDİĞİN KONUYU YÖNETEMEZSİN
“Oysa ölçmediğin konuyu yönetemezsin. Bu konuda detaylı veri tutulsa ve bunlar da elimizde olsa tehlikenin boyutunu bilir, ona göre önlem alırız. Zaman zaman bazı uyarılar yapılıyor ama yeterli değil. Son yıllarda deprem konusunda yoğun çalışmalar var ancak sel, yıldırım, kuraklık, sıcak hava dalgası ile mücadele gibi konularda eksiğiz. Şu an hâlâ yürürlükte olan 7269 sayılı Afetler Kanunu’nda 31 adet DOĞA kaynaklı afet var. Afetlerin en tehlikelisi kuraklıktır. Bak bakalım 7269 sayılı yasamız bu konuda ne diyor?”
TÜRKİYE’DEKİ EN BÜYÜK AFET ZİHİNSEL KURAKLIK
Mikdat Hoca telefonun bir ucunda beklerken ben de 7269 sayılı yasayı açtım. Yasada adı geçen 31 afetin 28’i doğa olayları ile ilgili... Deprem, sel, toprak kaymaları, çığ, fırtına, hortumlar, volkanlar, yangınlar... Ama kuraklık ya da sıcak hava dalgasını kapsayan bir madde yok! “Bulamadın değil mi?” diye soruyor ve şöyle devam ediyor: “Oysa afetlerin en tehlikelisi kuraklıktır. Biz ne yapmışız? Bunu afet saymayarak sorunu çözmüşüz. Kuraklık afet değil, sıcak hava dalgası hele hiç değil! Bunları problem olarak görmezsen problem olmaz.” Bu, bana Süleyman Demirel’in ünlü sözünü hatırlatıyor: “Meseleleri mesele olarak görmezsen ortada mesele kalmaz.”
YASA 1959’DAN
Peki neden kuraklık ya da sıcak hava dalgası afet sayılmıyor? Yanıtı şu: “Bu yasa 1959’da yazılmış. Sadece binalara zarar veren doğa olayları afet sayılmış, diğerleri sayılmamış. Sonrasında düzenleme yapılmamış. Türkiye’deki en büyük afet, işte bu zihinsel kuraklık. Afetleri tanımıyoruz. Terminolojiyi hele hiç bilmiyoruz; mesela ‘deprem ve afet’ diyoruz, oysa deprem zaten afettir, ‘ve’ye gerek yok. Dili bu şekilde yanlış kullanmak uygulamalara da yanlış etki ediyor. 1959’dan kalma ezberlerle hareket ediyoruz.”
‘YANANI GÖRÜR ALLAH’
“Öyle ki bizde belediyeler sadece donanı görüyor, yananı ise ‘görür Allah.’ Kışın sokakta yaşayanlar toplanır, yemek verilir. Kömür yardımı yapılır. ‘Enerji yoksulluğu’ denince akla ısıtma gelir, topyekûn mücadele edilir. Ancak benzeri, yaz aylarında, ‘soğutma’ için uygulanmaz. Bizde eski köye yeni adet getirmek de zor iştir. ‘Değiştirelim’ dersin, doğruyu anlatmaya çalışırsın, ‘İcat çıkarma’ derler.”
SUÇU İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE ATMAYIN
“Bizse suç hemen iklim değişikliğine atıyoruz. Peki, buna karşı özellikle büyük kentlerde düzenlemeler var mı? Yok. Halbuki kentlerin soğutulup havalandırılması toplum sağlığı için önemli bir konu. Hava koridorlarının açık tutulması şart. Gel gör ki denizlerin önüne binalardan ‘Çin Seddi’ yapmışız, şehirler hava alamıyor. Biz de hava alamıyoruz. Çarpık betonlaşma çok önemli bir sorun.”
AFET DENİLMESİ NE İŞE YARAYACAK
Peki, kuraklık ya da sıcak hava dalgasının afet sayılması ne işe yarayacak? Şöyle örnek veriyor: “Kronik hastalığı var, maddi gücü yok, bir apartmanın çatı katı ya da küçük bir evde yaşıyor, belki de yatalak... Bu kişilerin sağlığı, sıcak hava dalgası ile tehlikeye giriyor. Biz uyarıyor ama müdahale etmiyoruz, oysa ABD’de ve Avrupa’da afet sayıldığı için müdahale de ediliyor. Mesela:
-Yaz boyunca elektrik-su faturaları belediye tarafından ödeniyor.
-Uygunsa yaşadığı yere klima bağlanıyor, en kötü vantilatör veya serinletici dağıtılıyor.
-Kızılhaç caddelerde, sokaklarda su dağıtıyor.
-Soğuma noktaları oluşturuluyor. Belirlenen dükkân ya da marketlere klimalı oturma alanları kuruluyor, bu noktalar afişlerle duyuruluyor. Sıcaklayan buraya gidiyor, oturup, dinleniyor.
-Amerika’da belediye otobüsü mantığı pek yaygın değil ancak yazın belediye özellikle fakir mahallelere otobüs seferleri koyuyor, yürüyüşü azaltıyor.
-Sokakta yaşayanlar klimalı geçici merkezlere taşınıyor, isteyen burada kalabiliyor. İstemeyen de akşamına geri bırakılıyor.
-Halk sağlığını korumaya yönelik (uzaktan çalışma - nöbetçi doktor - hastane vs.) her türlü diğer önlemler alınıyor.
Paylaş